İddet Hükmü-3
Yanlışlıkla Cinsel İlişki Kurma İddeti
Eğer yabancı bir erkek kendi eşi olduğunu sanarak bir kadın ile cinsel ilişkiye girerse ve kadın onun kendi kocası olmadığını bilirse veya kocası olduğunu sanırsa, iddet tutmalıdır.[1] Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti, detaylıca belirtilen boşanma iddeti gibidir.[2],[3]
İddete riayet etme hakkında ve bilimsel ilerlemelere, kesin olarak kadının hamile olmasını önleyen ilaçlardan(hap ve iğne) yararlanma veya tıbbi önleyici araçlar kullanma imkânına rağmen iddet tutmak gerekli midir sorusuna büyük taklit mercilerinin yanıtı şudur:
Tüm merciler: Evet, iddet tutmak gereklidir.[4]
İddetin gerçek nedeni evrende bulunan birçok sır gibi bize saklıdır. Spermanın korunması, evliliğin muhafaza edilmesi, kadın şahsiyetinin korunması, erkeğin yakınlarının duygularına saygı duymak gibi söylenenler ise onun hikmetlerinden sayılmaktadır. Bu yüzden erkek yıllar boyunca bile kadından ayrı yaşasa veya yolculukta olsa, kadın iddete riayet etmelidir. Ama iddet tutmanın delil ve hikmetlerini açıklama hakkında şunları söylemek gerekir:
1. Bunun hikmetlerinden biri, kadın rahminde spermaların karışmasını önlemek ve bir çocuk doğması durumunda kesin olarak kimin olduğunun anlaşılması içindir. Neticede bu çocuğun mahremlerinin bilinmesi ve büyüdüğünde kimler ile evlenemeyeceğini bilmesi ve de kimden miras alabileceğinin malum olması gayesiyledir. Hamileliği önleyici haplardan ve spermanın rahme girmesini önleyici bugünkü araçlardan istifade etmiş ve eden birçok kadının hamile kaldığını hatırlatmak gerekir.
2. Kadının iddet tutmasının hikmetlerinden biri de kocasının ölümünün ardından kadının hemen evlenmesi durumunda bu hususun eski eşe sevgi duymak ve dostluk beslemek ve de ona saygı duymakla uyuşmamasıdır. Artı, vefat eden şahsın yakınlarının duygularının yaralanmasına de neden olacaktır. Hatta eşin ölmesinden sonra bile evlilik yaşamının saygınlığını korumak fıtrî bir mevzudur. Dolayısıyla her zaman değişik toplumlarda bu gayeyle değişik adap ve gelenekler gözetilmiştir. Elbette bu gelenekte bazen kadınları pratikte çıkmaza sokacak derecede aşırılığa kaçılmaktaydı. Bakara suresi 234. ayet tüm hurafe ve zalimliklerin üzerini çizmiş ve dul kadınlara iddet tuttuktan ve eski evlilik yaşamının saygınlığını koruduktan sonra evliliğe girişmelerine izin vermiştir.[5]
4. Bu mevzunun diğer bir hikmeti de toplumda kadının şan, konum ve karakterini gözetmektir. İslam, kadının makamı için özel bir değer ve saygı gözetmesi nedeniyle başörtüsü, iddet tutmak ve benzer hükümler ile kötü istifadede bulunmanın ve başkalarının kadının saygınlığına bir zarar vermesini önlemiştir.
5. Bunlara ek olarak bize saklı başka nedenler de olabilir. Çünkü hükümlerin gerçek felsefesi ve de bu sürenin neden dört ay on gün olduğunun ve neden bir iki gün az veya çok olmadığının sırrı belli değildir. Eğer biz Allah’ın hekim olduğuna, O’nun yaptığı işlerin ve kulları için belirttiği hükümlerin tümüyle hikmetten kaynaklandığına ve selim akla dayandığına inanıyorsak, hükümler hakkında neden ve niçin soruları sormamalı ve İlahi hikmet, ilim ve kudreti göz önünde bulundurarak birçok ilahi hükmü mutlak itaat (taabbudi olarak) ile kabul etmeliyiz. Çünkü evvela kulluk ve ubudiyetin hakikati, yüce Allah’a, O’nun rububi sıfatlarına, dinin ve onun hükümlerinin hakkaniyetine inandıktan sonra niçin ve nedensiz salt teslim olma ve itaat etmeye bağlıdır. İkinci olarak dinin bu şekildeki hükümleri, en kâmil hükümlerdir.[6]
[1] Tevzihü’l-Mesail, İmam Humeyni, m. 2536.
[2] Tahrirü’l-Vesile, c. 2, s. 344, m. 1.
[3] Ahkam-i Hanıvade, Merkez-i Tahkikat-i İslamî, Nemayendegi Veliyyi Fakih Der Sıpah, ahar 1375, Nerm Efzar-ı Gencine-i Maarif.
[4] Ayetullah Fazıl, Camiu’l-Mesail, c. 1, s. 1618; Ayetullah Mekarim, İstiftaat, c. 2, s. 1120 ve 1121; Tevzihü’l-Mesail-i Meraci’, m. 2511; Safi, Camiu’l-Ehkam, c. 2, s. 1313; Ayetullah Nuri, Tevzihü’l-Mesail, m. 2506; Ayetullah Tebrizi, İstiftaat, s. 1712; Ayetullah Vahit, Tevzihü’l-Mesail, m. 2520; İmam Humeyni, İstiftaat, c. 3, İdde-i Talak, s. 64 ve Defter-i Ayat-i Uzma Hamaney, Behçet ve Sistani.
[5] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 2, s. 193, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, çap-ı evvel 1375.
[6] Payıgah-i İttala’ Resani Nehad-ı Nemayendegi Makam-ı Muazzam-ı Rehberi Der Danışgahha, Behş-ı porseş ve Pasoh.
İddet Hükmü-2
İddet Hükmü-1