19. Uluslar arası İslami Vahdet Konferansı Kapanış Bildirisi
Bismillahirrahmanirrahim
Alemlerin Rabbına hamd olsun ve peygamberimiz Muhammed-i Emin ve onun temiz Ehl-i Beyt’ine ve layık ashabına salat ve selam olsun.
Allah Tebarek ve Taala’nın yardımıyla ve Hz. Muhammed-i Mustafa sav.in mübarek Bi’set’i yıl dönümünde Receb ayının 25 ile 27’sine tekabül eden Miladi 20 ile 22 Ağustos tarihleri arasında İslam Mezhepleri Takrib Kurumu tarafından “Gayrı Müslim ülkelerde azınlıktaki Müslümanların hak ve hukukları, vazifeleri, sorunları ve çözüm yolları” konulu 19. İslami Vahdet konferansı muhtelif ülkelerden çok sayıda din uleması, bilgin, bilimsel ve kültürel şahsiyetin katılmasıyla Tahran’da düzenlendi.
İran İslam Cumhuriyeti nizamının Maslahatını Teşhis Konseyi başkanı Ayetullah Haşimi Refsencani’nin konuşmasıyla çalışmasına başlayan konferans’ta daha sonra muhtelif ülkelerden delegeler 3 gün boyunca 14 çalışma oturumuna katılarak konferans gündemini muhtelif boyutlardan ele alarak incelediler. Bu konferansta ayrıca konferans gündemi dışında iki özel konu da ele alınarak incelendi. Bu özel konulardan biri bugün Filistin, Lübnan ve Irak meselesi ve diğeri ise İslam Mezhepleri Takribi Kurumunun 10 yıllık çalışma programını incelemek amacıyla Yüksek konsey, Genel Kurul başkanlığı ve ona bağlı komitelerin ortak toplantısıydı.
Konferansa katılan konuklar ayrıca İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei tarafından da kabul edilerek o hazretin değerli tavsiye ve nasihatlerinden yararlandılar.
İslam İnkılabı rehberi bu konuşmasında İslam alemine egemen kritik ortamı açıklayarak asıl çözüm yolunun İslami Vahdet olduğunu, Müslümanların zayıflaması ve dağılmasını gerektirecek her türlü girişimin kendilerince şiddetle reddedildiğini hatırlatarak hangi mezhepten olunursa olunsun İslam ulemasının kendi aralarında şerefli bir ahitname imzalamalarını ve bu ahitname uyarınca her türlü kavmiyetçi taassubun reddedilmesi ve düşmana fırsat verilmemesini, ümmetin izzet ve şerefi yolunda mücadele veren mücahitleri desteklemelerini istedi.
Konferansa katılanlar daha önceki yıllarda Madrid, Sanpolo, Sofya, Agra vs. gibi dünyanın muhtelif mekanlarında düzenlenen geçmiş konferanslarda alınan kararları da hatırlatarak aşağıdaki ilkeleri vurguladılar:
1 – İslam Ümmeti’nin vahdeti, bağlılığı, dayanışması ve halklar ve ülkeler arasında işbirliği
2 – Değişmez İslam Şeriatı ve uluslar arası kanunlar icabı insan haklarına saygı gösterilmesi ve bu hakların korunması zarureti
3 – İnsanların çıkar ve menfaatleri doğrultusunda ve mevcut işbirliğinin daha da pekiştirilmesi amacıyla çoğulculuk ilkesine bağlılık, başkalarının görüşlerine saygı gösterilmesi, ilahi dinler ve medeniyetlerin mensupları arasında söyleşi ve diyalog.
4 – Ülkelerin egemenlik ilkelerinin vurgulanması ve bu ülkelerin iç işlerine müdahale olunulmaması.
5 – Kendi haklarının elde edilmesi, kendi vazifelerini yerine getirmeleri şartıyla dünyanın farklı ülkelerinden Müslümanların kendi ülkelerinin kalkınması ve geliştirilmesi yönünde faaliyete teşvik edilmesi.
6 – Bu ilke esasına göre İslam Konferansına üye olmayan ülkelerde yaşayan azınlıktaki Müslümanlarla veya İslam ülkelerindeki gayri Müslim azınlıklarla yakın bir diyalog ve teamül içine girmek.
7 – Tüm alanlarda mevcut uluslar arası ilişkilerin birbirine bağlı oluşu, İslam ülkelerinin beşeri toplum karşısında kendi haysiyetine bağlılığı, siyasi, iktisadi ve kültürel alanlarda uluslar arası ilişkilere gereken önemin verilmesi.
