Vasi tayin edilen kişi, akıllı olmalıdır. Vasiyet edenin hem vasiyet edilen konularda hem de vacip ihtiyata gereği başkaları konusunda da güvenilir olmalıdır. Müslüman bir şahısın vasisi, vacip ihtiyat gereği Müslüman olmalıdır. Mükellef olmayan çocuğa yalnız vasiyet etmek, vasiyet edenin, velisinden izinsiz çocuğun tasarruf etmesi için olursa, vacip ihtiyat gereği sahih değildir. Onun tasarruf etmesi şer’i hâkimin izniyle olmalıdır. Ama vasiyet edenin amacı, çocuk buluğa erdiğinde veya velisinin izniyle tasarruf edebilmesi olursa, sakıncası yoktur. |
İnsan, kendisine birden fazla vasi tayin eder ve her birinin tek başına vasiyete amel etmelerine izin verilirse, vasiyete uymak için birbirlerinden izin almalarına gerek yoktur. İzin vermez, hepsinin birden vasiyete amel etmelerini söyler veya hiçbir şey söylemezse, birbirlerinden görüş alarak vasiyete amel etmelidirler. Birlikte vasiyete amel etmeye razı olmazlarsa, birbirleriyle anlaşmaya her hangi bir engel olursa, şer’i hâkim onları birlikte vasiyete amel etmeleri için mecbur eder, itaat etmez veya şer’i engel her biri için olursa, şer’i hâkim onlardan birisinin yerine bir başkasını tayin edebilir. |
İnsan, vasiyetinden vazgeçer, mesela malının üçte birisini bir kişiye verilmesini söyler, daha sonra vermemelerini iterse, vasiyet bozulur. Eğer vasiyetini değiştirir, mesela çocukları için bir kayyım tayin eder, daha sonra onun yerine bir başkasını kayyım olarak tayin ederse, birinci vasiyeti bozulur, ikinci vasiyetine amel edilmelidir. |
Vasiyetinden vazgeçtiğini gösteren bir iş yaparsa, mesela birisine verilmesi için vasiyet ettiği evi satarsa, veya geçmiş vasiyeti anımsayarak o evi satması için birisini vekil ederse, yapmış olduğu vasiyet bozulur. |
Belli bir şeyi, birisine verilmesi için vasiyet eder, daha sonra onun yarısını bir başkasına verilmesini vasiyet ederse, her birine o malın yarısı verilmelidir. |
Ölümüne sebep olacak hastalıkta, malının bir bölümünü bir kişiye bağışlar, ölümünden sonra malından bir miktarını da başka birisine verilmesini vasiyet ederse; malının üçte biri her ikisine yeterli gelmez, mirasçılar da malın üçte birinden fazlasının verilmesine razı olmazlarsa, önce bağış yaptığı malı kendi malından çıkarılmalıdır, daha sonra geriye kalan malı vasiyet ettiği yerlere harcanmalıdır. |
Malının, üçte birisini satıp, gelirini belli bir masrafa harcamalarını vasiyet ederse, vasiyete göre amel edilmelidir. |
Ölümüne sebep olacak hastalıkta iken, birisine bir miktar borçlu olduğunu söyler, mirasçılara zarar vermek için söylenebileceği tahmin edilirse, tayin ettiği miktarı malının üçte bir bölümünden ödenmelidir. Mirasçılara zarar verme kastıyla olmadığı anlaşılırsa, vasiyeti geçerlidir ve asıl malından verilmelidir. |
Bir şeyin, birine verilmesi vasiyet edilirse, vasiyet edilen kişinin vasiyet edildiği esnada bulunması şart değildir. Vasiyetten edenin ölümünden sonra dünyaya gelirse, vasiyet edilen şey ona verilmelidir. Ama vasiyet edenin ölümünden sonra vasiyet ettiği kişi mevcut olmazsa, vasiyetten çeşitli yerlerde harcanabileceği anlaşılırsa, vasiyet edenin isteğine en yakın yerlere harcanılmalıdır. Aksi taktirde, varisler o malı kendi aralarında bölebilirler. Kendi malından, bir şeyi ölümünden sonra bir şâhısa verilmesini vasiyet eder, vasiyet eden öldüğünde vasisi mevcutta olursa, her ne kadar henüz canlanmayan ana rahminde bir çocuk dahi olsa, vasiyet sahihtir. Ama mevcut olmazsa, vasiyet batıldır. Vasiyet edilen şey varisler arasında taksim edilir. |
İnsan, birisi tarafından vasi tayin edildiğini anlarsa, o ölmeden vasi olmaya hazır olmadığını ona haber verirse, ölümünden sonra vasiyete amel etmesi gerekmez. Ancak vasiyet eden ölmeden, onu vasi kıldığını bilmez veya bilir fakat vasiyete amel edemeyeceğini ona haber veremezse, vasiyete amel etmenin zorluğu yoksa vasiyete amel etmelidir. Yine vasi, vasiyet edenin ölümünden önce vasi olduğunu anlar, fakat vasiyet eden hastalığın şiddetinden veya başka bir engelden dolayı başka birisine vasiyet edemezse, vacip ihtiyat gereği vasiyeti kabul etmelidir. |