• Nombre de visites :
  • 956
  • 24/10/2007
  • Date :

İran da bu bedenden parçadır

gül

    Daha önce bir yazıda aktardığım bir rivayeti ilgisi dolayısıyla burada da aktarmakta yarar görüyorum. Zamanın Yahudi kökenli ABD Dışişleri bakanı Madleine Albright, Irak"a karşı Arap ülkelerinin desteğini elde etmek için uzun süren ve birkaç ülkeyi kapsayan ziyaret gerçekleştirmişti.

    O ziyaret esnasında Albright, Suudi Arabistan"a da gider ve Kral Fehd"in hasta olması sebebiyle yerine vekâlet eden kardeşi Abdullah"la görüşerek, Irak"a karşı kendilerine destek vermelerini ister. Bunun üzerine veliaht Abdullah şöyle der: Sana bir fıkra anlatacağım. Geçmiş zamanlarda bir köyde bir çoban varmış. Bunun koyunlarına kurt dadanmış. Çoban çaresiz kalmış. Köylüler: İyi bir köpek bul demişler. O da gayet güçlü, iri bir köpek bulmuş. Çoban köpeği yanına alınca artık kurtlar sürüye saldıramaz olmuşlar. Ama bu köpek de her gün bir koyun yiyormuş. Aradan günler geçince çoban sürüsünün iyice azaldığını görmüş. Bunun üzerine: Köpek benim için daha zararlı çıktı, kurtlar kalsaydı daha iyiydi demiş. Siz de bizi sürekli Saddam"la korkutarak bütün ekonomik çıkarlarımızı tüketiyorsunuz. Başlangıçta Saddam"ı ciddi bir tehdit olarak gördüğümüzden sizin yanınızda yer aldık. Ama bugünkü halimize bakıyoruz da: Saddam kalsaydı daha iyiydi demek zorunda kalıyoruz.

    Şimdi Saddam yok. Önce sultası sonra kendisi ortadan kaldırıldı. Ama ABD"nin bölgedeki Arap ülkelerinden destek istemesi için yeni bir tehlikeye ihtiyaç var. Son dönemde ortaya atılan Şiî hilali teorisi işte bu tehlike üretme politikasının bir yansıması. Ama geçmişte Saddam tecrübesi yaşamış ve bu konuda ABD"nin tuzağına düşürülmüş Arap ülkelerinin bugün aynı delikten ikinci kez ısırılmayı gönüllü olarak kabul ettikleri görülüyor. 

Resûlullah (s.a.s.) Müslümanları bir bedene benzetiyor. Biz de bu teşbihten yola çıkarak ve mezhebi ihtilafları bir yana koyarak İran da bu bedenden bir parçadır diyoruz.

  Bush canavarının Saddam tehdidini bahane ederek Irak"ı hırpaladığı gibi Şiî hilali tehdidini kullanarak İran"ı hırpalamasına göz yumamayız. Aksine söz konusu canavarın yeni planlarla Irak üzerindeki tahakkümünü güçlendirme çabalarına tepki göstermeli, bir an önce oradan elini çekmesi için haklı ve meşru özgürlük mücadelesine sahip çıkmalı, destek vermeliyiz.

    Başında Saddam diktası olsa da Amerikan saldırganlığına karşı Irak"a sahip çıktık. Çünkü Irak da bu bedenden bir parçadır. Irak"ta ortaya çıkan mezhep fitnesinin yol açtığı endişeler sebebiyle ABD"nin İran"ı hedefe yerleştiren yeni planlarına olumlu yaklaşmanın kabul edilebilir bir yanı olamaz. Çünkü emperyalist ABD"nin ve onun kuyruğu durumundaki işgalci Siyonistlerin saldırgan politikalarından ve sinsi oyunlarından kaynaklanan endişelerin çok daha büyük olması gerekir.

    Ama eğer emperyalist ABD yeni planına destek kazanmak için yakıtını mezhep fitnesinden alan stratejiler üretebiliyorsa işte o yakıtın çıkarıldığı kuyuların tespit edilmesine ve üzerinin kapatılmasına ihtiyaç olduğunu da kabul etmek zorundayız. Bunu yapmaya çalışırken âdil ve mutedil düşünmeye, fitneden ve fitneye dayalı saldırılardan, cinayetlerden zarar görenlerin şikâyetlerini dinlemeye ve bu şikâyetlerin haklılık taraflarını iyi tespit etmeye ihtiyaç var. Bizimkiler her zaman doğru olanı yapar! diye düşünmek çözüm getirmez. Bir tarafın yanlışlarına gören gözle diğer tarafınkine ise görmeyen gözle bakarsanız sadece tasvip ettiklerinizin doğrularını aykırı bulduklarınızın da yanlışlarını görürsünüz.

    İmam Şafii"nin ihtilaflarda hepimize ışık tutması gereken bir sözü var: Bizim görüşümüz doğrudur, yanlış da olabilir. Başkasının görüşü yanlıştır, doğru da olabilir. Kim bizimkinden daha tutarlı bir görüş ortaya koyarsa onu alırız diyor. Sürekli en doğruyu söylediklerine, en isabetli noktada durduklarına inananlar kendi hatalarına hep kör kalırlar. Dolayısıyla iyi niyetle yapılan uyarıları ve hatırlatmaları hayrınıza sayma centilmenliğini gösterebilmelisiniz.

İran"ı bu bedenden bir parça olarak görenlerin, fitne politikalarında malzeme olarak kullanıldığını düşündükleri yanlışlar hakkında yapacakları bilgilendirmeler ve uyarılar onun işine yarayacaktır. Bu dönemde ABD"nin İran"ı İslâm âleminden tecrit etme amaçlı bir fitne politikasını etkin şekilde devreye sokma çabası içinde olması, bu fitnenin malzemelerini iyi teşhis edebileceklerle yakın temasa geçilmesini zorunlu kılmaktadır.  Yanlış yapılmıyor demek bir şeyi değiştirmez. Galile"nin dediği gibi: Ben dönmüyor desem de dünya yine dönmeye devam ediyor!

Ahmet Varol-Vakit


İslam ve Batı nokta-î nazarında terör

‘Büyük Şeytan’, yeni entrikalar peşinde

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)