İmam Hüseyin'in (a.s) Kıyam Tarzının Hikmeti (Üçüncü Bölüm)
Fakat hilâfet ordusu, İmam'dan biat etmek ve İbn Ziyad'ın emrine teslim olmaktan başka bir şeyi kabul etmedi. İmam da bunu yapmayacağını söyleyince şahadet yolunu seçip Allah'ın huzuruna çıkmaya hazırlandı. Hem hilâfet zümresinin Irak halkından oluşan ordusuna, hem de kendi ashabına bir kez daha hücceti tamamlamak için de Muharrem ayının dokuzuncu günü kendisine bir gece mühlet vermelerini istedi... Buna razı oldular. İmam Muharremin onuncu gecesi ashabını topladı ve onlara bir konuşma yaparak şöyle buyurdu: Taberî, Ali b. Hüseyin'den (a.s) şöyle rivayet eder:
«Görünen o ki yarın bu düşmanla savaşmak zorunda kalacağız. Ben size izin verdim. Hepiniz gidin. Benim sizin üzerinizde bir hakkım yoktur. Gecenin örtüsü sizi gizlemiştir. Gecenin karanlığından istifade ederek buradan uzaklasın. Her biriniz de benim Ehl-i Beyt'imden bir adamın elinden tutarak kendisiyle beraber götürsün. Allah sizlere hayırlı mükâfatlar versin. Köy ve şehirlerinize dağılın. Çünkü bu topluluk sadece benim peşimdedir. Beni bulduktan sonra başkasının ardına düşmeyecekler.»
Haşimoğulları İmam'a şöyle dediler: «Niçin böyle yapalım? Senden sonra hayatta kalmak için mi? Allah böyle bir günü asla bizlere göstermesin!» İmam (a.s) daha sonra Akil'in oğullarına dönüp şöyle buyurdu: «Müslim b. Akil'in öldürülmesi size yeter. Siz gidin; ben size izin verdim.» Onlar şöyle dediler: «.. .Allah'a and olsun ki asla bunu yapmayacağız. Aksine kalıp can, mal ve evlatlarımızı sana feda edeceğiz. Şahadet şerbetini içene kadar seninle birlikte onlara karşı savaşacağız. Allah senden sonra yaşamayı çirkin kılsın!»
Daha sonra sıra ashabına geldi. Taberî[6] şöyle diyor: Said b. Hanefî de şöyle dedi:
«Allah'a and olsun ki, Allah, Peygamberinin yokluğunda senin tarafını tutma hususunda kusur etmediğimizi görünceye kadar seni terk etmeyeceğiz. ... Senin yanında öldürüleceğimi, yeniden dirilip ardından yakılarak külümün rüzgâra savrulacağını ve bunun yetmiş kere tekrarlanacağını bilsem dahi, yine de tümüyle yok oluncaya kadar sana yardımdan vazgeçmeyeceğim. Şimdi neden böyle yapmayayım?! Oysa işin içinde sadece bir defa öldürülmenin ve ardından ebedî saadetin olduğunu bilmekteyim.»
İmam'ın diğer dostları da benzeri şeyler söylediler. Allah'ın huzuruna çıkmaya hazırlandılar. Ravi şöyle diyor: «Hüseyin ve ashabı bütün geceyi namaz, dua ve tevbe ile geçirdiler. İmam çadırların arkasındaki su kanalını andıran alçak yerleri kazmalarını, sonrada açtıkları bu çukurları odun ve kamışla doldurmalarını emretti. Sabah olunca çadırları arkalarına alarak düşmanın karşısında saf tutup çukurlardaki odun ve kamışları yaktılar. Böylece düşmanın ansızın arkadan saldırmasına engel oldular. Bu tedbir sayesinde İmam ve ashabı, hücceti tamamlamak amacıyla birbiri ardınca onlara konuştular.»
Aşura günü iki ordu karşı karşıya gelip savaşmaya hazırlandıkları sırada İmam Hüseyin (a.s) devesine bindi, düşman ordusunun karşısına geçti, onlardan sessiz olmalarını istedi, sonra şöyle bir konuşma yaptı:
[6]- Taberî Tarihi'nden, onun, o günün olaylarını kaydettiği tertibe bağlı kalmaksızın İmam Hüseyin'in yarenlerinin şahadetlerini naklettik. Çünkü Taberî'nin, olayları olduğu gibi zikretmede gerekli dikkat ve titizliği göstermediği, amacının sadece bu olayları zikretmek olduğu açıktır. Bizim burada izlediğimiz sıra da Taberî dışındaki rivayetleri bilimsel olarak incelemenin sonucu değildir; biz Taberî'de geçen ipuçlarını esas alarak okuduğunuz şekildeki tertibe gittik ve Taberî dışında başka bir kitaptan yararlandığımızda da kaynağına değindik. Taberî kendi Tarihi'nde, İmam Hüseyin'in kıyamının ve şahadeti seçmesinin nedenini öğrenmek için peşinde olduğumuz gerçeklere açıklık kazandıracak konuları içeren onun yarenleriyle ilgili tüm olayları kaydetmediği için, şimdi kısaca onların bazılarına değiniyoruz
İmam Hüseyinin (a.s) Kıyam Tarzının Hikmeti(İkinci Bölüm)
İmam Hüseyinin (a.s) Kıyam Tarzının Hikmeti (Birinci Bölüm)