Ortaklardan şirketin sermayesi ile alış veriş yapma yetkisine sahip olan kimse, eğer kendisiyle yapılan sözleşmeye aykırı bir alış veriş yapar ve sonuçta şirketin malını zarara uğratırsa, zâmindir. [Yani tazminat ödemesi ve zararı karşılaması gerekir.] Ancak daha sonra sözleşmeye uygun şekilde alış veriş yaparsa, muamelesi sahihtir. Yine, kendisiyle herhangi bir sözleşme söz konusu olmaz ama normalin aksine bir alış veriş yapmış olursa, zâmindir. Ancak daha sonra normale uygun bir şekilde hareket ederse, yaptığı alış veriş sahihtir. |
Şirketin sermayesini çalıştıran şerik, aşırı gitmediği ve sermayenin korunmasında kusurlu davranmadığı hâlde sermayenin bir kısmı veya tamamı telef olursa, zâmin değildir; [tazminat ödeme zorunluluğu yoktur.] |
Ortaklık sermayesi ile alış veriş yapan ortak, sermayenin telef olduğunu söyler ve şer'i hakimin yanında da yemin ederse, onun sözünü kabul etmek gerekir. |
Bir şirkette hisse sahibi olan ortaklar, birbirlerinin hissesine dair verdikleri tasarruf izinlerini geri alırlarsa, ortaklardan hiçbirisi şirketin malında tasarruf edemez. Ama eğer sadece ortaklardan birisi verdiği tasarruf iznini geri alırsa, diğer ortakların tasarruf etme hakkı yoktur; ama onun tasarruf hakkı vardır. |
Ortaklardan biri sermayenin taksim edilmesini isterse, ortaklık süresi dolmasa bile, diğer ortakların bunu kabul etmesi gerekir. Fakat sermayeyi bölmek, "Kısmet-ur Redd"1denen bölme usûlüne veya diğer ortağın zarara uğramasına neden olursa, bu durumda ortaklar tak-simi kabul etmeye zorlanamazlar.
1- [Hisseleri eşit şekilde bölmek için ortaklıktaki malların cinsi göz önünde bulundurularak, konuyla ilgili fıkhî kitaplarda birkaç yöntemin varolduğu vurgulanmıştır. Onlardan biri de "Kısmet'ur-Redd" denen bölme usûlüdür. Bu yöntemde hisselerin eşit olması ancak eksik hisseye bir miktar malın ilave edilmesiyle sağlanır. Örneğin, iki kişinin eşit oranda, birisinin fiyatı beş bin diğerininki ise dört bin lira olan iki koyunda ortaklığı ve ayrılması düşünülecek olursa, eşitliğin sağlanması için beş bin liralık koyunu götürmek isteyen kimsenin diğerine beş yüz lira vermesi gerekir. Dolayısıyla, ortaklardan birisi sermayenin taksim edilmesini istediğinde, eğer taksim, ancak "Kısmet'ur-Redd" denen taksim türünü gerektirirse, diğer ortaklar bunu kabullenmeyip, taksim taraftarı olan ortağın isteğini reddedebilirler.] |
Ortaklardan birisi ölür, delirir, bayılır veya sefih olur da şer'î hâkimin emriyle kendi malları üzerindeki tasarruf hakkını kullanması yasaklanırsa, diğer ortakların ortaklık malında tasarruf etme hakları yoktur. |
Eğer ortaklardan biri kendisi için veresiye bir şey alırsa, kâr ve zararı yalnızca kendisine aittir. Ancak, şirket için bir şey alır ve diğer ortak da bu muameleye razı olduğunu söylerse, zarar ve kâr her i-kisine ait olur. |
Ortaklık sermayesi ile bir ticaret yaptıktan sonra, ortaklık akdinin batıl olduğu anlaşılınca, bakılır: Eğer ortaklar, ortaklıklarının doğru olmadığını ilk baştan bilmiş olsalardı yine de birbirlerinin tasarruf etmesine razı olacaklardıysa, yaptıkları ticaret sahihtir ve ondan elde edilen gelirler de onların malıdır. Fakat böyle olmaz ve ortaklarının tasarrufuna razı olmayan kimse, yapılan bu ticarete razı olduğunu söylerse, muamele sahihtir; aksi takdirde batıldır. Her iki durumda da şirket için çalışan kimse, eğer ücretsiz olarak çalışmamışsa, zahmetinin karşılığını normal bir şekilde diğer ortaklardan alabilir. |