• Nombre de visites :
  • 3631
  • 16/8/2008
  • Date :

Yedi Kapılı Gazze’ye Yedi Kilit

kudus

     Gazze"nin yedi sınır kapısı işgalciler tarafından Gazzelilere eziyet için kullanılıyor. 

   12  Eylül 2005 tarihinde Siyonist işgal güçlerinin Gazze’den çekilmesine rağmen bölge gerçekte özgürlüğüne kavuşmamış, bölge ahalisi de özgürlük ve bağımsızlığın kokusunu alamamıştır. Aksine bölge etrafı bütün yönlerden tel örgülerle ve engellerle çevrilmiş bir büyük hapishaneye dönüşmüştür. Bu şartlar altında işgal yönetimi kapıları kapatma metodunu kullanarak toplu cezalandırma yoluna gitmekte ve böylece özgürlük bütün yönleriyle anlamını kaybetmektedir.

Bir buçuk milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze’ye yedi sıkı kilit vurulmuştur. İşte bunlar çıkış kapıları olarak adlandırılıyor. İşgal yönetiminin uyguladığı politika sebebiyle bu kapılar yıl boyunca çoğu zaman kapalı tutuluyor.

   Bu kapılar kilitlendiğinde içeriye bir şey girmediği gibi içeriden de sadece insanlar değil hiçbir şey çıkamaz.

Söz konusu yedi kapıdan altısı tamamen işgal yönetimin kontrolündedir. Sadece bir tanesi işgal yönetiminin kontrolünde değildir; o da Mısır sınırındaki Rafah sınır kapısıdır.

   Bu yedi kapı Filistin parlamento seçimleri sonrasında başlatılan ambargo sebebiyle iki yıldan beri kapalıdır. Gazze’ye boğucu ambargonun uygulandığı bir yıldan beri de çok sıkı bir şekilde kapalı tutulmaktadır. Bu sebepten dolayı iki yüzden fazla hasta tedavisinin engellenmesi nedeniyle hayatını kaybetmiş, daha önce benzeri görülmemiş insanî, ekonomik ve çevresel felaketler birbiri ardından gerçekleşmiştir.

El-Mintâr (Karni) Kapısı

   Tamamen Siyonist işgal devletinin kontrolünde olan bu kapı Gazze şehrinin doğusunda yer alır. Bölgenin en önemli kapılarından ve aynı zamanda 1948’de işgal edilmiş topraklarla Gazze arasında ticarî mal geçişinde kullanılan en büyük kapıdır.

   El-Mintâr kapısı en çok kapatılan kapı olarak bilinmektedir. 2007 boyunca toplam açılma süresi 150 gündür. Burası aynı zamanda en çok kontrole tabi tutulan kapıdır. Bilhassa Filistinlilere ait mallar çok sıkı denetimden geçirilir. İşgal yönetimi el-Mintâr (Karni) kapısından geçirilen malların çift denetime tabi tutulmasını şart koşuyor. Bu şarta göre Filistin tarafı önce bir denetimden geçirir, sonra bu işle ilgilenen bir Siyonist şirketi ikinci denetim gerçekleştirir. Yani her yük iki kez indirilir ve iki kez yüklenir. Bu uygulama taşınan mallarda zayiat miktarını artırdığı gibi aynı zamanda büyük vakit kaybına yol açmaktadır.

siyonistlerin yaptıkları insanlik dışı saldırılar

   Boğucu ambargonun uygulanmasına başlanmasından sonra bu kapıdaki denetimler daha da sıkı bir hal aldı. Bunun sonucunda 1948’de işgal edilmiş bölgeden Gazze’ye ticari eşya taşıyan kamyonların hareketi neredeyse sıfıra indi. Özellikle un, buğday, süt mamulleri, meyve, inşaat malzemeleri, çocuk oyuncakları ve patlayıcı üretiminde kullanılması muhtemel birtakım kimyasal maddelerin taşınması tamamen durdu. Filistinlilerin sattığı ürünlerin, özellikle de çilek ve gülün bu kapıdan çıkışı tamamen durduruldu. Bu da Filistinli ziraatçıların milyonlarca dolarlarla tahmin edilen büyük zararlara uğramalarına sebep oldu.