8 – Bu esaslar uyarınca sahih bilginin kullanılması ve doğru dürüst tepkinin ortaya konulması, sorunların çözümünde gerekli dirayetin gösterilmesi, mevcut tüm şartlardan gerektiği gibi yararlanılması ve her türlü kriz ve bunalımdan uzak olarak sağlıklı bir biçimde çalışmalara gerekli tenkit ve eleştirilerin yöneltilmesi ortamının sağlanması.
9 – Muhtelif ülkelerde azınlıkların konum ve durumunun farklı oluşu ve onların tek bir gözle değerlendirilemeyeceği. Zira onlardan bazıları kendi haklarını elde etmiş olup, diğer bazıları kendi hukuklarını elde etme yönünde mücadele verdikleri toplumlarda yaşamakta ve diğer bazıları ise kavmiyetçi soykırım, asimilasyon gibi tehditlerle karşı karşıyadırlar.
10 – Gayrı İslami ülkelerde yaşayan Müslümanlar ile İslam dünyasında yaşayan Müslümanlar arasında her tarafın çıkarlarının korunacağı doğrultusunda güçlü ilişki kurulması zarureti.
TAVSİYELER
Bu strateji ışığında, ve mevcut ilkeler uyarınca, ayrıca konferansların oturumlarında gündeme gelen konular doğrultusunda bu konferans aşağıdaki tavsiyelerde bulunmaktadır:
1 – İslami azınlıkların kimlik ve hüviyetlerinin vurgulanması, İslami ilkeler çerçevesinde muhtelif sosyal faaliyetler, cami, okul ve ailenin rolüne gerekli ilginin gösterilmesini gerektirmektedir.
2 – İslami Vahdet konferansı gayrı Müslim ülkelerde yaşayan tüm azınlık Müslümanlardan genel olarak ve Avrupa ve Amerika’da yaşayan Müslümanlardan özel olarak İslam medeniyetinin ihyası olan kendi yüce görevlerine gerekin dikkati göstermelerini istemektedir. Bu ise aşağıdaki konuları gerekli kılmaktadır:
A) Bu büyük Proje ile adapte olmak ve ırk ve mezheb ayrımına yol açan ufak tefek sorunlardan kaçınmak.
B) kendi hüviyetinin korunması ve değişmez meselelere riayet etmekle batı uygarlığına yönelmek. Böylece uygarlığın ihyası sürecinin gerek duyduğu tanım kavramı tahakkuk bulmuş olur.
3 – Bir ülkede muhtelif azınlık birimler arasında ve başka ülkelerde yaşayan azınlıklarla tam bir diyalogun sağlanması gerekliliği.
4 – Üye ülkelerde var olan mevcut teşkilat ve NGO’lardan Müslüman azınlıklara yönelik ilgi ve teveccühlerinin daha da artmasını istemek ve azınlıkların hayat şartlarının daha da iyileşmesi için onlar arasında yakın bir organize sağlamak.
5 - İslam Konferansı Teşkilatı İKT’de ortak İslami faaliyetlerin organize edilmesi amacıyla bir komitenin kurulması ve bu alanda aktif olan tüm sivil kuruluş ve teşkilatların işe alınması, düzenli olarak toplantılar düzenlenmesini sağlamak
6 – Gayri İslami ülkelerde ders kitaplarından İslam ve Müslümanlarla ilgili yanlış bilgilerin giderilmesine çalışmak ve bu konuda detaylı bir plan hazırlayarak gayrı Müslim ülkelerde eğitim sorumluları ile diyaloga geçmek.
7 – Modern teknolojiden yararlanılarak gerekli tebligat ortamının oluşturulmasıyla batılı kitle iletişim araçlarında İslam ve Müslümanlarla ilgili var olan yanlış kavramların düzeltilmesine çalışmak.
8 – Gayri İslami ülkelerde azınlık Müslüman gençlere gerekli ilginin gösterilmesi, onların desteklenmesi amacıyla özel ders programlarının hayata geçirilmesi.
9 – Kadınlar mevzuuna özel ilgi gösterilmesi ve kadınların kendi doğal haklarını elde etmesine çalışmak. Azınlıklar üzerinde etkileyici birimler olarak onların toplum içindeki konumlarını sağlamak.
10 – Gayri İslami ülkelerde Müslüman nüfus, teşkilatları ve bilimsel konumları konusunda sağlıklı bilgilerin oluşturulması amacıyla bilimsel metotların hazırlanması ve elde edilecek istatistikler uyarınca gerekli araştırma merkezlerinin kurulması.
11 – Müslüman azınlıkların yaşadıkları ülkelerde var olan İslami vakıfların belirlenmesi ve bu vakıflardan gerekli yardım elde edilmesi yönünde gerekli çalışmaların yapılması ayrıca gayrı İslami ülkelerde azınlık Müslümanların desteklenmesi yönünde özel bir vakıf ve kuruluşun oluşturulması.
