Soru 392: Eğer baba küçük çocuklarına bazı mülkler satın alır ve muamele için şer'î satış akdi sıygası da okunursa, acaba çocukların velisi olarak babanın bu mülkleri teslim alması ve karşılığını vermesiyle muamele gerçekleşir mi? Cevap: Babanın bulûğ çağına ermemiş çocuğu için muameleyi doğru bir şekilde yapmasından sonra, çocuğunun velisi olması itibariyle malı teslim alması, satış akdinin gerçekleşmesi ve sonuçlarının uygulanması için yeterlidir. |
Soru 393: Küçüklüğümde velim olan kişi arazimi satmaya teşebbüs etmiş ve bu amaçla müşteriden kaparo almıştır. Ben onların arasında bu muamelenin tamamlanıp tamamlanmadığını bilmiyorum. Fakat arazi şimdiye dek müşterinin elindedir ve müşteri o yerde tasarruf etmektedir. Acaba bu satış doğru mudur ve beni bağlar mı, yoksa yerin asıl sahibi olarak onu müşteriden geri isteyebilir miyim? Cevap: Eğer sizin şer'î velinizin, o zaman veliniz olması dolayısıyla yerinizi sattığı kesinleşirse, bu muamelenin şer'an doğruluğuna hükmedilir ve bu satışın feshedildiği ispatlanmadıkça araziyi istemeye hakkınız yoktur. |
Soru 394: Ölen birinin mirasından eğer bir miktar nakit para kalır ve kayyımı[1] bu parayı kendi yanında tutarak çalıştırmazsa, acaba kayyım, paranın asıl sahipleri karşısında bankanın kâr olarak verdiği miktara (örneğin %13) veya pazar ve örfte yaygın olan miktara zâmin (zarardan sorumlu) olur mu? Eğer bu parayla ticaret yaparak miktarı belli olmayan bir kâr elde ederse hüküm nedir?
[1]- [Belli bir malın idaresi için veya kısıtlı kimselerin işlerini üstlenmesi için tayin edilen kimse.] Cevap: Kayyım, bulûğ çağına varmamış küçük çocukların mallarının farazi kârlarını ödemekle yükümlü değildir. Fakat çocukların malıyla ticaret yaparsa bu ticaretten elde edilen kârların hepsi onlara aittir. Eğer kayyım çocuğun malıyla ticaret yapmaya şer'an izin-liyse, sadece hizmetinin emsalinin ücretini alma hakkına sahiptir. |
Soru 395: Kısıtlı olmayan kişinin hayattayken damadı veya evlâtları, vekâletleri olmaksızın ve izin almaksızın onun mallarını ve emlâkini satabilirler mi? Cevap: Başkasının malını izni olmadan satmak, fuzulî bir satıştır ve bu satış akdinin geçerli olması sahibinin iznine bağlıdır; satan kişi onun damadı veya evlâdı da olsa hüküm aynıdır. Dolayısıyla böyle bir satışa sahibi izin vermediği sürece geçerlilik kazanmaz. |
Soru 395: Kısıtlı olmayan kişinin hayattayken damadı veya evlâtları, vekâletleri olmaksızın ve izin almaksızın onun mallarını ve emlâkini satabilirler mi? Cevap: Başkasının malını izni olmadan satmak, fuzulî bir satıştır ve bu satış akdinin geçerli olması sahibinin iznine bağlıdır; satan kişi onun damadı veya evlâdı da olsa hüküm aynıdır. Dolayısıyla böyle bir satışa sahibi izin vermediği sürece geçerlilik kazanmaz. |
Soru 395: Kısıtlı olmayan kişinin hayattayken damadı veya evlâtları, vekâletleri olmaksızın ve izin almaksızın onun mallarını ve emlâkini satabilirler mi? Cevap: Başkasının malını izni olmadan satmak, fuzulî bir satıştır ve bu satış akdinin geçerli olması sahibinin iznine bağlıdır; satan kişi onun damadı veya evlâdı da olsa hüküm aynıdır. Dolayısıyla böyle bir satışa sahibi izin vermediği sürece geçerlilik kazanmaz. |