Beyti Hanun (Eretz) Kapısı

    Gazze şehrinin kuzey tarafına düşen bu kapı ağırlıklı olarak, 1948’de işgal edilmiş Filistin topraklarında, Batı Yaka’da, Ürdün’de veya herhangi bir dış ülkede tedavisi istenen hastaların geçirilmesi için tahsis edilmiştir. Ayrıca diplomatların, basın mensuplarının, yabancı heyetlerin, işçilerin ve Gazze bölgesi tüccarlarının geçişi için kullanılmaktadır. Gazeteler ve diğer matbuat da buradan geçirilir.

İnsan hakları raporuna göre işgal yönetimi buradan geçmeye çalışan her Filistinliyi, hasta bile olsa aşağılamaya çalışmaktadır. Bu yüzden kapıdan işgal yönetimi kontrolündeki bölge tarafına geçiş için insanlar kilometrelerce yürümeye mecbur bırakılıyorlar.

   Bazen yine Filistinliler geçiş için saatlerce beklemeye zorlanıyorlar. Tedavi için götürülmek üzere kapıya getirilen birçok kişi bu bekleme sırasında hayatını kaybetmiştir.

Boğucu ambargonun uygulanmasıyla birlikte denetimlerin çok sıkı hale getirilmesi ve zorlaştırılması sebebiyle Beyti Hanun kapısından günlük geçiş ortalama 5 – 10 kişiye kadar düştü.

   Ambargonun şiddetlendirilmesi için başvurulan bu kötü yöntem sıkıntıların artmasına sebep oldu. Özellikle bu kapının kapatılması Filistinli hastalardan en az iki yüz kişinin tedavilerinin engellenmesi sebebiyle ölmesine yol açtı. Bunun yanı sıra en az bin beş yüz hastanın da tedavi için çıkıştan alıkonmaları yüzünden Gazze’de büyük zorluklar yaşamalarına sebep olmaktadır.

El-Avde (Sofa) Kapısı

Gazze bölgesinin güneyinde Gazze şehrinin doğusuna düşecek bir yerde bulunan küçük bir kapıdır. Bu kapı da ticari malların özellikle de inşaat malzemelerinin geçişine tahsis edilmiştir. Bu kapı sadece Gazze yönüne götürülen malzemeler için kullanıldığından işgal devleti yönüne bu kapıdan bir şey taşınmaz.

  Uluslararası raporlarda ifade edildiğine göre bu kapının kapanması tamamen Siyonistlerin keyiflerine ve zevklerine kalmıştır. Bu kapıda denetim de çok sıkıdır. İşgal yönetimi polisi buraya gelen kamyonların taşıdığı tüm eşyaları geniş bir alana boşalttırır. Sonra saatlerce arama yapar, ondan sonra taşınmasına izin verir. Bu kapı son iki yıl içinde sadece 65 gün açılmıştır.

Şucaiyye (Nahil Uz) Kapısı

    Bu kapı Gazze şehrinin doğusunda Şuca’iyye mahallesinde yer alır. Oldukça hassas bir kapıdır. Gazze tarafına yakıt bu kapıdan geçer. Yakıt ihracı işini yürüten bir Siyonist şirketinin kontrolündedir. Burada kapı ile kastedilen de işgal devleti tarafından Gazze tarafına yakıt aktarılmasında kullanılan büyük borulardır. Bu borularla aktarılan yakıtın da parası önceden ödenmiş olmaktadır.

