• Nombre de visites :
  • 3638
  • 8/10/2008
  • Date :

Kudüs Günü’nün dostları, düşmanları ve dilsiz şeytanlar

kudüs günü’nün dostları, düşmanları ve dilsiz şeytanlar

   Müslümanlar dünya’nın bir çok bölgesinde  "Dünya Kudüs Günü" etkinlikleri düzenleyerek, bir kez daha mazlum Filistin halkına destek verdiklerini  gözler önüne serdiler.

   Rahmetli İmam Humeyni 1979 yılında mübarek Ramazan ayının son Cuma’sını "Dünya Kudüs Günü" ilan ettiği zaman, belki de Kudüs Günü ve Filistin meselesinin bu kadar çok hızlı bir şekilde dünya Müslümanlarının birliğine simge olacağını ve uluslar arası bir meseleye dönüşeceğini hiç kimse düşünmemişti.

   Rahmetli İmam Humeyni ,  mübarek Ramazan ayının son cumasını "Dünya Kudüs Günü " ilan ederek, ne kadar geniş bir dirayeti olduğunu, Dünya Kudüs Günü vesilesiyle dünya Müslümanlarının birlik ve dayanışmasının sağlanacağı, Müslümanların oluşturacağı birlik ve dayanışma gücüyle de, Siyonist rejime karşı bu birliği bir baskı olarak kullanacağı öngörüsünü ortaya koymuş oldu.

   Dünya Kudüs Günü, Müslümanlar arasında birlik beraberlik simgesine dönüştü. Sadece Müslümanlar arasında değil, aynı zamanda özgürlük aşığı insanlar da bu günde mazlum Filistin halkına destek için Müslümanlarla aynı safta yer almaktadırlar.

Dünya Kudüs gününün ilanı, Müslümanların bilinçlenmesi ve uyanışına da önemli katkı sağladığı gibi, işgalci Siyonist rejim karşısında direnişe de moral verip, yeni bir canlılık kazandırdı.

Lübnan’daki İslami direnişin 33 günlük savaşta elde ettiği zaferin arkasında yatan bilinç de dahil  Lübnan İslami direniş hareketi Hizbullah, Filistin İslami direniş hareketi HAMAS ve Filistin İslami Cihad hareketinin direniş felsefelerinde, İmam Humeyni’nin Siyonist rejime karşı direniş yöntemi ve “Dünya Kudüs Günü” vurgusunu görmek mümkündür.

   Dünya Kudüs Günü etkinliklerine, dünya Müslümanlarının geniş bir şekilde katılım göstermesi aslında İran İslam İnkılabının uluslararası kazanımlarından biridir. Bu güne kadar, dünya genelinde yaşanmış devrimler ve hareketlerin, bu kadar geniş bir etki bıraktığı görülmemiştir. Üstelik oldukça kısa sürede, uluslararası alanda geniş bir etki bırakan tek hareket İslam İnkılabı olmuştur.

   İslam İnkılabının en büyük mesajı, direniş ve bilinçlenmedir. Emperyalist güçler karşısında direniş ve dik duruştur. İran’da İslam İnkılabının zaferiyle birlikte, Müslüman İran halkının, düşmanların komplolarına karşı durması, düşmanca siyasetlere karşı direnişi, emperyalist isteklere karşı onurlu dik duruşu, Müslüman halklara örneklik teşkil etmiştir. Ve bu örnek hareket, Filistin’den Lübnan’a, Afganistan’dan ve Irak’a kadar geniş bir coğrafyada kendini göstermiştir. Özellikle Filistin ve Lübnan’da direniş ve dik duruşun getirdiği zafer de bunun bir sonucudur.

   Siyonist İsrail rejimi, özellikle Gazze başta olmak üzere Filistin’de yürüttüğü  siyasal, ekonomik, askeri baskılarla direnişi sona erdiremediği gibi , dik duruşu da kırmadı.

İslami diriliş, İslami bilinçlenmenin kendini net bir şekilde gösterdiği bölgemizde, Siyonist rejim ve destekçilerini de zor duruma sokmuştur. Bu yüzden ABD ileri sürdüğü Büyük Ortadoğu projesinde bir türlü kendini ifade edememiş, hatta, Büyük Otadoğu projesini, başlamadan başarısızlığını ilan etmiştir. Ayrıca, Siyonist rejim ve destekçisi ABD, sadece bölgede değil, bütün dünyada en fazla nefret edilen ülke konumuna gelmiştir.

kudüs günü’nün dostları, düşmanları ve dilsiz şeytanlar

   Amerika’nın, bölge siyasetleri başarısızlıkla sonuçlanmış, Siyonist rejimin yayılmacı politikaları hayata geçirilememiştir. Elbette, bölgedeki Müslüman halklar, bağlı oldukları hükümetlerden çok daha önde, çok daha duyarlı ve çok daha derin bir şuurla Filistin konusuna yaklaşmaktadır. Bu yüzden de bölge halklarının dünya Kudüs günü etkinliklerine geniş bir şekilde katılım göstermesi, Filistin ve Lübnan halklarının direnişine moral vermektedir. Aynı zamanda, Siyonist rejimin, bölgedeki izolasyonu daha bir şiddetlenirken, Siyonist rejime karşı nefretler daha bir artmaktadır. Bu da Siyonist rejimin çöküşünü ve yok oluşunu hızlandırmaktadır.