12 – Gayrı Müslim ülkelerde Müslüman azınlıklarda var olan bilimsel yeteneklerin belirlenerek yararlanılması yönünde kapsamlı bir planın hazırlanması.
13 – Gayrı Müslim ülkelerde azınlık Müslümanların desteklenmesi ve onlara katkıda bulunulması amacıyla Müslüman sanayicilerin onlara karşılıklı ticari alış verişi ve yatırımının teşvik edilmesi ve azınlıktaki Müslimlerin yararlı ve üretken bir güç ve yatırımcıya dönüşmelerinin sağlanması zarureti.
14 – İslam Konferansı teşkilatı, Avrupa ve yasal komite ve öteki İslami teşkilatların azınlıktaki Müslümanların hak ve hukuklarının savunulması, Avrupa devletleri içinde onların birer belirleyici unsura dönüşmelerini sağlamadaki rolünün vurgulanması.
15 – Gayrı İslami ülkelerde örneğin Avrupa Fetva ve Tahkikat Konseyi gibi bazı fetva merkezlerinin oluşmasının vurgulanması ve azınlıktaki Müslümanların fıkhi sorunlarının giderilmesi yönünde onlar arasında kalıcı bir dayanışma ve fikir alış verişi ortamının sağlanması zarureti
16 – Gayrı İslami ülkelerden kendi vatanlarında yaşayan azınlık Müslümanları tüm vatandaşları gibi eşit tutmalarını ve onlar arasında her hangi bir ayrımda bulunmamalarını talep etmek
17 – Avrupa İslam üniversiteleri ve kültürevi birliğinin azınlık Müslümanların kendi İslami hüviyetlerini korumadaki rolünü vurgulamak.
18 – Bu tavsiyelerin uygulanmasının önemi ve bu tavsiyelerin uygulanması amacıyla gerekli metotların belirlenmesi dikkate alınarak konferans Müslüman azınlıkların haklarının savunulması yönünde benzer toplantı ve konferansların düzenlenmesini istemektedir.
19 – Konferans, düşünceler ve İslami mezhepler alanında Takrib Stratejisi’nin uygulanmasını ve toplu kararname ve fetvaların istemektedir. Zira mezheplerin ekserisi İslam’ın temel ilke ve erkanına inanmakta ve bu ümmetin bir bölümü kitab ve sünnete dayanarak ve İslam şeraitine uyarak kendi aralarında birlik ve dayanışma içinde olup ve kendi aralarındaki fıkhi ve içtihadi anlaşmazlıkları bölük pörçük olmalarını gerektirecek bir alana yaymamaktadırlar.
Sonuç itibariyle konferans “İslam mezhepleri Takrib Kurumu”nu tama olarak desteklediğini ilan ederek bu teşkilatın her yerde Müslüman ulema, bilginler, yetkililer ve halk kitleleri tarafından tam olarak destek görmesini temenni etmektedir.
20 – Filistin meselesi konusunda konferans aşağıdaki hususlara dikkati çeker:
A) Tüm Filistin toprakları, İslam topraklarının bir parçası olup bütün Müslümanlar için azizdir ve Siyonist İsrail rejimi o toprakların işgalcisi olup batı sömürgesinin İslam ümmetine yönelik bir nevi mızrağı rolünü üstlenmiştir.
İslam dünyası üzerinde kendi sultalarını hayata geçirmek, Müslümanların zenginliklerini talan etmek ve onların birlik ve bütünlüğünün yok edilmesi amacıyla dünyanın dört bir bucağından işgal altındaki Filistin topraklarında bir araya getirtilmiş gruplar bölgede Müslümanlara yönelik cinayet ve soy kırımları ile böyle bir hedef peşindedirler.
B) İslami Vahdet Konferansı bu cinayeti ve Siyonist İsrail rejiminin başta Filistin ve Lübnan olmak üzere tüm bölgeye karşı gerçekleştirdiği cinayetleri kınamakta ve tüm bu cinayetlerin ferdi ve devlet terörizminin lideri Amerikan öncülüğünde Batının tam desteği altında gerçekleşmekte olduğunu ilan etmektedir.
C) İslami Vahdet Konferansı tüm İslam alimleri, bilginleri ve Müslüman kitlelerden İsrail rejimini kendine yerine oturtmak ve bölgenin bunlardan temizlenmesini sağlamak için tüm imkanlarını seferber etmelerini istemektedir.
