Zekât alacak kimsenin Müslüman ve On iki İmamı kabul edip, Ehlibeyt Şia'sı yani İmamiyye-i İsnâ Aşeriyye olması gerekir. Bir kimsenin şer'î yoldan Şia olduğu anlaşılıp, ona zekât verilir ve zekât harcandıktan sonra onun Şia olmadığı öğrenilirse, tekrar zekât vermek gerekmez. |
Çocuk veya deli olan fakir bir Şia'nın velilerine, verilenin çocuk ve delinin malı olması kastıyla zekât verilebilir. |
Eğer zekâtı çocuğun veya delinin velisine ulaştırması mümkün olmasa, kendisi ya da emin birisi aracılığıyla, zekâtı fakir çocuk ve delinin ihtiyaçlarında kullanabilir. Ancak zekâtı onlar için kullandığında, niyet etmesi gerekir. |
Dilenen bir fakire zekât verilebilir; ama zekâtı günah uğrunda (ve haram işlerde) kullanan kimseye zekât verilmez. |
Farz ihtiyat gereği, büyük günahları açıktan (alenî olarak) işleyen kimseye zekât verilmez. |
Borçlu olup borcunu ödeyemeyen kimsenin nafakası zekât verenin üzerine farz olsa bile zekâtını ona verebilir. Fakat kadın kendi masrafları için borç almış olursa, kocası onun borcunu zekâttan ödeyemez. Hatta nafakasını vermekle yükümlü olduğu kimse, kendi geçimi için borçlanırsa, farz ihtiyat gereği insan onun borcunu zekâttan vermemelidir. |
Kendi evladı gibi nafakalarını temin etmekle yükümlü olan kimse, masraflarını karşılamaları için onlara zekât veremez. Ancak başkaları onlara zekât verebilir. |
Kendi karısı, çocukları ve hizmetçilerinin ihtiyaçlarını karşılaması için, insanın kendi çocuğuna zekât vermesi sakıncasızdır. |
Bir baba, ilmîdinî kitaba ihtiyacı olan çocuğuna kitap alması için zekât verebilir. |
Bir baba, evlenmesi için oğluna zekât verebilir; bir oğul da evlenmesi için babasına zekât verebilir. |