• Nombre de visites :
  • 1146
  • 18/9/2012
  • Date :

Hz. Muhammed (s.a.a)’ın  Bazı  Ahlâk  Kuralları  

hz. muhammed (s.a.a)’ın  bazı  ahlâk  kuralları

Hz. Muhammed (s.a.a)’ın  Üstün Ahlâk  ve Edebi   [8]

"Fakirlerle oturup kalkar, yoksullarla birlikte yemek yerdi. Faziletli kimseleri ahlâkları yüzünden üstün tutar, şerefli kimselere iyilik ederek onlarla yakınlık kurardı. Yakınları ile sık sık görüşür, fakat onları kendilerinden daha faziletli olan kimselere tercih etmezdi. Hiç kimseye zulmetmez, hakkını çiğnemezdi. Özür beyan edenlerin mazeretlerini kabul ederdi."

"Köleleri ve cariyeleri vardı. Fakat yemekte ve giyimde kendini onlardan üstün tutmazdı. Bütün zamanını ya Allah için bir amel işleyerek veya kendi için faydalı olan bir iş yaparak geçirirdi. Dostlarının bahçelerinde gezintilere çıkardı. Hiç kimseyi fakir ve hastalıklı olduğu için küçümsemezdi. Hiçbir padişahtan da padişah olduğu için korkmazdı. Her ikisini (padişahı da, fakiri de) aynı üslûpla Allah'a çağırırdı." [c.7, s.120]

* Yine aynı eserde şöyle deniyor:

"Peygamberimiz (s.a.a) insanların en zor öfkeleneni ve en çabuk hoşnut olanı idi. İnsanlara insanlarn en şefkatlisi, insanlar için insanların en hayırlısı ve insanlara insanların en yararlı olanı idi." [c.7, s.115]

*  Yine aynı eserde şöyle deniyor: "Peygamberimiz (s.a.a) sevinince ve hoşnut olunca, insanların en güzel hoşnut olanı idi. Öğüt verirken ciddî idi. Öfkelendiğinde -ki yalnız Allah için öfkelenirdi- öfkesine hiçbir şey karşı koyamazdı. Bütün işlerinde böyle idi. Başına bir dert geldiğinde, işi Allah'a havale eder, kendinde güçkuvvet olmadığını belirtir ve Allah'tan kurtuluş yolu göstermesini isterdi."

Ben derim ki: Allah'a tevekkül etmek, işleri O'na havale etmek ve insanın güç-kuvvetten uzak olduğunu belirterek Allah'tan çıkış yolu göstermesini istemek, birbirine bağlı ilkelerdir ve hepsi birlikte aynı temel inançtan kaynaklanırlar. Bu temel inanç, bütün gelişmelerin Allah'ın yenilmez iradesine, sonsuz ve ezici gücüne dayandığı gerçeğidir. Kur'ân'da ve sünnette bu gerçeğe yönelik çağrı sık sık vurgulanmaktadır. Şu ayetlerde olduğu gibi, "Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler." (İbrahîm, 12) "Ben işimi Allah'a havale ediyorum." (Mü'min, 44) "Kim Allah'a tevekkül ederse, O ona yeter." (Talâk, 3) "Biliniz ki, yaratmak da, emretmek de, O'a mahsustur." (A'râf, 54) "Ve şüphesiz son varış Rabbinedir." (Necm, 42) Kur'ân'da bu anlamda daha birçok ayet olduğu gibi bu konudaki rivayetler de sayılamayacak kadar çoktur.

Bu ahlâkla ahlâklanmak ve bu edep kurallarını gözetmek, insana gerçeklerin mecrasını izleme ve realitelerle uyumlu işler yapma imkânı verir, onu fıtrat dinine bağlı tutar. Çünkü bütün işlerin Allah'ın iradesine dayandığı ilkesi, kesin bir gerçektir. Nitekim yüce Allah, "İyi bilin ki, bütün işler Allah'a döner." (Şûrâ, 53) buyuruyor.

Ayrıca bu düşüncenin başka önemli bir faydası da vardır ki, o da şudur: İnsanın sonsuz bir gücün ve yenilmez bir iradenin sahibi olduğuna inandığı Rabbine dayanması, onun iradesini güçlendirir ve azminin dayanaklarını pekiştirir. O zaman, insan önüne çıkan hiçbir engel yüzünden tökezlemez, hiçbir sıkıntı ve yorgunluk yüzünden azmi gevşemez, hiçbir nefsanî dürtünün ve hiçbir şeytanî vesvesenin, içinde uyandırdığı vehimler yüzünden yolundan dönmez.


Hz. Muhammed (s.a.a)’ın  Bazı Edebi  Kuralları

Hz. Ali (a.s) Dilinden Hz. Muhammed (s.a.a)

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)