D) Konferans, bu rejimle ilişkilerin normale kavuşturulması için cereyanda olan tüm girişim ve kuşkulu tavırları kınamakta ve tüm İslam ülkelerinden bu rejimle her türlü diplomatik ve başka ilişkilerini kesmelerini, Filistin’in halk tarafından seçilmiş hükümetini desteklemelerini istemektedir. Ayrıca dünyanın tüm hürriyet yanlılarından Siyonist İsrail rejiminin cinayetlerine son verilmesi ve Filistinli avare ve mültecilerin kendi vatanlarına geri dönmeleri, Filistinli esirlerin serbest bırakılara kendi ailelerine kavuşmaları ve Filistin’in kaderinin bizzat Filistin halkı tarafından belirlenmesi için gerekli ortamı oluşturmalarını istemekte.
21 – İslami Vahdet Konferansı Filistin ve Lübnanlı tüm direniş kahramanlarına selam göndermekte ve bu yiğitlerin ümmetin şerefini ve gayretini korumak için mücadele verdiklerine inanmaktadır. Onlar her türlü saygı ve sevgiye layıktırlar. Bu konuda kendi tebriklerimizi Lübnan direnişine, onun başında Lübnan Hizbullah hareketine iletir ve Siyonist düşman karşısında elde etmiş oldukları başarı ve zaferi onlara tebrik ederiz. Hizbullah hareketi bu başarısıyla balon gibi şişirilmiş Siyonistlerin yenilmezlik efsanesini çürüttü ve düşman güçlerine unutamayacakları bir ders verdiler.
Tüm ümmet kitlelerinden, bilginlerinden bu zaferin boyutlarının daha da derinleştirilmesini ve kendi aralarındaki anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp direniş ve dayanışmanın daha da genişletilmesini isteriz.
22 – Konferans Amerikalıların Irakta işledikleri tüm cinayetleri tel’in eder ve fırkacılık fitnesinin bu çirkef işgalin bir sonucu olduğunu ilan eder ve tüm Irak halk kitlelerinden böyle bir komplonun tahakkuk bulmasını engellemek için işgalcilerin bu ülkedeki varlığını reddederek, Müslüman Irak için umut dolu bir geleceği oluşturmak amacıyla ülke genelinde kardeşlik ve vahdetin sağlanması çağrısında bulunmaktadır. Bu hususta Irak’ın Şia ve Sünni alimlerinden, mevcut ortak yönlerin ön plana çıkarılacağı ve bu ülkede Müslümanların namus, can ve malına yönelik saldırganlık ve tecavüzün haram olduğunun vurgulanacağı bir şeref ahitnamesi ve anlaşmasını imzalamalarını ve bu ahitname uyarınca Irakta işgalciler ve ülkenin kargaşaya sürüklenmesinden çıkar güdenler için tüm yolları kesmelerini istemektedir.
23 – İslami Vahdet Konferansı, bir taraftan işgalci Siyonist İsrail rejimine kendi askeri ve nükleer silah depolarını her geçen gün daha da büyütmesi ve geliştirmesine izin veren ve diğer yandan uluslar arası konvansiyonlar çerçevesinde ve uluslar arası nükleer atom enerjisi ajansının denetimi altında İran İslam cumhuriyetinin barış amaçlı nükleer bilim çalışmalarını engellemeye çalışan Batının çifte standart içerikli tavrını kınamakta ve İslam ümmetini geri kalmışlıktan kurtaracak her türlü bilimsel çalışmayı desteklediğini ilan etmektedir.
24 – İslami Vahdet konferansı Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed sav.in sünnet ve siretinin daha iyi tanınması amacıyla bu yılı Hz. Muhammed Resulullah sav. Yılı olarak ilan ettiği için İran İslam Cumhuriyetinden teşekkür ederken, 20. İslami Vahdet konferansının konusunun belirlenmesinde bu mevzudan yararlanılmasını istemektedir.
Son olarak konferans, kendi dahiyane tavsiyeleriyle vahdet belirtilerinin daha da pekişmesi amacıyla konferansın çalışmalarına katkıda bulunduğu ve İslami direniş hareketine verdiği destekten dolayı İran İslam Cumhuriyeti lideri’ne teşekkürlerini bildirir.
Konferans son olarak böyle bir toplantının düzenlenmesi imkanını sağladığı için İslam Mezheplerini Yakınlaştırma Kurumuna teşekkür eder ve Allah Taala’dan İslam Ümmetinin, Kur’anı Kerim ve Sünnet’i Resul sav.a bağlı kalarak kendi geçmiş azamet ve izzetini yeniden elde edip kurtuluşa ermesini temenni eder.
Vesselam’u Aleykûm ve Rahmetullah ve Berakâtuhu