• Nombre de visites :
  • 2382
  • 6/3/2012
  • Date :

Kur’an’ın Yapısı-1

kuranın yapıs

Kuran'ı Kerim her yönüyle yüce Allah'ın kelâmıdır; kelimeleri, harfleri ve muhtevası hepsi Allah katındandır. Fakat bazıları Kuran'ın sadece muhtevasının Allah katından olduğunu ama şekli yapısının Peygamber (s.a.a) tarafından olduğunu iddia etmektedirler.

Bunlara göre, vahyin içerdiği mana Allah tarafından peygamberlerin kalbine verilmiş, peygamber ise bu manaları mevcut şekildeki lâfız ve cümle kalıbına dökmüştür.

Bu düşünceye varmanın nedeni şu ayetlerin yorumundan kaynaklanmaktadır:

"Allah'ın izniyle Kuran'ı senin kalbine indirmiştir." "Onu Rûhu'l-emin (Cebrail) , senin kalbine indirmiştir."

Bu ayetlerin özeti şudur; Kuran, algılama ve idrak merkezi olan kalbe yani Peygamber'in kalbine nazil olmuştur. Lâkin bu görüş tamamen delilsiz ve önemi olmayan bir iddiadan ibarettir,çünkü Kuran'ın açık ve net olan ayetleri bunu reddetmektedir.

Müslümanların ilk günden bugüne kadar yaklaşımları ve ortak düşünceleri bunun aksi yönündedir. Ayrıca bu varsayım cümle düzenindeki güzellik ve ibarelerdeki fesahat ve belâgat ile ilgili olan Kuran'ın mucize oluşuyla da çelişmektedir. Kuran'ın mucize oluşu ve diğer insanların benzer sureler getirmekte aciz kalmaları Peygamber'i de içine almaktadır. Kelime ve cümleler Peygamber'e ait olsaydı, muarız insanlar bu kadar acziyet göstermeyeceklerdi.

Yukarıdaki iki ayet hakkında böyle bir yaklaşım oldukça yüzeyseldir; zira bu iki ayette kastedilen kalp, Peygamber'in hakikî şahsiyetinin simgesi olan iç âlemidir.

Vahyin alınması da ancak bu yolla mümkün olabilir; çünkü vahyi mesaj dış duyularla algılanabilecek bir şekilde gerçekleşmez. Bu mesajın alınması kendisine münasip olan cihazı gerekli kılmaktadır.

Bu cihaz da tekâmülün zirvesine ulaşmış olan Peygamber'in şahsiyetinin manevî âlemidir. Ancak bu kanun ile ilâhî mesaj alınıp, korunup, açıklanabilir.

Kuran cümle ve kelime yapısının Allah'tan olduğunu ve vahiy ile şekillendiğini açıkça buyurmaktadır. Kuran-ı Kerim'in birçok yerinde tilâvet, tertil ve kıraat sözcükleri kullanılmıştır.

Bu üç sözcük de Arap dil ve gramer kurallarınca başkası tarafından hazırlanan bir şeyin farklı şekillerde okunması anlamına gelir, yani hem kelime hem de mana her ikisi de başkasına aittir.

Dillendiren kişi sadece okuyor ve kendisinden bir şey eklemiyor. Lügat anlamıyla "Kıraat" (okuma), başkası tarafından düzenlenmiş olan kelime ve ibarelerin okunmasına denilir.

Kelime ve cümleler kişinin kendisi tarafından hazırlanmış olursa kıraat kelimesi kullanılmaz. "tilâvet" de aynı hükmü taşımaktadır. Bunun içindir ki fakihler şöyle diyorlar: Kıraat kelimenin okunmasından ibarettir. Buna karşılık olarak "tekellüm" veya "kelâm" da mananın dile getirilmesidir. Şiir okunmasında da durum bundan ibarettir.

Eğer kişinin kendisi bir şiiri yazıp okursa buna "inşa" denilir, fakat geçmişte yazılmış veya başkasına ait olan bir şiiri okursa, buna "inşad" denilir, "inşa" ansızın bir şeyi dile getirmeğe denir, "inşad" ise geçmişte söylenen şiirin tekrar okunmasıdır.


Muhkem ve Müteşabih Ayetler

Kuranda Şartlı Nesh -2

Mushafta Noktama (4)

Surelerin İniş Sırası-6

Kuranın Tekâmülü

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)