• Nombre de visites :
  • 1613
  • 21/7/2010
  • Date :

Modern Şehirde İnsan  2

modern şehir

  Bu normaldir. Cemiyet hâlinde yaşama temayülü ile yaratılmışız. Birbirleriyle anlaşan ailelerden müteşekkil, birkaç yüz kişinin oluşturduğu küçük bir yerleşim birimi (bir köy) düşünelim. Burada insanlar değişmeyen temel ihtiyaçlarını (can, mal ve namus güvenliği, su, besin, barınma, temizlik, sağlık, iletişim, ulaşım) cemiyet hayatının bir gereği olan iş bölümüyle karşılar. Zaman içinde fizikî ve beşerî coğrafyanın sunduğu avantajlarla bu köy büyür, gelişir ve bir şehir hâlini alır. Şehirde (bilhassa merkezde) yoğunlaşan ticaret, eğitim, sağlık, kültür ve alt-yapı imkânlarına yakın olma isteği neticesinde yapılaşma ufkî olmanın yanısıra amudî de ilerler; insanlar nisbeten dar bir alanda yaşar, birbiriyle daha sık ve yakın temas eder. Bu durum, yoğun trafik, insan kalabalıklarının dolaştığı cadde ve çarşılar, iş ve yerleşim merkezleriyle kendini gösterir. Böyle bir ortamda yapılar, fonksiyonlar, münasebetler ve problemler de daha kompleks hâle gelir, hayat akışının hızı ve yoğunluğu artar, hakların sınırları ve ihlâlleri değişir, mahremiyet zedelenir (apartmanda, yolda, toplu taşıtlarda, işyerinde, şahsî sınırlar çiğnenebilir, insanların ve ailelerin başkaları tarafından görülmesini, duyulmasını istemedikleri hayatları görünür, duyulur hâle gelir.)

  Neticede insan şehirde sınırlandırılır; fakat sınırların nereden geçeceği fertlerin keyfine bırakılmaz, cemiyetin ortak akıl ve vicdanıyla, yazılı olan-olmayan kurallarla belirlenir. Böylece şehirde daha ayrıntılı bir hukuk sistemi (hakların tesbit ve dağılımı, ihlâllerin müeyyidesi) gelişir.1 Bu durum, mizaç, karakter ve kişilik farklılıklarının üstünde, herkesi daha dikkatli olmaya zorlar. Meselâ bir belediye otobüsünde veya metroda insanlar yolculuk ederken elde olmadan birbirlerine dokunurlar. İnerken, binerken veya yer değiştirirken birbirlerinden müsaade isterler. İstemeden çarptıklarında özür dilerler. Bir iş merkezi veya apartmanda, üst kattakiler zaman zaman kendilerinden kaynaklanan aşırı sesten dolayı mahcubiyet hisseder ve alttaki komşularına özür beyan ederler. Şehirde bekleme sıraları vardır ve öncelik hakları nettir. Trafik, sürücülerde sürekli gerilime yolaçan, yokluğu düşünülemeyecek duruma gelmiş bir vâkıadır. Şehirlerin plânsız geliştiği, umumiyetle kısa vâdeyi gözeten belediyelerin geniş cadde-sokak ve araba park yeri yapmayı önemsemediği ülkelerde, alım gücündeki artışa bağlı olarak motorlu taşıt sayısının şişmesi neticesinde, şehirlerdeki dar yollar istiab haddinin çok üstünde araçla dolmuş durumdadır.

modern şehir

  Şehirde en çok kullanılan vasıta otomobildir. İnsanların büyük kısmı kendilerini otomobil sahibi olmak mecburiyetinde hissetmektedir. Zaman kaybını aza indirmek, mahremiyeti sağlamak ve bağımsız seyahat etmek açısından bu tabii ki bir avantajdır; fakat, kötü bir alışkanlık da yapmaktadır. Kısa mesafeleri yürümek, arabası olan birçok insanın gözünde büyümektedir. Arabayı sık ve olur-olmaz yerde kullananlar ve yayalığı unutanlar (veya bunu pek tatmamış olanlar), zamanla yoldaki yayaları (ve tabii ki diğer vasıtalardakileri) birer insan gibi görmemeye başlamaktadır. Başka bir mekânda karşılaştıklarında birbirlerine karşı nezaket dairesinde davranabilecek insanlar direksiyon başına geçtiklerinde insan hakikatinden uzaklaşmakta, yoldaki yayalar motorlu vâsıta içindeki insanlara insandan ziyade, trafiğin mekanik bir parçası, hattâ bir engel gibi gözükür olmaktadır. Bunun ciddi mahzurları vardır: İnsanlık, otomobil, otobüs, kamyon, metro, tramvay gibi ağır ve hızlı kütlelerin şehrin sokaklarında insan hayatını tehdit etmesi gibi bir durumu sadece yüzyılı biraz aşkın bir zamandan beri yaşamaktadır. İki yaya yolda birbirine çarpabilir veya omuz omuza gelebilir. Otomobil veya otobüsün insana çarpması ise böyle olmaz. Zayıf pozisyondaki yayaları ağır bir metal vasıta içindekilere karşı korumak bu yüzden hayatî önem arzetmektedir. Ayrıca, trafikte zamanla yarışmak veya yolu tıkamamak mecburiyeti de insanı insana yabancılaştırmaktadır. Bu yüzden, yolda yürüyen bir tanıdıkla otomobilin pencere gerisinden el-kol ile selâmlaşarak gaz pedalına basıp uzaklaşmak insan-insan münasebetinden ziyade makina-insan münasebetinin bir şekli olmuştur.


Modern Şehirde İnsan 1

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)