Soru 396: Beyin kanaması geçiren ve şuurunu kaybeden bir kişinin evlâtları onun mallarında nasıl tasarruf edebilirler? Çocuklarından birinin şer'î hâkimden izin almadan ve öteki çocukların izni olmadan yaptığı ta-sarrufun hükmü nedir? Cevap: Şuur kaybı örfen ona deli denecek derecede ise onun kendisinin ve mallarının velâyeti şer'î hâkime aittir. Bu durumda şer'î hâkimin izni olmadan hiç kimsenin ve hatta evlâtlarının bile onun mallarında tasarruf etmeleri caiz değildir. Dolayısıyla eğer şer'î hâkimden izin alınmadan mallarında tasarruf edilirse bu, gasptır ve bu iş onun zâmin olmasını gerektirir. Yaptığı muameleler de fuzulîdir ve geçerli olması hâkimin iznine bağlıdır. |
Soru 397: Bir şehidin dul kalmış eşiyle evlenip onun sorumluluğunu üzerine alan bir kimsenin, çocuklarının ve bu çocukların annesi olan eşinin Şehitler Kurumunun şehit evlâtlarına verdiği parayla satın alınan eşyaları kullanmaları caiz midir? Şehitler Kurumunun şehit evlâtlarına verdiği maaş ve öteki malî yardımlar nasıl kullanılmalıdır? Acaba bunları ayırarak tamamen şehit evlâtları için harcanmasını sağlamak farz mıdır? Cevap: Şehidin baliğ olmayan evlâtlarına tahsis edilen mallar, ister onların masrafları için, ister başkalarının yararlanması için olsun, çocukların maslahatı için bile olsa çocukların şer'î velisinin izniyle kullanılmalıdır. |
Soru 398: Şehit ailesini ziyarete gidildiğinde arkadaşlarının götürdükleri hediyelerin hükmü nedir? Acaba bu eşyalar şehit çocuklarının mallarından mı sayılır? Cevap: Eğer hediyeler şehidin çocukları içinse, çocukların şer'î velisinin kabul etmesi durumunda o, çocukların mallarından sayılır. Başkalarının o mallarda tasarruf etmesi şer'î velinin iznine bağlıdır. |
Soru 399: Babamın bir ticarethanesi vardı. Ölümünden sonra bu ticarethanenin işletmesi amcalarımın eline geçti ve ticarethanenin kirası olarak her ay bize belli bir meblağ vermeyi kararlaştırdılar. Bir müddet sonra kayyımımız olan annem amcalarımın birinden bir miktar borç aldı. Onlar da bize vermeleri gereken aylık kirayı onlardan aldığımız borca saydılar. Daha sonra, çocukların bulûğ çağına erinceye kadar mallarını koruma kanununa aykırı olarak ticarethaneyi annemden satın aldılar. Böylece önceki rejim döneminde rejime bağlı olan bazı kişilerin yardımıyla muamele resmen kesinleşti. Bizim şu anda yapmamız gereken nedir? Acaba yapılan tasarrufların ve satışın doğruluğuna hükmedilebilir mi, yoksa şer'an bizim muameleyi feshetme hakkımız var mı? Ve acaba baliğ olmayan çocuğun hakkı zaman aşımına uğrayarak kaybolur mu? Cevap: Ticarethanenin kiralanmasının, kiranın borca sayılmasının ve yine ticarethanenin satışının doğruluğuna hükmedilir. Ancak çocuklara ait hisselerin satımının o dönemde onların maslahatına olmadığı veya çocukların kayyımının onu satmaya yetkili olmadığı şer'î ve kanunî bir yolla ispatlanırsa ve çocuklar da bulûğ çağına eriştikten sonra bu muameleyi kabul etmez-lerse önceki muameleler sahih olmaz. Muamelenin batıl olduğu tespit edilirse zaman aşımının çocukların hakkının düşmesinde hiçbir etkisi olmaz. |