11 Şubat, İran İslam devriminin yıldönümü ve değişimin, yükselişin başlangıcı olan, Zafer Günü
11 Şubat 1979 gününde güneş ışınlarını saçtığında, İran'da yeni bir hayat süreci başladı. Kentlerin nabzı hızlıca atmaya başladı. Şevk ve coşku göz yaşları akmaya başladı. Her tarafta fetih ve kurtuluş şarkıları duyuluyordu.
Böyle bir günde diktatör şahlık rejimi yıkıldı ve insanlık tarihinin büyük hamasetlerinden biri gerçekleştirildi. Silahsız inanlar ve halk kitlesi, bölgenin en güçlü askeri ve militarist rejime karşı zafere ulaştı. 22 Behmen (11 Şubat) günü İran'ın hürriyetçi ve istiklal aşığı milletinin gurur ve tarihi günü olarak tarihe geçti.
Bu tarihi zafer yaklaşık 30 yılını doldurmaya başladı. Şimdi araştırmacıların merak ettiği şey; İslami İran'ın hangi konumda bulunduğudur. İslam inkılabı, milletlerin sultacı ve emperyalist güçlere karşı milletleri izzet, şeref ve bağımsızlığa çağırıyor. Bu tebessüm, zaferin sabah şafağında İranlı genç nesillerin dudaklarından okunuyor. Millet topyekün İstiklal, Azadi - Cumhuri İslami nidasını haykırdı. Özgürlük ve hürriyet, insanlığın ideali ve en önemli kavramıdır. Fakat bu yüce ve ulvî kavram her zamankinden çok sultacı, dikta ve zalim yöneticilerin suiistimaline uğramıştır. İran milleti İmam Humeyni'nin liderliğinde İslam inkılabını başlatıp, gerçek hürriyet ve istiklal yolunda adım attı ve halkçı, demokratik bir nizamın hakimiyet yolunu açtı.
İran'da İslam cumhuriyeti nizamı dünyadaki çeşitli yönetim tarzı ve düzenlerden farklı ve yepyeni bir tecrübe sayılıyor. İslam cumhuriyeti nizamının siyasî, içtimaî ve kültürel değer ölçüleri ve yönelişi, İslam'ın yüce dini ilkelerine dayanıyor. Bu nizamın amacı beşeriyeti mevcut zalim, adaletsiz ve hürriyet düşmanı egemen siyasi ve toplumsal düzenlerden kurtarmaktır. İslam cumhuriyeti nizamını diğer hakim düzenlerden ayırt eden özellik, insana kurtuluş ve saadet sunup, onu insani şeref ve kerametle donatmaktır. İşte bu özellik, İran halkının yükselişe geçmesinin başlangıç noktasına dönüştü. Dünya jandarmalığına soyunan, saldırgan ve militarist ABD, son 28 yılda daima İran İslam inkılabına karşı sorunlar çıkarmaya çalıştı. Çünkü İran milleti, Amerika'nın İran'daki askeri üslerini, casusluk şebekelerini kapatıp, Amerikalı askeri ve diğer danışmanlarını sınır dışı etti. Amerika gibi zalim ve sultacı güçlerin ana stratejisi, diğer milletlerin temel hak ve özgürlüklerini çiğnemek, ülkelere savaş ve işgali dayatmak, milletlerarası ilişkileri bozmaktan ibarettir. Fakat İran'da İslami hareket, halk kitlelerini bağımsız, hürriyetçi ve izzetli hayat yaşama yolunda seferber edip, batı ve doğu milletlerine yeni bir kurtuluş çağı açtı.
İran İslam cumhuriyeti, siyasi, ekonomik, kültürel, ilim ve teknoloji alanında büyük başarılar elde ettiği için, dünya milletleri nezdinde özel ve değerli bir konum kazanmış bulunuyor. Kargaşa, güvensizlik, terör ve katliam dolu Ortadoğu'da İran bölgenin en güvenli ve istikrarlı ülkesine dönüşmüştür. İran'da yaşanan İslam devrimi ve gelişim dünyadaki birçok halkı derinden etkiledi. Bu etkileme düzeyi farklı biçimlerde kendini yansıtıyor. Bunların incelenmesiyle İran İslam cumhuriyetinin dünyadaki özel konumu tespit edilir. Birçok düşünür ve stratejiste göre, son 30 yılda dünyadaki kurtuluş hareketleri, İslam inkılabı ve İmam Humeyni'nin derin düşünce yapısından etkilenerek başlatılmıştır.
