• Nombre de visites :
  • 817
  • 9/6/2012
  • Date :

Mekke ve Peygamberliğin başlangıcı -4

mekke ve peygamberliğin başlangıcı

Haşimoğulları'na yapılan yeni dine girmeleri ile ilgili çağrı, Arap kabileleri üzerinde derin bir etki meydana getirmiş, geniş çaplı tartışmalara yol açmıştı. Hz. Peygamber'in ilân ettiği ve bazılarının iman ettiği peygamberlik hareketinin doğruluğunu ve ciddiyetini iyice anlamışlardı.

Çağrının başlangıcından itibaren üç -veya beş- yıl geçince ilâhî risaleti açıkça ilân etmesi ve genel uyarı kampanyası başlatması yolunda Hz. Peygamber'e ilâhî bir emir geldi. Böylece mesele gözlerden uzak şekilde gerçekleştirilen ferdî ilişki biçiminden çıkacak ve Hz. Peygamber herkesi İslâm risaletine ve tek Allah'a iman etmeye çağıracaktı. Yüce Allah bu direktifi içeren ayetinde Hz. Peygamber'e (s.a.a), hakaret edenlere ve inatçılara yönelik mücadelesi sırasında atacağı adımlarını destekleyeceğini  doğru yolda attıracağını vaat ediyordu. İnen ayetlerde şöyle buyuruluyordu:

"O hâlde sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme! Şüphesiz, alay edenlere karşı biz sana yeteriz."[8]

Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.a) mutlak bir güven ve köklü bir azim içinde bütün şer ve şirk güçlerine meydan okuyarak Allah'ın emrini haykırmak için harekete geçti. Safa tepesine çıkarak her tarafa yaptığı yüksek sesli bir çağrı ile Kureyşlilere seslendi. Hepsi etrafında toplandı. Arkasından onlara dedi ki: "Eğer size: 'Bu sabah veya akşam düşman size saldıracak.' deseydim bana inanır mıydınız?" Kureyşliler bu soruya: "Evet." cevabını verdiler. Bu cevap üzerine Hz. Peygamber: "Öyleyse (bilin ki) ben, sizleri önünüzde bekleyen şiddetli bir azap konusunda uyaran biriyim." deyince Ebu Cehil leheb hemen ayağa fırlayarak Hz. Peygamber'e:

"Bugünün geri kalan bölümü sana zehir husranlı bir gün olsun, bunun için mi topladın bizi?" karşılığını verdi. Bunun üzerine yüce Allah: "Ebu Leheb'in elleri kurusun, kurudu da." diye başlayan Leheb Suresi'ni indirdi.[9]

Hz. Peygamber'in bu haykırışı, Kureyşlileri ürküten bir uyarı idi. Çünkü bütün inançlarına yönelik bir tehdit ve Peygamber'in (s.a.a) emrine karşı çıkmalarının akıbetine dönük bir uyarı ve sakındırma niteliği taşıyordu... Böylece bu yeni dinin mahiyeti Mekkeliler için, hatta Yarımada'nın her tarafı için açıklık kazanmış oldu. Çünkü yeni bir devrimin insanlığın hayat akışına gireceğini ve kaçınılmaz olarak değerlerin, kültürün, ölçülerin, sosyal konumların düzeyini gök kaynaklı kriterler uyarınca yükselteceğini ve kötülüklerin kökünü kurutacağını anladılar. Bu yüzden şirkin ve azgınlığın önderleri ile bu yeni din arasında kopan çatışma, bir uzlaşma noktasında noktalanması mümkün olmayan gerçek bir çatışma oldu.

Bu dönem zarfında Arap olan ve olmayan epeyce sayıda kişi İslâm'a girdi. Bunların toplamı kırk kişiye ulaştı. Kureyş kabilesi bu genç devrimin belini kıramadı. Çünkü bu yeni dinin müminleri değişik kabilelere mensuptular. Bundan dolayı Kureyşliler ilk başta barışçı yöntemlerle bu dinin önünü kesmeyi denemek istediler. Fakat Ebu Talip onların bu teklifini güzel bir şekilde reddetti. Ret cevabını alan Kureyşliler Hz. Peygamber'in (s.a.a) yanından ayrılıp gittiler.[10]


[8]- Hicr, 94-95

[9]- Menakıb, c.1, s.46; Tarih-i Taberî, c.2, s.403

[10]- Siret-u İbn-i Hişam, c.1, s.264-265; Tarih-i Taberî, c.2, s.406

Mekke ve Peygamberliğin başlangıcı -1

Mekke ve Peygamberliğin başlangıcı -2

Mekke ve Peygamberliğin başlangıcı -3

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)