   Dünya Kudüs Günü etkinlikleri uluslararası çapta her geçen yıl bir öncekine göre daha görkemli bir şekilde kutlanırken ve İslam düşmanlarını derinden kaygılandırırken İslamcı geçinen ve Müslümanların savunucusu iddiasındaki çevrelerin bu büyük olaya kayıtsız kalmaları ise oldukça üzücü ve bir o kadar da düşündürücüdür.

İslam ülkelerine çöreklenmiş çağ dışı rejimler uğursuz varlıklarını kendi halklarına karşı koruduğu için  öteden beri ABD ve İsrail  aleyhtarı hiç bir eyleme taraftar olmadıkları gibi buna kalkışan halk kitlelerini de siyonist  İsrail’den daha sert bir şekilde bastırmaktadırlar. Kendi halklarına rağmen bu ülkelere tahakkümlerini korumayı her şeyin üstünde tutan bu rejimler kendi halklarının uyanmasından korktukları  için veya ABD başta olmak üzere Batı’lı  güçlerin çıkarlarını korumayı kendilerine  görev bildikleri için çok doğal olarak “Dünya Kudüs Günü” etkinliklerine karşı çıkmaktadırlar.

   Dikkat edilirse Suudi Arabistan, Ürdün  vb çağ dışı krallık ve emirliklerle  yönetilen ülkelerde kitle iletişim araçları veya medya sanki “Dünya Kudüs Günü” gibi bir olay yokmuş gibi bu günde milyonlarca Müslümanın Filistin davasını desteklemek için meydanlara dökülmesi , ümmeti İslam düşmanlarına karşı vahdete çağırması ve “kahrolsun İsrail” haykırmalarıyla ilgili haberleri bilinçli olarak sansür etmekteler. Uluslararası bir şebeke olarak sunulan ve sözde Filistin davasını savunduğunu iddia eden “El-Arabiya Televizyonu” ve nice TV kanalları ve gazetelerin  beslendikleri kaynakların çıkarlarına  aykırı davranamayacakları bir kere daha gözler önüne serildi ve yalancıların içi boş iddiaları bir kere daha ispatlandı.

Türkiye gibi İslam dünyası için örnek gösterilmeye çalışılan bir ülkede uluslararası sermayenin kontrolündeki medyadan da yukarıda  değindiğimiz nedenlerden ötürü mazlum Filistin halkının lehine eylem ve etkinlikleri desteklemesi ve ilgili haberleri yayınlamasını beklemek  aşırı bir iyimserlik olur. Bunlar zaten  fırsat buldukça İslam’a ve Müslümanlara saldırmak, hakikatleri karalamak için icat edilmiş propaganda merkezleridir.

   İşin en garip ve acı yanı ise İslamcı geçinen çevre ve medyanın “Dünya Kudüs Günü” gibi cihanşümul bir olaya kayıtsız kalması, bunu Müslüman halktan gizlemeye çalışması, vicdanları  daha kararmamış bazı çevrelerin ise bu olayı  beslendikleri odakları kızdırmamak için  asıl hedefinden saptırarak yansıtması ve “ne şiş yansın ne kebap” siyaseti izlemeleridir.

   Kendilerini anti emperyalist, anti Amerikancı/ Batı ve radikal İslam çizgisinde tanıtan  çevreler ise  maalesef  mezhebçilik  taassubu  ve bağnazlığına kapılmış olarak  bu evrensel hareket sırf Şiilerin veya Şia’nın merkezi konumundaki İran’ın lehine sonuçlanmasın diye Filistin davasına bu önemli günde sırt çevirmektedirler. Halbuki siyonist  çetelerin zulmü altında inleyen Filistinlilerin büyük bir ekseriyeti  Şii değil Sünni Müslümanlardır. Halbuki Beyt’ul Mukaddes sadece Şiiler için değil Sünniler için de kutsal ve işgal altından kurtarılması, özgürlüğüne kavuşturulması gereken bir  mekandır.

   Dünyanın Müslüman olmayan özgürlükçülerinin bile büyük bir iştiyakla katıldıkları ve Filistin  davasını destekledikleri  böyle bir günde bazı çevrelerin olaya kayıtsız kalmaları, ilgili haberleri sansür etmeleri veya gizli tutulamayacak kadar dünya Müslümanları arasında yer etmiş “Dünya Kudüs Günü”yle ilgili haberleri sınırlı olarak verenlerin ise bu günün mucidi İmam Humeyni’nin(ra) adını getirmekten özellikle kaçınmaları ve aslı astarı olmayan sebeplere dayandırmaları hangi ahlak, mantık ve düşünceyle ifade edilebilir?!

   Yoksa zalimin zulmü karşısında susmanın “dilsiz şeytan” dan farksız  olmadığı hadisini unutuyorlar mı? Yoksa mazlum Filistin halkına uygulanan soykırım, sürgün, kuşatma ve esaret zulmüne karşı bu çevrelerin “Dünya Kudüs Günü”nden daha etkili bir mücadele yöntemleri var da gizli mi tutuyorlar? Eğer farklı ve daha etkili bir mücadele yöntemi bulmuşlarsa bilinsin ki “Dünya Kudüs Günü”nü canlı tutmaya çalışanları bu haklı mücadelede yanlarında bulacaklardır.

“Dünya Kudüs Günü” bir imtihandır, bir samimiyet ölçüsüdür, yoksa mazlumun kanı biz istesek de istemesek de yerde kalmayacaktır ve Allah(c.c) intikam alıcıların en şiddetlisidir, er veya geç adalet yerini bulacaktır. Adalet güneşinin doğacağı günler yakındır inşallah...

Yusuf Z.Yılmaz


İstanbul'da Kudüs çığlığı

Kudüs’ün kadın sesleri...

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)