Soru 1067: Marufu emretmek ve münkerden nehyet-mek, marufu terk eden veya münkeri yapan kimsenin saygısına dokunmayı ve halkın önünde haysiyetinin kırılmasını gerektirdiği takdirde hükmü nedir? Cevap: Emir ve nehyin şart ve adaplarına uyulur ve onların sınırlarından dışarı çıkılmazsa bunun bir sakıncası yoktur. |
Soru 1068: İslâm hükümetinde halkın marufu emretme ve münkerden nehyetmeyi sadece dille yapmakla yetinmelerinin farz olduğu ve diğer kademelerinin sorumlulara düştüğü söylenmektedir; bu görüş devlete ait bir emir midir, yoksa fetva mıdır? Cevap: Fıkhî bir fetvadır. |
Soru 1069: Münker (şer'an haram olan) bir işi yapan kimseyi bu işten uzak tutmak onu dövmeyi veya hapsetmeyi veya sıkıştırmayı ya da mallarını zayi etmeği gerektirirse hakimden izin almaksızın marufu emretmek ve münkerden sakındırmak caiz midir? Cevap: Bunun çeşitli durumları vardır; ama, genel olarak marufu emretme ve münkerden sakındırmanın çeşitli merhalelerini uygulamak münkeri işleyen kimsenin can ve malında tasarruf etmeye bağlı olmazsa hiç kimseden izin almaya gerek yoktur; hatta, bu iş bütün mükelleflere farzdır. Ancak, marufu emretme ve mün-kerden sakındırmanın dil ile emir ve nehiyden ziyade bir şeyi gerektirdiği durumlarda, İslâm'ın hüküm ve nizamının hakim olduğu bir bölgede olur ve bu İslâmî farizaya önem verilirse bu durumda emretmek hakimden izin almaya, o işin sorumlularına, mahallenin polis görevlilerine ve salih mahkemeye bağlıdır. |
Soru 1070: Emir ve nehiy, muhterem canı korumak gibi gerçekten önemli olan yerlerde, karşıdaki adamın yaralanmasına veya ölmesine sebep olacak şekilde döv-meyi gerektirirse hakimden izin almak şart mıdır? Cevap: Muhterem canı korumak ve ölmesine engel olmak derhal şahsen müdahale etmeyi gerektirirse caizdir; hatta bu, muhterem nefsi savunma itibarıyla şer'an farzdır ve bu işte gerçek şer'î vazifesi yönünden hakimden izin almaya ve onun emrini beklemeye gerek yoktur. Ancak, muhterem nefsi savunmak, saldırganı öldür-meyi gerektirirse bunun çeşitli kısımları vardır ki, hükümleri farklıdır. |
Soru 1071: Birisine, marufu emretmek veya münker-den nehyetmek isteyen kimsenin buna gücü yetmesi farz mıdır? Ve marufu emretme ve münkerden nehyet-me ne zaman farz olur? Cevap: Marufu emreden ve münkerden nehyeden kimsenin maruf ve münkeri bilmesi, marufu terk eden veya münkeri işleyen kimsenin de bunu bildiğini ve buna rağmen ona kasten ve şer'î bir mazereti olmaksızın muhalefet ettiğini bilmesi farzdır. Böyle birisine marufu emretmenin ve münkerden nehyetmenin etkili olacağını ihtimal verirse ve -beklenilen zararla emretmesi gereken maruf veya nehyetmesi gereken münkerden hangisinin daha önemli olduğunu göz önünde bulundurarak- kendisinin bir zarara uğramayacağından emin olursa emir ve nehiy etmesi farzdır; aksi durumda, farz değildir. |
Soru 1072: Günah işleyen ve günaha karşı lakayt olan akrabasıyla, akrabalık ilişkilerini korumak konusunda insanın vazifesi nedir? Cevap: Akrabalık ilişkilerini kesmesi, onun günahtan sakınmasına sebep olacaksa marufu emretme ve münkerden nehyetme açısından bu işi yapmak farz olur; aksi takdirde, akrabalık ilişkilerini kesmek caiz değildir. |
Soru 1073: İşten atılma korkusuyla marufu emretme ve münkerden sakındırmada kusur etmek caiz midir? Mesela; üniversitede genç kesimle çalışan eğitim merkezlerinin sorumlularından biri şeriata aykırı olan işler yaptığı veya o mekanda günah işlemek için ortam hazırladığı durumlarda vazifemiz nedir? Cevap: Genel olarak, marufu emrettiği ve münker-den nehyettiği durumda kendisine bir zarar gelmesinden korkarsa ona emir ve nehiy farz değildir. |
Soru 1074: Marufun terk edilip ve münkerin yaygınlaştığı bazı üniversite çevrelerinde, marufu emretme ve münkerden nehyetme şartları olursa; ancak, emir ve nehyeden kimse bekâr olursa bu yüzden marufu emretme ve münkerden nehyetme onun üzerinden kalkar mı? Cevap: Marufu emretme ve münkerden nehyetme mevzusunun ve şartlarının gerçekleştiği durumda bütün mükelleflere şer'î bir mükellefiyet, içtimai ve insani bir farzdır. Mükellefin evli veya bekâr olması gibi durumlarının bunda etkisi yoktur ve sırf bekâr olması sebebiyle bu mükellefiyet onun üzerinden kalkmaz. |
Soru 1075: Güçlü sayılan bir şahsın günah ve münker işlediğini ve dürüst olmadığını gösteren bir takım nişaneler ortadadır; ancak, güç ve kudretinden korkmaktayız; bu durumda, ona karşı marufu emretmek ve mün-kerden nehyetmekte kusur edebilir miyiz, yoksa bir zarar gelmesinden korksak bile marufu emretme ve mün-kerden nehyetme farz mıdır bize? Cevap: Zararın gelmesinden korkmanın normal insanlarca tasdik edilecek bir sebebi olursa bu durumda, marufu emretme ve münkerden nehyetmek farz olmaz ve bu nedenle vazife üzerinizden kalkar; ancak, mümin kardeşini uyarma ve nasihat etmekte kusur etmek ve sırf marufu yapmayan ve münkerden sakınmayan kimsenin makamını görerek veya bu yüzden herhangi bir zarara uğrayacağını ihtimal vererek marufu emretme ve mün-kerden nehyetme farizasını yerine getirmemek hiç kimseye yakışmaz. |
Soru 1076: Bazı durumlarda, marufu emredip mün-kerden nehyetmek günahkâr şahsın, İslâmî farz ve hükümleri bilmediği için İslâm'a karşı kötümser olmasına sebep oluyor ve eğer onu kendi haline bırakacak olursak diğerlerinin günah işlemesine ve ortamın bozulmasına zemin hazırlanmış olur; bu gibi durumlarda vazifemiz nedir? Cevap: Şartların bulunduğu yerlerde marufu emretme ve münkerden nehyetme İslâm'ın hükümlerini ve toplumsal sağlığı korumak için umuma yönelik şer'î bir vazifedir ve sırf bazılarının İslâm'a karşı kötümser olacağını düşünmek, gerçekten önemli olan böyle bir mükellefiyette kusur etmeye sebep olamaz. |