    İşgal yönetimi Şuca’iyye (Nahil Uz) kapısını haftada en az iki gün kapatmayı alışkanlık haline getirmiştir. Bu uygulama da elektrik üretim santrallerinde çalışanları, söz konusu kapının kapanacağı tahmin edilen iki gün için ihtiyaten bir miktar yakıtı depoda tutmaya ve yakıt naklinin durduğu günlerde kullanmaya sevk etmektedir.

siyonistlerin yaptıkları insanlik dışı saldırılar

    Gazze elektrik santrali her beş gün için ortalama 490 metreküp yakıta ihtiyaç duymaktadır. Ancak işgal yönetimi bu miktarı çoğunlukla göndermiyor. Gazze bölgesi günde ortalama 230 Megawatt elektriğe ihtiyaç duyuyor. Siyonistlere ait elektrik şirketinden sadece 120 Megawatt elektrik veriliyor. Mısır ise 17 Megawatt elektrik gönderme sorumluluğunu üzerine almış durumda. Gazze santrali da 42 Megawatt elektrik üretebiliyor. Özellikle bölgenin yoğun saldırıya maruz kaldığı sıralarda ise hiç üretim yapamıyor. Bundan dolayı Gazze bölgesinde günde ortalama % 23 oranında elektrik yetersizliği sorunu yaşanmaktadır.

Kerem Ebu Sâlim (Kerem Şalom) Kapısı

   Bu kapı 1948’de işgal edilmiş bölgeyle Mısır sınırının kesiştiği noktada yer alır. Gazze’yle 1948’de işgal edilmiş Filistin toprakları arasındaki ticari hareketliliğe tahsis edilmiştir. Bazen yardımların sokulmasında da kullanılmaktadır. Aynı zamanda, hemen yakınındaki Rafah sınır kapısından girme imkânı bulamayan Filistinliler de bazen bu kapıyı kullanmaktadırlar. Fakat bu seçeneği genellikle reddetmektedirler. Özellikle buradan geçmeye zorlanan Filistinlilerin birçoğunun, “işgal devleti tarafından aranan kişiler” oldukları iddiasıyla tutuklanmaları onların bu kapı seçeneğini reddetmelerine sebep oluyor.

   Buradan geçmeye zorlanan Filistinliler aynı zamanda aşağılamaya, çirkin muameleye, Siyonist yönetimin güvenlik ve istihbarat teşkilatlarının sıkı denetimlerine maruz kalıyorlar. İşgal devleti istihbaratı bazen de buradan geçmeye zorlananlara, kendileriyle casus olarak çalışma teklifinde bulunuyor.

Karara (Keysofim) Kapısı

   Bu kapı Han Yunus ile Deyru’l-Belah arasında yer alır. İşgal devletinin askeri geçişlerine tahsis edilmiştir. Siyonist devlet Gazze’ye baskın düzenleme kararı aldığında tankların ve birliklerin geçişinde bu kapı kullanılır. Siyonist işgal güçlerinin 2005’te bölgeden çekilmesinden sonra tamamen kapatılmıştır.

Rafah Kapısı

Gazze’nin Arap dünyasına açılan tek nefes borusu sayılır. Filistin’in Mısır sınırı üzerinde yer alır. Burası da AB gözetiminde, Filistin ve Mısır kontrolündedir.

    Bu kapı Kasım 2005’te işgal devletiyle Filistin Özerk Yönetimi arasında imzalanan ve Filistin kimliği taşıyan her bir Filistinlinin geçişiyle ilgili Geçiş Kapıları Anlaşması’na göre kullanılmıştır.

    Kapı Filistinlilerin ticari mallarının özellikle de ziraî ürünlerinin ihraç edilmesinde kullanılmaktadır. İşgal devleti, Geçiş Kapıları Anlaşması’na göre Rafah kapısını kullanacak Filistinlilerin isimlerinin geçişten 48 saat önce kendisine bildirilmesi gerektiği ve kendisinin geçişe izin vereceği ya da engel koyacağı iddiasıyla itirazda bulunuyor. Yine Geçiş kapıları Anlaşması’nın bir maddesine göre Avrupa Birliği’nden bir denetleme heyeti bulunmadan Rafah kapısının açılamayacağı iddiasına binaen bu kapıyı çoğu zaman kapattırmıştır.