İslam devriminin güçlü ve aydınlatıcı mesajları sayesinde, dini, yapıcı ve etkin bir unsur olarak dünya toplumunun gündemine oturdu. İslam, zulüm karşıtı, kurtarıcı ve adalet talep eden bir din olarak dünya toplumunun dikkatini kendine çekti. İslam'ın manevî ve ahlakî değerlerinin ihyası, karanlık ve buzlanmış dünyaya yeni bir aydınlık, canlılık ve sıcaklık bağışladı. Amerika ve müttefiklerinin karanlık, hunhar ve militarist içyüzlerinin ifşa edilmesiyle birlikte, dünyanın çeşitli noktalarında halk kurtuluş hareketleri başlatıldı ve Müslüman toplumların İslami birlik düşüncesi zirveye ulaştı. Bu yüzden İslam devriminin getirileri, birçok insaflı düşünür, yazar ve aydının takdirini toplamıştır.
İslam devrimi bir açıdan İran ve dünyadaki siyasi, toplumsal ve ekonomik hayatta yaygın fesatlara karşı bilinçli bir itiraz ve devrim sayılıyor. İslam inkılabının yeni değer ölçüleri, İran milletini yeniden diriltip, siyasi-toplumsal ıslahatın yolunu açtı.
İslam inkılabı zaferinin ilk günlerinden itibaren, halkın sosyal ilişkileri ve davranış biçimi kısa sürede değişti. Fedakarlık, kanaat, işbirliği ve dayanışma, yardımlaşma, dine yöneliş, israftan kaçınma, tamahkârlık ve tefecilikten çekinme gibi değer ölçüleri yaygınlaştı. Bu kültürel dönüşüm İslami kültürden esinlenerek gerçekleştirildi.
Dünya halkının bilincinde olduğu gibi İran milleti açısından hürriyetçilik ve adalet istemi vazgeçilmez en kutsal değerlerdir. Bu özellikten dolayı İran milleti, bütün baskı ve askeri ihtilaller ve Irak Saddam rejimi tarafından 8 yıllık savaşın dayatılmasına rağmen direncini kaybetmedi. Günümüzde İran milleti, kararlı ve sadakatli çalışmalarının sonuçlarına tanık olmaktadır. İslam inkılabının kurucu genç nesli şimdi İslam cumhuriyeti nizamının yönetim kadrolarını inisiyatifinde bulundurup, bilinçli bir şekilde, İslami halkçı düzeni her türlü saldırı ve fitneler karşısında korumaktadırlar. Buna ilaveten halkın yönetime katkısı, yeteneklerini geliştirmesi sonucu, İran için ilim, teknolojik ve toplumsal gelişim şartları sağlanmıştır. İran milletinin yetenekli ve zeki evlatları, ilim, teknoloji, imar ve kalkınma, uluslar arası politika, altyapısal kalkınma, teknolojileri yerelleştirme konusunda hayret verici bir şekilde yükselişe geçmiş bulunuyorlar. İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamaneyi'nin belirttiği gibi, günümüz İran'ı devrik şahlık rejimiyle kıyaslanamayacak kadar maddi, manevi, ahlaki ve kalkınmacı bir süreç yaşamakta ve büyük gelişmelere imza atmaktadır.
Gözlemcilere göre, İslam inkılabı zor şartları ve kırılgan süreçleri geride bırakıp, yüksek toplumsal ruh ve irade üzerine gelişken hayatını sürdürmektedir. Bu yüzden hiçbir kimse ve güç, bu İslami nizamın ideallerini gerçekleştirme çabalarını durduramaz. Nitekim İslami İran bütün tehdit ve komplolara rağmen barışçı nükleer teknoloji ve enerji üretim çalışmalarını sürdürmekte ve Ortadoğu'yla dünyadaki hürriyetçi milletlerin saygı ve takdirini kazanmaktadır.
İşte Fecr-i Sadık'ta doğan İslam inkılabının üstün özellikleri budur. İran'ın kararlı milleti, 22 Behmen (11 Şubat) günündeki görkemli yürüyüşleriyle yeniden hürriyet ve bağımsızlığın aydınlık şafağında, İslami düzenlerini koruyup kolluyorlar. Elbette İran'da halkçı İslami düzen henüz tekamülünü tamamlamamıştır ve gelişerek yoluna devam etmekte ve mükemmel ideallerine ulaşmaya çalışmaktadır. İran milleti ve dünya halkları bu yükselişin olgunlaşmasıyla birlikte İslami hareketin zirvedeki yeni meyvelerini tatmaya başlayacaklardır.
İran'daki İslam inkılabının zaferi, fedakar İran milletiyle dünyadaki hürriyetçi milletlere kutlu olsun.
Kaynak: irna.com/tr