Eti yenen yabani hayvan silâhla avlandığı zaman, eti ancak beş şartın gerçekleşmesiyle helâl ve temiz olur: 1) Av silâhı, bıçak ve kılıç gibi keskin ya da mızrak, ok ve buna benzer ucu sivriltilmiş bir alet olmalı ki hayvanın vücudunu kesici oluşu sebebiyle parçalasın. Tuzak, sopa, taş veya benzeri bir şeylerle avlanan hayvan pak değil, yenilmesi de haramdır. Tüfekle avlanan hayvan ise, eğer kurşun keskin oluşu sebebiyle hayvanın vücuduna girerek onu parçalarsa, temiz ve helâldir. Ama eğer kurşun sivri olmaz ve basınçla hayvanın vücuduna girerek veya aşırı kızgınlığı nedeniyle hayvanı yakarak öldürürse, temiz ve helâl olması şüphelidir. 2) Hayvanı avlayan kimse, Müslüman veya iyiyi kötüden ayırt edebilen Müslüman çocuğu [ve de on iki Ehlibeyt İmamları'na karşı kin beslememiş] olmalıdır. Dolayısıyla, kâfir ve Resul-i Ekrem'in (s.a.a) Ehlibeyti'ne düşmanlığını izhar eden kimsenin avladığı hayvan helâl değildir. 3) [Avcı avlamaya niyet etmeli; yani] av silâhını hayvanı avlamak için atmalıdır. Eğer başka bir şeyi nişan alırken tesadüfen bir hayvanı öldürürse, o hayvan temiz değildir; yenilmesi de haramdır. 4) Silâhı atarken [besmele çekerek] Allah'ın adını anmalıdır. Eğer bilerek Allah'ın adını söylemeyi terk ederse, av helâl olmaz. Fakat Allah'ın adını anmayı unutursa, sakıncası yoktur. 5) Avlanan hayvana yetiştiğinde ölmüş olmalı veya hayatta olsa da başını kesecek kadar vakit bulunmamalıdır. Ama eğer [henüz canı var iken ava yetişir ve] başını kesecek vakit bulduğu hâlde ölünceye kadar kesmeyi terk ederse, artık o av yenilmez. |
İki avcı birlikte bir hayvanı avladıklarında, eğer onlardan biri Müslüman, diğeri de kâfir olur veya biri Allah'ın adını anar ama diğeri anmazsa, o hayvan helâl olmaz. |
Bir hayvan okla [veya kurşun gibi başka bir şeyle] vurulduktan sonra suya düşer ve ölürse, eğer insan, hayvanın hem vurulması hem de suya düşmesi sonucu öldüğünü bilirse, bu av yenilmez. Hatta yalnızca atış sonucu ölüp ölmediğinden şüphe edilse bile, hüküm aynen geçerlidir; eti helâl değildir. |
Gasp edilmiş bir köpek veya silâhla bir hayvan avlarsa, avlanan hayvanın eti helâl ve avcının kendisine aittir. Ancak, günah işlemesinin yanı sıra silah veya köpeğin ücretini sahibine ödemesi gerekir. |
İnsan, kılıç gibi kendisiyle av yapmak caiz olan herhangi bir aletle önceki hükümlerde belirtilen şartlara uygun olarak, bir hayvanın boynu ile kafası bir tarafta kalacak şekilde [başını kopararak] iki parçaya ayırırsa, eğer insan o hayvana can verdikten sonra yetişir ve hayvan da aldığı bu yara sebebiyle ölürse, her iki kısmı da yemek helâldir. Ama eğer hayvan canlı olur ve vakit darlığından şer'î usûl gereğince başını kesmek mümkün olmazsa, baş ve boyunla bir tarafta kalan kısım yenilir, diğer kısım yenilmez. Fakat başını kesecek kadar vakit olursa, başın olmadığı kısım yenilmez, ama başın bulunduğu kısım, diri kalması mümkün olmasa bile, hayvanın can çekişme hâlinde olması, İslâm'ın belirttiği usûle göre kesilmesi ve kesilirken de canlı olması şartıyla helâldir. |
Sopa veya taş gibi kendisiyle av yapmak caiz olmayan bir aletle iki parçaya bölünen bir hayvanın baş ve boynunun bulunmadığı kısmı haramdır; baş ve boyun ile bir tarafta kalan kısım ise, can çekişme hâlinde olsa ve diri kalması mümkün olmasa bile, ancak keserken canlı olup, belirtilen şartlara uygun olarak kesildiği takdirde helâl olur. |
Avlanan veya kesilen bir hayvanın karnından canlı olarak çıkan bir yavru, belirtilen şartlara göre kesilirse, helâldir; aksi hâlde haramdır. |
Avlanan veya kesilen bir hayvanın karnından ölü olarak çıkan bir yavrunun, eğer vücut yapısı tamamlanır ve derisi üzerinde tüyleri veya yünleri biterse, temiz ve helâldir. |