Geçiş Kapıları Anlaşması

   2005"te işgal yönetimi ile Özerk Yönetim arasında iki ay süren tartışmadan sonra Gazze’ye giriş ve çıkış özgürlüğü, özellikle de Rafah sınır kapısının yeniden kullanıma açılması konusunda bir anlaşmaya varıldığı ilan edilmişti. Anlaşma, Rafah kapısının Kasım 2005’ten itibaren, üçüncü bir taraf sıfatıyla devreye giren AB gözetiminde ve Filistin – Mısır denetiminde kullanıma açılmasına imkân tanıyordu.

   Kapı Filistin vatandaşlarının geçişinde kullanılacaktı. Anlaşma, Özerk Yönetim’e yabancı diplomatların, yatırımcıların veya vatandaşlardan olmayan misafirlerin girişlerini bildirme sorumluluğu yüklüyordu. Anlaşmaya göre “İsrail, onlardan herhangi birinin girişini engelleme hakkına sahip olacaktı.”

   ABD Dışişleri Bakanı Condoleza Rice’ın öncülüğünde kabul edilen anlaşma bir yıl süreyle yürürlükte olacaktı.

Yine anlaşma gereğince AB heyetinin, ihtiyaç duyduğunda Filistinli yolcuları ve bagajlarını ayrıca denetleme hakkı olacaktı. Anlaşma ilk merhalede araçların Rafah sınır kapısından geçişine imkân tanımıyor, araçların Kerem Ebu Salim kapısından geçmesini şart koşuyordu. Bu uygulama Rafah kapısında altyapının tamamlanmasına kadar sürecekti ki hâlen altyapı tamamlanmış değildir.    

Kerem Ebu Sâlim kapısı Mısır’ın Sina bölgesinden Gazze’ye nakledilecek ticari malların geçirilmesinde kullanılacak, bu malların denetimi Siyonist yönetim tarafından yapılacak, gümrük işlemleri aynen eskisi gibi devam edecek ve bir yıl sonra Avrupalılar uygulamanın aynen böyle devam edip etmeyeceğine karar verecekti.

  El-Mintar kapısında da ticari mallar toplanacak ve buradan günde ortalama 150 tır geçişine izin verilecekti. Bu miktar ise Dünya Bankası verilerine göre Gazze ekonomisinin yürümesi için gerekli olan asgari miktardı. Ne var ki iki yıldan beri bu da gerçekleşmemektedir.

    Gazze ile Batı Yaka’nın bağlantısı konusunda ise işgal devleti, Avrupa barış temsilcisi James Wolfensohn’un tavsiyesine uyacak ortak heyet yoluyla, 15 Aralık 2005’e kadar yolcu araçlarının, 15 Aralık 2006’ya kadar da yük araçlarının korumalı bir şekilde geçişine imkân tanınacaktı.

   Deniz ve hava taşımacılığı konusunda ise anlaşma şunu şart koşuyordu: Gazze’ye aynen Rafah sınır kapısındaki gibi AB tarafından gözetlenen liman kurulacak, hava ulaşımı için de ed-Duhniye havaalanı hemen tamir edilip ulaşıma açılacaktı. Bu gerçekleşmediği gibi havaalanı da birçok kez bombalanmıştır.

