• Nombre de visites :
  • 1797
  • 15/8/2010
  • Date :

Mübarek Ramazan 3

ramazan

  İmam Humeyni (r.a) Kırk Hadis Şerhi adlı eserinde tevbe ile inabe arasındaki farkı şöyle beyan etmektedir: “Bil ki tevbe önemli ve güç bir menzildir. Tevbe, günahlar ve uygunsuz davranışlardan sonra, nefis ve ruhaniyet nurunun tabiat zulmetiyle örtüldükten sonra tabiattan nefis ruhaniyetine doğru dönülmesidir.

  Bu özet bilginin detayı ise şöyledir: Nefs, fıtratın başlangıcında her türlü kemal, cemal ve nurdan uzaktır. Aynı şekilde bunların karşıtlarından da uzak bir haldedir ve mutlak çizgilerden arınmış, boş bir sayfa gibidir. Üzerinde ne ruhani kemalden eser vardır ne de bunun karşıtından, ama özünde her türlü makama ulaşabilmenin kabiliyet nuru mevcuttur. Fıtratı doğruluk üzere ve mayası da zatî nurlarla yoğrulmuş haldedir. Bu nedenle günaha yöneldiğinde gönlünde bir karartı ortaya çıkar ve günah oranı arttıkça da bu karartı ve zulmet artar. Sonunda gönül tamamen kararır, fıtrat nuru söner ve ebedi mutsuzluğa duçar olur. Ama eğer henüz karanlık bütün gönlü sarmadan gaflet uykusundan uyanılır ve “yakza” (uyanma) aşamasından “tevbe” aşamasına geçilir ve inşallah ileride özetle zikredilecek şartlarıyla birlikte bu makamdan nasiplenecek olursa, bu durumda karanlıktan ve zulmetten aslî fıtrat nuruna ve zatî ruhaniyete döner. Adeta yeniden o kemalattan ve zıtlarından arınmış boş bir sayfa haline döner. Nitekim bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:

“Günahtan tövbe eden kişi hiç günahı olmayan kişi gibidir.”

  O halde, tövbe; tabiat hükümlerinden, ruhaniyet ve fıtratın hükümlerine geri dönüştür. “İnabe” ise fıtrat ve ruhaniyetten Allah’a dönmek ve nefis evinden asıl hedefe hicret etmektir. O halde tövbe aşaması inabe aşamasından daha önceliklidir, ama bu hususun ayrıntılarına girmek konumuzun dışında kalmaktadır. “

İmam Zeynelabidin (a.s) Ramazan ayının her günü okuduğu duasında Allah’tan şöyle istiyor: “Allah’ım! Bana inabeyi (Allah’a dönüşü) rızk olarak ver!”

Şehru’t-Tahur (Temizlik ve Arınma Ayı)

  Dördüncü İmamımız Hz. Zeynelabidin (a.s) Sahife-i Seccadiye adlı eserde Ramazan ayının gelip çatması hakkında okuduğu duada bu mübarek ayı “Şehru’t-Tahur” olarak adlandırmıştır.

  Ragıb İsfehani Müfredat adlı eserinde “Tahur” kelimesini şöyle mana eder: Taharet (temizlik) iki kısımdır; cismin temizliği ve ruhun temizliği. Tahur, Feul ölçüsünde olup lügatte ya tıpkı “vuzu/abdest ve vekud/yakıt” gibi mastardır, ya da isimdir; tıpkı “Fatur” gibidir ki iftar verilen şeyler için isimdir, ya da “Resul” gibi sıfattır. Şafii ve öğrencileri Tahur lafzının zahirini “mathar/temizlenme yeri” anlamında mana etmeleri yanlıştır. Çünkü Feul, “Ef’ale ve Faale”den bina edilmez, sadece feale’den bina edilir. Tahir (temizleyen) iki türlüdür; bir manası şudur: taharet, kendisinden başkasına sirayet etmez, örneğin elbise, elbise bizatihi temizdir ancak başka bir şeyi temizlemez. Öteki taharet ise hem tahareti kendiliğindendir ve hem de tahareti başkasına sirayet eder. Dolayısıyla Allah-u Teâlâ suya da bu yüzden “Tahur” demiştir. Çünkü hem kendisi temizdir hem de başka bir şeyi temiz eder.


Mübarek Ramazan 2

Ramazana girdik Elhamdülillâh

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)