• Nombre de visites :
  • 2872
  • 15/4/2009
  • Date :

Gazze’den Büyük İran’a Hizbullah’dan Hamas’a 

gazze

   Başbakan'ın Davos'taki çıkışı giderek farklı mecralara ve anlamlara çekilmeye başlandı. Bazı gazetelerde birkaç yazar arkadaş yorumlarında Başbakan'ın Davos çıkışını getirip İran'a dayandırdılar. 

  Dünkü bazı gazetelerde birkaç yazar arkadaş yorumlarında Başbakan'ın Davos çıkışını getirip İran'a dayandırdılar. Bununla da kalmadılar Hamas'ın sünni oluşunu hatırlatarak Sünni İslam dünyasının Hizbullah'a karşı Hamas'ın yanında yer alması gerektiği gibi bir yorum sergilediler.

  İnsan anlamakta zorluk çekiyor.. Hamas ve Hizbullah Filistin konusunda farklı noktalarda değiller ki birtakım çevreler bu iki hareketi birbirinin rakibi imiş gibi takdim ediyorlar.. Hizbullah da Hamas da İsrail'e yenilgi tattıran iki örgüttür.. Birinin Şii, diğerinin Sünni olması bu noktada gündeme getirilecek ve tartışılacak bir mesele değildir. Kaldı ki, İsrail karşısında sergiledikleri direniş ile mazlumların yükselen sesi, sıkılı yumruğu olmuşlardır.

  Bu noktada öncelikli konu ne İran'dır ne de Hizbullah ile Hamas'ın mezhep farklılığıdır. Çünkü, İran tehdidi gündeme getirelerek, bununla da kalınmayarak Hamas ile Hizbullah'ın mezhep farklılğına dikkat çekilmek isteniyorsa bu sadece İsrail'in işine yarar. Bir de ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'ne hizmet etmekten öte bir anlam ifade etmez. Kaldı ki, Başbakan Erdoğan'ın Gazze çıkışını bu noktalardan ele alıp değerlendirmek Davos'ta Başbakan'ın anlık duygusal bir patlama yaşadığı şeklinde değil, önceden planlı bir şekilde bu olayın hazırlandığını insana düşündürür.. Şahsen böyle bir yoruma katılmıyorum, katılmak istemiyorum.

  Bu arada ABD'nin uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi açıkça ortada dururken ve ABD bu proje karşısında şu anda en büyük engel olarak İran'ı, Hizbullah'ı ve Hamas'ı görürken ve göstermeye çalışırken birilerinin benzer yorumlarla ortaya çıkmaları sanıyorum sadece bölgeye yönelik ABD ve İsrail planlarına hizmetten öte bir anlam ifade etmez. İsrail'in yayılmacı politikaları ve bu politikalara hizmet anlamına gelen ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi karşısında çıkar yol İslam dünyasının birliğidir. Parçalanmış bir İslam dünyası sadece ABD ve İsrail'in işine yarar. Bu bakımdan şu noktada birtakım farklılıkları ayrılık vesilesi haline getirmek ve körüklemek doğru olmaz.

hamas

  Gazze'deki Hamas direnişi vesilesiyle Başbakan'ın Davos çıkışını yorumlamak için ABD ile aynı çizgiye düşmenin vereceği zararı iyi düşünmek gerekiyor. Çünkü, bölge için ABD'de İsrail'i değil İran'ı tehlike olarak görüyor ve göstermeye çalışıyor.. İsrail'in elindeki yüzlerce nükleer başlıklı bombayı, füzeyi ve İsrail'de seçime giren bir siyasi parti mensuplarının "Atom bombası kullanalım" çığlıklarını duymazdan ve bilmezden gelirken İran'ın nükleer alandaki çalışmalarını tehlike olarak görüp bu çalışmalara son vermeye çalışan ABD ile Büyük İran tehdidini gündeme getirerek İslam dünyasını korkutmak arasında ne fark vardır?

  Kimsenin bakışına ve yorumuna elbette karışma hakkımız yoktur. Ama, daha düne kadar Gazz yerle bir edilirken, yüzlerce çocuk ve kadının İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedişi unutulmuş görünerek gündeme İran tehlikesini getirmek, hem de olmayan bir tehlikeyi tehdit gibi takdim etmek sanıyorum sağlıklı bir yaklaşım olamaz.

  Özellikle de İran'ın daha iki gün önce uzaya ilk defa kendi haberleşme uydusunu fırlattığı bir noktada gündeme Büyük İran düşüncesinin taşınması manidar görünüyor. Benim gönlüm İran ilk haberleşme uydusunu fırlattı diye ABD ve İsrail ile birlikte adeta panik havası içinde İran'ı öcü gibi göstererek İslam dünyasının iki kampa ayrılması çabalarını kabul etmiyor. Mezhep farklılıklarının şu anda dillendirilmiş olması manidardır.. Özellikle de İsrail'e karşı devlet planında ciddi bir direniş gösterilemezken ilk ciddi yenilgiyi tattırmış olan Hizbullah ile yıllardan beri canları ve kanları pahasına yılmadan vatanlarını koruyan ve İsrail'e teslim olmayan Hamas'ı iki karşı grupmuş gibi takdim etmek olsa olsa sadece İsrail karşısındaki direnişi zayıf düşürme amacına hizmet eder.

  Bölgede yakın tehlike şu anda İsrail ve ABD'dir. Irak ve Afganistan'ı işgal eden ABD'dir, Filistin topraklarını işgal altında tutan da İsrail. Yakın düşman bunlardır. Bunları görmezden gelerek bölgede İran'ı tehdit ve tehlike olarak ilan etmek sadece ABD ve İsrail'in oluşturduğu şer odağının işini kolaylaştırır.

Abdülkadir Özkan 


Siyasi Açıdan Filistin Meselesi 3

Siyasi Açıdan Filistin Meselesi 2

siyasi açıdan filistin meselesi 1

Gazze Halkının Zaferi İmanın ve Cihadın Neticesidir

İsrail için sonun başlangıcı

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)