Siyonistlerin Anlaşma Maddelerini Tanımamaları

     Geçiş Kapıları Anlaşması’nın uygulamaya geçirilmesi tam bir hayal kırıklığı getirmiştir. Anlaşmanın giriş kısmında geçen ifadelerde, “anlaşmanın ekonominin barışçı yollardan geliştirilmesine yardımcı olmak ve bölge topraklarında insanî durumun iyileştirilmesi için imzalandığının” ileri sürülmesine rağmen Siyonist işgal yönetimi şartlarına hiçbir şekilde bağlı kalmamıştır. Aksine tüm maddelerini geçersiz hale getirmiştir. Fiili hâkimiyetini güçlendirmeye, Filistinlilerin hayatlarına hükmetmeye, hayatlarının ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasi tüm alanlarını denetim altına almaya çalışmıştır.

    Anlaşmanın iki yıllık uygulamasında ortaya çıkan sonuç şudur: İşgal yönetimi bazen güvenlik gerekçesiyle bazen de Avrupalı gözlemcilerin bulunmadığı iddiasıyla kapıları tekrar tekrar ve uzun süreli kapatmak suretiyle bütün ümitlerin yel olup gitmesine sebep olmuştur. Bu durum ekonomik ve siyasi birikimi başta olmak üzere Özerk Yönetim’in çeşitli birikimlerinin üzücü bir şekilde yara almasına yol açmıştır. Bundan dolayı BM’nin Filistin Topraklarındaki İnsani İşleri Koordinasyon Bürosu’nun başkanı David Shearer şu sözü söyleme ihtiyacı duymuştur: “Açıkça ifade ediyorum ki ben Batı Yaka ve Gazze’nin sık sık kapılarının kapatılması karşısında kalıcı bir Filistin piyasa ekonomisinin oluşturulmasının imkânsız olduğu inancındayım.”

İşgalin Katılaştırılması

    Filistin İnsan Hakları Merkezi, işgal yönetimiyle Filistin Özerk Yönetimi arasında imzalanan Geçiş Kapıları Anlaşması’yla işgal yönetiminin Gazze bölgesi, bu bölgenin ekonomisi ve nüfus hareketi üzerinde hâkimiyetini güçlendirdiğini dile getirdi.

    Adı geçen merkezin konuyla ilgili açıklaması şöyle devam ediyor: “Siyonist işgal yönetiminin Gazze içindeki askeri varlığının sona ermesi kesinlikle Siyonist işgalin bölge üzerinde savaşa dayanan tahakkümünün sona ermesi anlamına gelmez. Mevcut durum işgal yönetiminin, Gazze’ye giriş ve çıkış konusunda hareket özgürlüğü üzerindeki tahakkümünü artırmasının göstergesidir. Anlaşmada kullanılan üslup da işgal yönetiminin Gazze üzerinde, bölgenin tecrit edilmesi planının uygulanmasıyla son bulmayan tahakkümünü güçlendirmektedir.”

Filistin İnsan Hakları Merkezi açıklamasında, işgal devletinin Uluslararası İnsan Hakları Anlaşması’nın kurallarını, özellikle de silahlı çatışmalar döneminde sivillerin korunmasına dair Dördüncü Cenevre Anlaşması’nı ihlallerini, kuşatma ve ekonomik yönden sıkıştırma politikasını Filistinlilere baskı amacıyla kullanmayı devam ettireceği yönündeki endişelerini dile getirdi.

    Merkezin açıklamasında, işgal yönetiminin hareket özgürlüğünün kolaylaştırılmasıyla ilgili göstermelik çıkışlarının da birtakım art niyetlere dayandığına dikkat çekilerek bu yolla Gazze Uluslararası Havaalanı’nın yeniden açılması işinin geciktirilmesinin amaçlandığı vurgulandı. Açıklamada söz konusu havaalanının onarımının ve ulaşıma elverişli hale getirilmesinin birkaç aydan fazla sürmeyeceğine dikkat çekilerek, inşasının iki yıldan az sürmeyeceği limandan söz etmeden önce söz konusu havaalanının onarımının gerçekleştirilmesi gerektiği ifade edildi.

Filistin Enformasyon Merkezi


GAZZE: Cihadın ve Direnişin Sembolü

Filistine Ses Ver Ey Müslüman! (2)

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)