• Nombre de visites :
  • 1208
  • 1/7/2008
  • Date :

Zafer ve Hezimetin Sebepleri

kudus

    Şüphesiz ümmet/toplum, bireyler gibidir, sıhhatli olur hastalanır, güçlenir zayıflar, zafer kazanır yenilgi tadar, kanunlara ve ilahi yasalara uygun olarak ne birine galip gelir ne geri kalır ne de asırların geçmesi ile değişime uğrar. `Rabbin hiç kimseye zulmetmez.` (Kehf, 49) Şüphesiz Yüce Allah, zafer ve yenilgi hallerinde durumumuzu düşünmemizi bize emretmiştir. Zafer elde ettiğimizde, şükreder zaferin amacı, sonuçları ve güvenirliliklerini biliriz. Şayet yenilirsek kendimizi sorgular, hatalarımızı araştırır günahlarımıza bağışlanma diler, yürüyüşümüzü düzeltiriz ki, cesaretimizi yitirmeyelim veya üzülmeyelim.

`Sizden önce (nice) hayat tarzları gelip geçti. Öyleyse, yeryüzünde dolaşın ve hakikati yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün: Bu, bütün insanlara açık bir ders ve Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar için bir rehber ve bir öğüt (olsun). Öyleyse, cesaretinizi yitirmeyin ve üzülmeyin: Eğer (gerçekten) inanıyorsanız mutlaka (insanların) en üstünü olursunuz. Eğer başınıza bir bela gelirse, (bilin ki,) benzer bir belaya (başka) insanlar da uğramıştır; zira böyle (iyi ve kötü) günleri insanlara sırayla paylaştırırız: (Bu,) Allah'ın, imana erenleri seçip ayırması ve aranızdan hakikate (hayatları ile) şahitlik yapanları seçmesi içindir -çünkü Allah, zalimleri asla sevmez ve (aynı zamanda) Allah'ın imana erenleri her türlü boş ve yararsız şeylerden arındırması ve hakikati inkâr edenleri etkisiz hale getirmesi için.' (Ali İmran, 137-141)

     Ağustos 1967 yenilgisi, Arap-İslam toplumumuzun tattığı en çirkin yenilgilerindendir. Altı gün –belki altı saat- içinde iki kıblenin ilki, üçüncü harem ve Yüce Elçi’nin İsra mekânı Kudüs-ü Şerif kaybedilmiş, Mısır'ın aşağı kısmı olan Sina zayıflamış; kartalların kendisine zor ulaştığı Golan tepeleri ve Ürdün'ün yarısı olan Batı Şeria kaybedilmiştir.

Birkaç milyon kişi, 200 milyon Arap ve bir milyar Müslümanı yenmiştir. Yeni yetişen alçak Siyonist, İsrail’i denize dökecek o toprakları çın çın dolduran üç Arap devletinin askerlerini yenmiştir. Kimdir bizi yenen bu siyonistler?! Yeryüzünün küçücük bir topluluğu, yabancılar, kendilerine zillet, meskenet ve çölde kaybolmanın yazıldığı ve binlerce yıl Yahudi mahallerde serseri dolaşan kimseler..

     Nitekim bu şaşırtıcı yengi/zaferlerinin sebep ve öncelleri var. Şüphesiz yenilgimizin de onlar önünde, akıl ve gönülden gizlenmeyen apaçık nedenleri vardır.

     1- Onlar, evlatlarının beyinlerine kazıdıkları bir inanç etrafında toplandılar. Tarihi mezarlıktan onu zorbalıkla meydana getirip üzerine, kendilerinin Allah’ın seçilmiş halkı olduğu, Filistin topraklarının atalarının toprağı olduğu, Allah’ın kendilerine kitaplarında İbrahim, Davud ve Süleyman zamanında bunu vaat ettiği gibi kuruntular, arzular ve yalanları kurdular. Bu inançla, farklı yerlerden olan (90 milletten fazla)Yahudileri,bir tek olmak için aynı potada Siyonistleştirdiler. Kendilerinin “Eski Ahit” halkı ve kendilerinin Arap ve Müslümanlardan daha çok Hıristiyanlara yakın oldukları iddiası ile doğu ve batı Hıristiyan dünyasını da, arkalarına topladılar.

    İleriki dönemlerde, İslam inancı Filistin Arap sahasından tamamen silindi. Yerine sağ-sol kültür ideolojileri, nasırcılık, baasçılık, bölgecilik, halkçılık ve anlamsızlık gibi şeyler geçti. Ümmet bunlarla gruplaştı, her dağılan daha da darmadağın oldu. Bir milyar Müslüman desteğine rağmen Araplar zarar etti. Belki şimdi, Filistin sorununu saflaştırmak için Arap dünyasını kazımak istiyorlar. Belki de Araplar, direnen Filistin halkını Gazze ve çevresinde kuşatmaya almak için uluslar arası kurullara katılıyorlar.

     2- Yahudiler yeni tarihleri boyunca, düşünce ve inançları için samimi ve tuzakçı bir yönetimi seçmişlerdir. Rolleri ve önemli görevleri dönüşümlü yapıyorlar. Her yönetici, yönetimi kendisinden daha yeterli olana (Herzl’den, Ben Gurion’a ondan Wiezman’a ondan Golda Me'r’e … vd.) devrediyor Arap arzularının sultanlar, krallar ve başkanlar vasıtasıyla halklarına demir ve ateşle musallat oldukları bir vakitte. Ne eşitlik ne güç yeterlilik ne de ihlâs. Ümmetin çıkarlarının, servet, toprak ve konumunun kaybolması pahasına olsa bile son dakikaya kadar tahtlarında kalmak, onları çocukları ve zürriyetlerine miras bırakmaktan başka dertleri yoktu.

