• Nombre de visites :
  • 880
  • 5/1/2011
  • Date :

İslam"ın Ekonomik Düzeni-8

islamın ekonomik düzeni

Malik Olmanın Yolu

İslam açısından insan, üç yol ile bir şeye hususi olarak malik olabilir:

1- Hıyazet veya önceden bir kimsenin malik olmadığı ve devlet ve millete de ait olmayan bir şeyi elde etmekle.

2- Alış, satış, bahşiş, vs. şeyler gibi malı intikal etmek yoluyla.

3- Mülkiyette miras gibi bir kimsenin diğer bir kimseye mirasçı olması.

11-Serveti Kontrol Etmek ve İslam’da Malikiyet

İslam bir yandan insana malikiyet bağışlamanın, o malikiyeti başka birisine nakl etmeye ve yine o malikiyetin miras yoluyla evlatlar arasında devam etmesine müsaade etmenin yanı sıra, toplumda çalışmak ve üretim yapmak için onun alakasını artırmıştır; diğer bir yandan da servet ve malikiyeti kontrol etmek ve malın temerküz etmesinin ve sermayedarlık rejimin diğer maksatlarının önünü alabilmesi için bazı kanunlar bırakmıştır. Bu kontrol eden kanunlar şunlardan ibarettir:

1- Servetin tekasür ve temerküz yollarından biri de, madenleri, ormanları, denizleri, bayır yerleri sahiplenmek ve tasarrufta bulunmaktır. İslam bunları ferdi malikiyetten çıkarıp Enfal unvanıyla, toplumun ihtiyaçlarına masraf edilmesi için şeriatın tayin ettiği adil bir yöneticinin ihtiyarına bırakmıştır.

2- Şahsî ve hususi malikiyetin temelini işlemek kılmıştır; insan, o zaman yere malik olabilir ki, onun üzerinde işlemiş (ve zahmet çekmiş) olsun.

3- İslam, burjuvazilik hasletini kınamıştır. Müslümanın, kendisinin ve ailesinin günlük masrafından fazlasını bir köşeye bırakıp biriktirmeye hakkı yoktur. Bu malın topluma ait olduğunu da göz önünde bulundurmalıdır. O parayı (veya malı), toplumun ondan faydalanması için kazanç, ticaret ve üretim işlerine bırakmalıdır. İşte Kur’ân-ı Kerim, mal, servet, altın ve gümüş biriktirmeye çalışan kimseler için ağır ceza tayin etmiştir:

"Altın ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayan kimselere acıklı bir azabı müjdele. Bunların üzerlerinin Cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve) işte bu, kendileriniz için yığıp sakladıklarınızdır; öyleyse yığıp sakladıklarınızı tadın (denilecek)."[1]

 Altın ve gümüş daha çok mübadele ve muamele vesilesi olduğundan dolayı rayiç sikkeleri daha fazla onlardan yapıyordular. Altın ve gümüş biriktirmekten maksat da; para, gelir ve servetin birikmesidir diyebiliriz. Bugün dayanağı altın ve gümüş olan kağıt paranın rolü, altın ve gümüşün, ayetin indiği zamandaki sahip olduğu rolün aynısıdır. İşte bu yüzden rivayetlerde dirhem ve dinarı biriktirmeye de hazine (kenz) denilmiştir:

İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "On iki bin dirhem kenz (hazine) sayılır."[2]

Binaenaleyh, İslam, kenzin ve bir toplumun iktisadı ve tebadül vesilesi olan altın, gümüş ve paranın rakid olmasının şiddetle önünü almaktadır.


[1] - Tevbe/34-35

[2] - Tuhafu'l-Ukul, İmam Bakır (a.s) bölümü

İslamın Ekonomik Düzeni-7

İslamın Ekonomik Düzeni-6

İslamın Ekonomik Düzeni-5

İslamın Ekonomik Düzeni-4

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)