Helâl mal, haram malla birbirinden ayırt edilmeyecek şekilde karıştığında, haram malın sahibi ve miktarı belli olmazsa, malın hepsinin humusunu vermek gerekir; humusu verildikten sonra malın geriye kalan kısmı helâl olur. |
Helâl mal haram malla karıştığında, insan haram malın miktarını bilir de onun sahibini bilmezse, o miktarı sahibi adına sadaka ver-meli, farz ihtiyat gereği şer'î hâkimden de izin almalıdır. |
Helâl mal haram malla karıştığında, insan, haram malın mik-tarını bilmese bile sahibini tanırsa, onu razı etmelidir. Mal sahibi razı olmadığı takdirde, eğer insan belli bir miktarın onun olduğunu bilir, a-ma fazlasının ona ait olup olmadığından şüphe ederse, ona ait olduğu-nu kesin olarak bildiği miktarı vermelidir; gerçi onun olduğuna ihtimal verdiği fazla miktarı da ona vermesi müstehap ihtiyattır. |
Haramla karışmış helâl malın humusunu verdikten sonra haram miktarın humustan fazla olduğunu anlarsa, farz ihtiyat gereği humustan fazla olan miktarı, sahibi adına sadaka vermelidir. |
Haramla karışmış helâl malın humusunu verdikten veya sahibini tanımadığı malı onun adına sadaka verdikten sonra sahibi bulunursa, farz ihtiyat gereği mal sahibine o malın bedelini vermelidir. |
Haramla karışmış helâl maldaki haram miktar belli olur ve insan da onun sahibinin belli bir kaç kişiden biri olduğunu bilir, ama bunlardan hangisinin olduğunu bilmezse, farz ihtiyat gereği hepsini razı etmelidir ve eğer bu da mümkün olmazsa, kur'a ile kimin adına çıkarsa, malı ona vermelidir. |