Ölünün namazlarının tertiple kaza edilmesi gerekmez. Ölen kimsenin kendi kaza namazlarının sırasını bildiğini bilseler bile fark etmez. |
Ecîre, ameli özel şekilde yapması şart koşulursa, şarta uyarak ameli yapması gerekir. Şart koşulmazsa, ameli kendi vazifesine uygun yapmalıdır. Fakat kendisinin ve ölünün vazifesinden hangisi ihtiyata daha uygunsa, ona amel etmesi müstehap ihtiyattır. Meselâ ölünün vazifesi, tesbihât-ı erbaa'yı üç defa, kendi vazifesi ise bir defa söylemek olursa, üç defa söylesin. |
Ecîrle namazı hangi müstehaplarla birlikte kılması kararlaş-tırılmazsa, genelde yapılan müstehaplar yapılmalıdır. |
Ölü, kazaya bıraktığı namazların tertibini biliyormuşsa, o namazlar için birkaç ecîr tutulmak istenirse, her birine ayrı bir vakit tayin etmek gerekmez. |
Bir kimse, bir sene içinde ölünün namazlarını kılmak için ecîr olur ve sene tamamlanmadan ölürse, yerine getirilmediği bilinen namazlar için başka bir ecîr tutulmalıdır. Farz ihtiyat gereği, yerine getirilmediğine ihtimal verilen namazlar için de ecîr tutulmalıdır. |
Bir ölünün namazları için ecîr tutulan kimse, ücretin hepsini alır ve namazları kılıp bitirmeden ölürse, "bütün namazları ecîrin kendisi kılmalıdır" diye şart koşulmuşsa, kılınmayan namazların karşılığı onun malından ölünün velisine verilmelidir. Meselâ, eğer namazın yarısı kılınmamışsa, alınan paranın yarısı onun malından alınıp ölünün velisine verilmelidir. Eğer ecîrin kendisinin yapması gerektiğine dair herhangi bir şart koşulmamışsa, vârislerin ölünün geriye bıraktığı maldan ecîr tutmaları gerekir ve eğer geriye bir mal bırakmamışsa, mirasçılara bir şey farz olmaz. |
Ölünün namazlarını bitirmeden önce ölen ecîrin kendisinin de kaza namazı olursa, geriye bıraktığı maldan, ecîr tutulduğu ve yerine getiremediği namazlar için ecîr tutulmalıdır. Eğer bir şey artarsa, vasiyet etmiş olur ve mirasçılar da izin verirlerse, kazaya kalan namazlarının hepsi için ecîr tutulur. Eğer izin vermezlerse, malının üçte biri kendi namazları için harcanır. |