• Nombre de visites :
  • 1431
  • 14/11/2009
  • Date :

İnsan ve Sanat 2

sanat

  Doğuda olsun, batıda olsun, sanat eserini seyredenler, sadece içlerinde bir çalkantı ve dalgalanmadan başka bir şey hissetmezler. İçinde çeşitli çerçöp ve kırıntılar bulunan suyla dolu bir havuzu düşünün; bu havuzu bir çubukla karıştırdığınızda, elbette ki kısa bir süre için, içindeki çerçöp ve kırıntılar hareket eder ve çalkantı meydana gelir. Ama bu kısa bir süre sonra tekrar yatışır. Sanat eseri karşısında böyle bir tepki yalnız insanda gerçekleşmesine rağmen, bu ilkel bir reaksiyondan başka bir şey değildir. Maalesef sanat eserlerine düşkün olanların yanı sıra sanat eserlerini meydana getiren sanatkârların da birçoğu bu ilkel reaksiyonu kendilerine hedef olarak seçmiş durumdalar; birçoğunun gayesi, sırf insanları hayret ve şaşkınlığa iterek, onların ilgisini toplamak ve beğenilerini kazanmaktan başka bir şey değildir.

  Oysa ki, sanatı tanıyarak sanat eserlerinden ebediyete yönelik manevî hayat uğruna yararlanmak ve sanat eserlerini vücuda getiren üstün yeteneklerin yaratıcısını tanımaya çalışmak sanata daha bir yücelik kazandırır ve onu geçici duyguları doyurmak için kullanılan önemsiz bir araç olmaktan kurtarır.

Sanat, insanın üstün yeteneklerini ortaya koyması, insandaki güzelliği ve yüce gerçekleri gözlemlemeye olan aşkı ifade etmesi yönünden tamamen insanî bir olgudur.

  Bu yüzden de bazıları sanatın her türünü benimseyerek sanat için sanat fikrini desteklemişlerdir. Ama bunlara şu gerçeği hatırlatmak gerekir ki, sanatın yüce insanî yeteneklerin ifadesi olması, onun insanlık dışı çirkin heves ve arzulara bir araç olarak kullanılmasını önlemez. İnsanın yücelmeye olan özleminin ve yüce yeteneklerinin ifadesi olan sanatın bu hayvanî hevesler uğruna kullanılması her şeyden önce sanata yapılan bir ihanettir.

Bugün sanatın Batı'daki çöküşü, bilindiği üzere erkeklerle kadınların cinsel ilişkilerinin bir bardak su içmek haddinde bayağılaşmasıyla başlamıştır.

  Milyarlarca para, milyonlarca kişinin en değerli sermayeleri olan zamanları ve fikrî çabalar, sanat adına insandaki cinsel duygu ve istekleri alevlendirmek yolunda harcanmaktadır. Sanat adına nice filim, fotoğraf, roman vb. çalışmalar bu sahada hizmete sunulmuş durumdadır. Biri çıkıp da bunlara “Cinsel istek ve güç zaten insanda yeterince güçlüdür, bunu sanatla güçlendirmeye gerek yoktur; bunu daha da takviye etmeye çalışmak onun normal çığırından çıkarıp insanın cinsel çılgınlığa sürüklenmesine neden olur.” diyememektedir.

“Normal bir baş ağrısı için hazırlanmış bir ilâcın ancak uzmanların denetiminde çeşitli tahlil ve kontrollerden geçtikten sonra üretilip satılmasına müsaade ediyor ve bu alandaki kısıtlamaların insanın özgürlüğü ile çelişmediğini söylüyorsunuz da;  neden insanın ruhsal yönünü ilgilendiren konularda herkesin her türlü müdahalesine göz yumuyorsunuz?!” deme cesaretini bulan kaç aydın ve sanatkâr vardır?

 İnanç ve ifade özgürlüğünün önemini biz de kabul ediyoruz. Ama bize göre insanın aklî ve manevî hayat hakkı, sanat yanardağından akan yakıcı maddeler tarafından yakılıp küle çevrilmesine izin verilmeyecek derecede değerli ve kutsaldır.


İnsan ve Sanat 1

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)