Erkek, âdetli bir kadınla zina ederse veya âdet gören namahrem bir kadınla kendi eşi olduğunu zannederek cinsel ilişki kurarsa, farz ihtiyat gereği keffaret vermelidir. |
Keffaret vermeye güç yetiremeyen kimsenin, fakire bir miktar sadaka vermesi iyidir; bunu da yapamıyorsa farz ihtiyat gereği, istiğfar etmeli (=Allah'tan onu bağışlamasını dilemeli) ve güç yetirdiği zaman keffareti de vermelidir. |
Âdet gören kadını boşamak, talâk bölümünde de açıklanacağı üzere, batıldır. |
Kadının "Âdet görüyorum" veya "Âdetten temizlendim" sözleri geçerli olup kabul edilmelidir. |
Kadın, namazdayken hayız görmeye başlarsa, namazı batıl olur. |
Kadın, namazda hayız görmeye başlayıp başlamadığı konusunda şüpheye düşerse, namazı sahihtir. Ama, namazdan sonra namazdayken hayız görmeye başladığını anlarsa, kıldığı namaz batıldır. |
Hayız kanı tamamen kesildikten sonra kadının, abdest, teyemmüm ve gusülle yapılması gereken namaz ve diğer ibadetler için gusletmesi farzdır. Hayız guslü cenabet guslü gibidir. Ancak namaz için gusülden önce veya sonra abdest de almalıdır. Abdesti gusülden önce alması, daha iyidir. |
Kadının görmüş olduğu hayız kanı tamamen kesildikten sonra, gusletmemiş olsa bile, talâk verilirse sahihtir; kocası onunla cinsel ilişki kurabilir. Ama, müstehap ihtiyat gereği, gusletmeden önce bu ilişkiden sakınılmalıdır. Ama camide durmak, Kur'ân yazısına dokunmak gibi âdet görürken haram olan şeyler, gusletmedikçe helâl olmaz. |
Abdest ve gusül için yeterli su olmaz ve mevcut su ancak ab-dest veya gusülden birine yetecek miktarda olursa, farz ihtiyat gereği gusletmeli ve abdest yerine teyemmüm etmelidir. Su sadece abdeste yetecek kadar olur ve gusle yetmezse, abdest alıp gusül yerine teyemmüm etmelidir. Eğer hiç birisi için su olmazsa, biri gusül, diğeri de ab-dest yerine olmak üzere iki teyemmüm etmelidir. |
Âdet gören bir kadının bu hâle ait günlerde terk ettiği günlük farz namazların kazası yoktur; fakat terk ettiği farz oruçları sonradan kaza etmelidir. |