• Nombre de visites :
  • 1183
  • 20/11/2010
  • Date :

VEDA HACCI-2

veda hacci

Ashâbın hepsi birden evet ey Tanrı elçisi dedi. Bunun üzerine sağ elinin şehadet parmağını göğe kaldırıp üç kere, "Allah'ım şâhid ol, Allah'ım şâhid ol, Allah'ım şâhid ol" dediler.

Sonra Ali'nin sağ elini, sağ eliyle tutup, her ikisinin koltuklarının beyazlığı görününceye kadar kaldırarak, "Ben, kimin mevlâsıysam bu Ali, onun mevlâsıdır. Allah'ım, onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol, ona yardım edene yardım et, onu horlayanı horla, nereye yönelirse hakkı onunla bile kıl" buyurdular. Sonra inip iki rik'at namaz kıldılar.

Güneş, zevâle gelmişti. Öğle namazı kılındı. Bir müddet çadırlarında dinlendiler. Bu sırada sahâbe Ali'yi tebrik etti, hattâ Ömer, "kutlu olsıın sana ey Ebu-Tâlib oğlu, bugün benim ve kadın, erkek, her inananın mevlâsı oldun", dedi.

MEVLA NE DEMEKTİR?

Arapça olan ve hadîs-i şerîfte geçen "Mevlâ" sözünün türkçedeki karşılığı "Rab, yâni besleyip yetiştiren, tebiye edip geliştiren, varabileceği olgunluğa eriştiren, amıca, amıcaoğlu, oğul, kızkardeş oğlu, sâhip ve mâlik, köle, birinin izini izleyen, ona uyup izinden giden, ortak, ahitleşilen kişi, arkadaş, konışıı, bir yere gelip konaklayan, ihsân eden, nimet veren, efendi, dost, yardımcı, bir işte tedbir ve tasarruf, vilayet sâhibi" dir.

Kur'ân-ı Mecid'de, 2. Sûre-i celilenin (Bakara) 286. âyet-i Kerîmesinde, tebdir ve tasarruf sâhibi, yardımcı, 3. sûre-i celîlenin (Al-i İmran) 150. âyet-i kerîmesinde, yardımcı ve dost, 6.  sûre-i celilenin (En'âm) 62. âyet-i kerimesinde tasarruf sâhibi, 8. sûre-i celîlenin (Enfâl) 40. âyet-i kerîmesinde, dost ve yardımcı, 9. sûre-i celilenin (Tevbe) 51. âyet-i kerimesinde, yardımcı, 10. sûre-i celilenin (Yûnus A.S) 30. âyet-i kerimesinde tedbir ve tasarruf sâhibi, 22. sûre-i celilenin (Hacc) 78. âyet-i kerimesinde dost, 47. sûre-i celilenin (Muhammed (saa) 11. âyet-i kerimesinde yardımcı, 66. sûre-i celilenin (Tahrim) 2. ve 4. âyet-i kerimelerinde dost ve yardımcı anlamlarınadır; 4. ayet-i kerimede, Hz. Peygamber'e (s.a.a), Allah'ın, Cebrâil'ın ve mü'minlerin en temizinin yardımcı olduğu bildirilmededir ki bu da, Süyûti'nin "E'd-Dürr'ül-Mensûr" undaki, "Kenzü'l-Ummâl"deki, "Mecma'uz-Zevâid" deki hadislere nazaran Ebû-Tâlib oğlu Ali'dir. Fazâilü'l-Hamse; 1, s. 271-272). 4. Sûre-i celilenin (Nisâ) 33. âyet-i kerimesiyle 19. sûre-i celilenin (Meryem (a.s)) 5. âyet-i kerimesinde, mirasçılar anlamına ve cerri sıygasıyla "mevâli" diye geçer. 16. sûre-i celilenin (Nahl) 76. âyet-i kerimesinde, köle sâhibi anlamına "mevlâ". 22. sûre-i celilenin (Hacc) 13. âyet-i kerimesinde, müşriklerin, kendilerine sâhip sandıkları mevhum mâbudlar, 33. Sûre-i celilenin (Ahzâb) 5. âyet-i kerimesinde gene cem' sıygasıyla ve köleler anlamına "mevali", 44. sure-i celilenin (Duhan) 41. ayet-i kerimesinde dost anlamına "mevlâ" olarak geçmektedir.

Hadis-i şerifteki "mevlâ" yı, Rab anlamına almamıza imkân yoktur; İslâm dininde Rab, âlemlerin rabbi olan, şerîki, nazîri bulunmayan, noksan sıfatlardan münezzeh bulunan Allahu Taâlâ'dır.

Amıca, amıca oğlu, oğul, kızkardeş oğlu, köle sâhibi, köle, ortak, komşu, arkadaş, ahiddaş, bir yere konaklayan, ihsân sâhibi, mirasçı gibi anlamlara alamayız.

Efendi, seven, dost, yardımcı gibi anlamları iblâğ için, yâni, herhangi bir münâsebetle - ki bu münâsebet de hadisin vurüdunda yoktur - bir veyâ birkaç kişiye, rast-gele bir yerde söylenebilecek bir söz için o kadar kalabalıkta, o sıcakta, ileri gidenleri geriye döndürüp, geri kalanları çağırıp, minber kurdurup Ali'yi yanlarına alarak bütün sahâbeye göstermelerine hiç de lüzum yoktur; hele sahâbenin kutlaması, büsbütün anlamsızdır.

Hadîs-i Şerîf, 33. sûre-i celilenin (Ahzâb) 6. âyet-i kerimesinin meâlini, yâni, Hz. Peygamber'in bütün inananlar üzerindeki vilâyetlerini, aynı sürenin 36. âyet-i kerimesinde beyan buyurulduğu gibi, Allah ve Rasülü, bir işe hükmedince, erkek, kadın, hiçbir inananın, o işi dilediği gibi yapamayacağını hatırlatmaktadır ve 5. sûre-i celilenin Maide, 67. âyet-i kerimesinde emir buyurulanı, Ali'nin (a.s), mü'minlerin veliyy-i emri, emiri, Hz. Peygamber'in (s.a.a) vasıy ve halifesi olduğunu i'lân ve iblâğdır ancak. Nitekim bu olaydan sonra 5. sûre-i celilenin (Mâide), 3. ayet-i kerimesi "Bugün dininizi ikmâl ettim sizin; nimetimi tamamladım size; din olarak İslâm'ı seçip hoşnûd oldıını, râzı oldıını" nâzil olmuştur[1].


[1] – El-Murâcaât’a bk. 206-214

VEDA HACCI-1

İMAMET

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)