Vasiyet eden ölürse, vasi tayin edilen kişi, bir başkasını vasi tayin ederek kendisini kenara çekemez. Ölenin, bizzat vasinin kendisinin o işi yapmasını kast etmediği, sadece o işin yapılmasını istediği anlaşılırsa, vasi, o işi yapması için bir başkasını vekil tayin edebilir. |
İnsan, iki kişiyi kendisine vasi tayin eder ve onlardan birisi ölür, delirir veya kâfir olursa, vasiyetten, bu durumlarda diğerinin tek başına vasi olabileceği anlaşılırsa, ona göre amel edilmelidir. Bu şekilde anlaşılmazsa, şer’i hâkim onun yerine bir başkasını tayin eder. Eğer her ikisi de ölür, delirir veya kâfir olursa, şer’i hâkim her ikisinin yerine başka iki kişi tayin eder. Bir kişi vasiyeti yerine getirecek olursa, iki kişiye belirlemeye gerek kalmaz. |
Vasi, ölen bir şahısın vasiyetine tek başına amel edemezse, vekil veya ücretli işçi tutmakla da olsa, şer’i hâkim ona yardım için bir başka kişiyi tayin edebilir. |
Ölen kişinin bir miktar malı, vasisinin elinde telef olursa, onu korumada ihmallik eder veya aşırılığa giderse, mesela ölen şahıs, “malımdan belli bir kısmını falan şehrin fakirlerine ver” der, o da malı başka bir şehir’e götürür ve yolda telef olursa, ondan sorumludur. Ama ihmallik yapmaz ve aşırılığa gitmezse, sorumlu değildir. |
İnsan, bir kişiyi vasi tayin eder, o öldüğünde bir başkasının vasi olmasını söylerse, birinci vasi öldükten sonra ikinci vasi, vasiyete amel etmelidir. |
Ölen bir kişiye, istitaet yoluyla hac vacip olursa; humus, zekât ve başkalarının hakkı gibi ödenmesi vacip olan borçları varsa, bunlar, ölenin vasiyeti olmasa da malının aslından verilmelidir. Ama keffaretler, nezirler ve adak haccını vasiyet ederse, malının üçte bir bölümünden ödenmelidir. |
Ölenin malı borcundan, vacip haccından, ona farz olan humus ve zekâttan ve boynunda bulunan başkalarının hakkından fazla gelirse, malının üçte birini veya üçte birinin bir kısmını bir yere harcamayı vasiyet etmişse, vasiyetine amel edilmelidir. Vasiyet etmemişse, geriye artan kısmı varisler arasında taksim edilmelidir. |
Ölenin tayin ettiği masraf, malının üçte birinden fazla olursa, artan kısmına varislerin sözlü veya fiili izinleri olması halinde vasiyet sahihtir. Kalp razılığı yeterli değildir. Ölümünden bir müddet geciktikten sonra da izin verirlerse, yine vasiyet sahihtir. Varislerden bazıları izin verir bazıları vermezse, izin verenlerin hissesinde, vasiyet geçerli ve sahih olur. |
Ölenin tayin ettiği masraf malının üçte birinden fazla olur ve varisler ona izin verirlerse, daha sonra izinlerinden geri dönemezler. Vasiyet eden hayatta iken izin vermemişlerse, ölümünden sonra izin verebilirler. Ölümünden sonra ret ederlerse, daha sonra verilen iznin hiçbir etkisi yoktur. |
Malının üçte birinden humus, zekât ve başka borçlarını ödemelerini, kazaya kalan namaz ve oruçları için ecir tutmalarını ve fakirleri doyurmak gibi müstehap bir iş yapmalarını vasiyet ederse, öncelikle onun borçları ödenmelidir. Artarsa, oruç ve namazı için ecir tutulması gerekir, yine artarsa söylediği müstehap ameller için harcanmalıdır. Malının üçte biri yalnız borcunu ödemeğe yeter, varisleri üçte birden fazlasını ödenmesi için izin vermezlerse, namaz ve oruç için ve müstehap ameller için yapılan vasiyet batıl olur. |