• Nombre de visites :
  • 1165
  • 24/10/2007
  • Date :

MATERLYALİST DÜNYA GÖRÜŞÜNÜN TUTARSIZLIĞI

Materyalist Dünya Görüşünün Tutarsızlığı 

1. İlke

>Maddeci görüşe göre, varlık madde ve maddesel varlıklara eşittir. Başka bir ifadeyle bu görüşe göre, var olan bir şey mutlaka üç boyuta yani uzunluk, en ve derinliğe sahip olmalı ya da maddenin bir özelliği sayılmalı, maddeyle ilintili olarak parçalara bölünebilmeli ve niceliği belirlenebilmelidir; bu görüşe dayanarak materyalist düşünceye sahip olanlar tabiat ötesi ve gayri maddi varlıklara inanmamakta ve Allah'ı inkar etmektedirler.     

Cevap:

>Materyalistlerin dünya görüşlerinin temeli sayılan bu görüş, tutarsız ve kof  bir iddiadan öteye  geçmemektedir. İlk önce şu noktaya dikkat etmek gerekir ki materyalistler, bilinç alanında deney ve maddi gözlemlemeyi esas aldıkları için madde ötesi bir varlığın olmadığını ispatlamaları ve bu hususta bir delil ortaya koyabilmeleri mümkün değildir Çünkü hiçbir deney kendi alanı olan maddi varlıkların dışına çıkıp madde ötesi bir varlık hakkında olumlu veya olumsuz bir yargı ortaya koyamaz.  

>Başka bir ifadeyle, empirist mantığa göre en fazla deney yöntemiyle madde ötesi bir varlığın ispatlanamayacağı ileri sürülebilir; ama olmadığı hakkında bir fikir yürütülemez Bu yüzden, bu mantık taraftarları madde ötesi varlıkların varlığını bir ihtimal olarak kabul etmek zorundadırlar. Önceki derslerde de açıklandığı üzere, felsefi kitaplarda bir çok aklı delille soyut varlıkların varlığı ispatlanmıştır ve bizzat insan maddenin özelliklerini taşımayan ruh gibi varlıkları sezgisel bilinçle algılamaktadır.  

>Soyut ruhun varlığını ispatlayan en iyi kanıtlardan biri, sadık rüyalar, peygamber (a.s) İmamlar (a.s) ve velilerin gösterdiği mucize ve kerametler, murtazların yaptığı (olağan üstü) bir çok işlerdir.

 >Son olarak da Allah Teala'nın varlığı ve cisim olmadığı  hususundaki deliller materyalistlerin bu ilkelerinin tutarsızlığını ispatlamak için yeterlidir.  

2. İlke

>Materyalistlere göre maddenin başlangıcı yok ve sonsuzdur, bu yüzden de yaratılmamıştır. Yani bizdeki felsefi terime göre vacib-ul vücuttur.  

Cevap:

>a- ilk önce şuna vurgulamak gerekir ki maddenin ezeli ve sonsuz olduğu bilimsel ve deneysel bir yöntemle ispatlanamaz; çünkü deneyin sahası sınırlıdır ve hiç bir deneyle bu evrenin zaman ve mekan yönünden sonsuz olduğu ortaya konulamaz.  

>b- Maddenin ezeli oluşu, onun yaratıcıya muhtaç olmadığını ispatlamaz.  Ezeli olan mekanik bir hareket ve devimin varlığı ezeli bir hareket ettiricinin varlığına delil sayılır; ilk hareket ettiriciden ihtiyaçsızlığı delil sayılmaz. Buna ilaveten maddenin yaratılmamış olması, vacib-ul  vücut  olduğu anlamına gelir ve biz sekizinci derste maddenin vacib-ul vücut olduğunun muhal olduğunu ispatladık.     

 3. İlke

>Evren için belli bir hedef ve ereksel nedenin olduğu söylenemez. Başka bir tabirle evrenin şuur ve irade sahibi yaratıcısı olmadığından bir hedefi de yoktur  

Cevap:

>Bu ilke, yaratıcıyı inkardan kaynaklanan bir fikir olduğundan dolayı, hikmet ve ilim sahibi bir yaratıcının varlığı ispatlandıktan sonra artık bu görüşün çürük olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Üstelik bu görüşü savunan materyalistlere sormak gerekir ki, insanlar tarafından üretilen bir eşyayı  gördüklerinde, onları oluşturanların bir hedefi olduğunu tasdik etmelerine rağmen nasıl olur da evrendeki ve yaratıklar arasındaki düzen ve uyumu gördükleri halde bu evrendeki düzenin hedefini inkar ediyorlar?  

4. İlke

>Everendeki olan olaylar maddenin parçalarının devim ve karşılıklı etkileşimi sonucu oluşmaktadır, yani bir önceki fenomenleri sonraki olguların varlığı için, hazırlayıcı neden ve gerekli koşul olarak değerlendirebiliriz ve en fazla doğal bir nedensellik ilişkisini maddi varlıklar arasında olduğunu kabul edebiliriz. Örneğin ağaç, meyvenin oluşumu için bir tabii neden sayılır; aynı şey diğer fiziksel ve kimyasal oluşumlar için de söz konusudur. Buna göre hiç bir olgunun ilahi bir nedene ihtiyacı olmadığı savunulur.  

Cevap:

>Bu görüşe göre alemde oluşan yeni bir yaratığın olmadığı ileri sürülmektedir, oysa biz sürekli olarak  bu evrende hayat, his ve fikir gibi yeni oluşumların varlığına şahit olmaktayız.  

>Materyalistler bu oluşumları maddenin özellikleri olarak yorumlamaktalar. Oysa maddenin değişmeyen özelliği olan uzantı ve bölünebilirlik özelliği bu oluşumlarda mevcut olmadığını nazara alırsak onların bu yorumlarının doğru olmadığı anlaşılır.  

>Buna ilaveten bu özelliklerin her halükarda sonradan var olduğunu kabul ettikten sonra bu özelliklerin var olması için bir yaratıcı nedenin varlığını kabul etmek kaçınılmaz olacaktır.  

>Bu materyalist görüşün, eksik ve yetersiz yönlerinden biri de şu ki maddenin etkileşim sürecinde irade ve ihtiyar için bir yer olmadığından bu görüşe göre evrenin bütün oluşum ve değişimlerine maddi bir determinizmin hakim olduğunu kabul etmek gerekir. Bu görüş apaçık ve bedihii bir gerçeği inkar etmeği gerektirmenin yanı sıra her türlü sorumluluk ve ahlaki değerin de temellerini yıkmaktadır. Sorumluluk ve insani değerler sistemini yıkmanın ise insan hayatı için ne kadar tehlikeli ve zararlı olduğunu açıklamaya gerek bile yoktur.  

>Son olarak da maddenin vacib -ul vücut olmasının imkansız olduğunu nazara aldığımızda madde için bir neden kabul etmek gerekir. Bu neden ise doğal nedenler türünde olamaz. Çünkü doğal nedenler, sadece maddi fenomenlerin iç oluşumlarını açıklamak için söz konusu olabilir. Ama maddenin tümü kendi nedeniyle böyle bir ilişkiye sahip olamaz. Yani  maddeyi vücuda getiren neden, madde ötesi bir varlık olmalıdır



 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)