     Yahudiler, inançlarına sarıldıklarında, onunla övünüp onunla tüm dünyaya meydan okuduklarında, hatta Ben Gurion, "Kudüs’süz İsrail, tapınaksız Kudüs’ün anlamı yoktur" dediğinde; yönetici, kral ve başkanlarımız, Din’e irtica ve geri kalma damgası vuruyor, İslam’la savaşıyor, konuşmaları, engellemeleri, zorbalıkları, cezalandırmaları, hapsetmeleri ve öldürmeleri ile açık ve görünür bir biçimde onu kovuyorlardı.

    3- Araplar toplu, plansız, hedefsiz ve çalışmasız birbirlerini oyuna getirdikleri; ayrılık, eğlence, vehmi çatışmalar, kendilerini toplumların sonuna düşüren siyasi karmaşalar içinde kaybettikleri maddi devasa insanlık servetleri kendilerine bağışladığı olduğu bir zamanda, Yahudiler son anlarına kadar projesiz, tuzaksız, askerleri cesaretsiz, kurumlarını donatmasız, mal toplamasız, silah geliştirmesiz, iktisat kurmasız, bilimsel ilerlemesiz bir an geçirmiyorlardı.

     4- Yahudi, inancına bağlanıp tutunur iken, Filistinli ve Arap gençlerin inanç ve imandan yoksunlaştırılmaları; çözülme, fesat, fuhşun yayılması hatta bunda yarışma sürüyordu. Sonunda bina zayıfladı, güç çözüldü, değerler yıkıldı.

    5- Arap devletlerinin dâhili yapılanmasinın yıkılması, bilginlerin zulmü, halkların zorbalıkları, özgürlüklerin elden alınması, düşüncelerin sindirilmesi, yeteneklerin uzaklaştırılması. (yönetimin baskısıyla Mısır’daki atom bilginlerini Müslüman Kardeşlerden olmak suçu ile yerinden etmeye zorlaması, neticede kimini hapsetti, kimisi öldürüldü, kalanlar da kovdu.) Bu zamanda Yahudiler, yargıyı oluşturmak için dünyanın dört bir yanından bilginleri topluyordu. Onlara imkânlar veriyor, kollanan ve korunan kavmi bir servet sayıyordu. Nitekim İsrail’i nükleer güçte dünya üçüncüsü yaptılar.

     6- Filistin Sorunu için samimiyet ile ciddiyetle çalışan mücahitlere baskı yapılması; ardından 1948’de, Kardeşlerin mücahitlerini engellemek için ateşkes kararlaştırıldı. 1954 ve 1965’teki İslami hareketler baskıya uğradı. Nitekim şimdi bile Hamas hareketinde [işgale] direnen kahramanlara baskı uygulanmakta, Gazze’de kuşatılmaktadır. Düşmanın, kendilerinin yalnız başlarına Siyonist genişlemeyi durdurmaya, görüşmeleri terk etme, planlarını yok etmeye güç yetirenler olduğunu bildikleri için, onlara silah, hatta ilaç ve gıdanın bile ulaşımı engellenmektedir.

     7- Tüm eşitliklere karşı ihanet ve ücretlendirme, bunu ortaya çıkaran da yenilgi sonrasındaki uygulamalardır. Yöneticiler, her merhalede Yahudiler ile ilişki üzere olduğuna övünmektedir. Vurgulu korkutmaları, bilmezden gelen orduların yöneticilerinden biriydi. Hatta uçakları ve silahı o yerlere atıldı. Tek bir Siyonist askeri oraya varmadan Golan tepelerinin düştüğü ilan edildi.

     Bu, çirkin yenilginin hepsi değil birkaç sebebidir. Çok yazık ki, bu nedenlerin çoğu, hala ümmetin kemiklerini kemirmekte, bugünü ve yarınını tehdit etmektedir. Belki yalancı barış iddiaları ve üzücü ittifaklarla iş daha kötüye gitmektedir. Bölünme kararından 1948 ateşkesine, Rogrez girişimi, Camp David ittifakına, Madrid’e, Oslo’ya, Yol Haritası’na, Arap Girişimne, Annapolis’e, vd. kadar. Tüm bunlar düğümleyen girişimler, tüm Arap toprağının yutulması, Kudüs’ün Siyonistleştirilmesi, Aksa’yı yıkmayı, tapınağın inşa edilmesi, Filistinlilerin muhasara edilmesi ve yurtlarını, vatanlarını bırakmaya zorlanmaları için daha çok vakit vermeyi getirmektedir.

     Acaba hatalarımızdan bazısını bildik mi?! Hatalarımızdan döndük mü? Rabbimizle aramızı düzelttik mi? Halkımızla aramızı düzelttik mi? İnancımıza sarıldık mı? Dağınık idareler, yenilgiye uğratılmış yönetimler, doğaçlama planlar, düşmanımıza dost olma ve saflarımızın dağılması ile acılaşmış hayatın her yönünde işlerimizi/halimizi düzeltecek planlar yaptık mı? Rabbimizin Kitap’ından ibret aldık mı? Gerçek şu ki, insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmeden Allah onların durumunu değiştirmez. (Rad, 11) Ve muhakkak ki Allah, O'nun davasına arka çıkanlara yardım edecektir: çünkü Allah (her şeyi hükmü altında tutan) en yüce iktidar Sahibidir. (Hac, 40)

 

     Muhammed Mehdi AKİF

 

     Bu Makale, İbrahim OSMANOĞLU tarafından Velfecr için tercüme edilmiştir.

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)