Ümmül-Benin
Kerbela Aslanının Annesi
Hz. Ali’nin evine ayak bastığı ilk andan itibaren o hazretin küçük evlatları için şefkatli bir anne olmuştur.
İsmi Fatıma, Hazam bin Halid Amiri’nin kızı, annesinin ismi Semame, hicretin yaklaşık beşinci yılında Küfede dünyaya geldi. Kendi döneminin en seçkin kadınlarındandı, şiir sanatının büyüklerindendir.
Ümmül-Benin’in ataları İslam öncesi Arapların içinde en cesur olarak bilinenlerdendirler, Ebul-Ferec İsfihani kitabında, Ümmül-Benin’in atalarının bu özelliğine değinmiştir.
Dönemin büyük hükümdarlarının bu kavim mensuplarına karşı çok yumuşak ve uysal davranması bu kavimin ne denli korkmaz ve cesur yürekli olduğunu gözler önüne seriyor.
Hz. Ali’nin kardeşi Akil bin Ebi Talib, Ümmül-Benin’in atalarını kısa bir cümlede şöyle anlatıyor: Onun atalarından daha cesur birilerini tanımıyorum.
Akil bin Ebu Talib, Arapları ve soylarını çok iyi tanıdığı için, Hz. Ali’ye bu evlilik önerisini sunduğunda, o hazret, kabul ederek akil’i elçilik için Ümmül-Benin’in ailesine gönderdi. Hz. Ali Ümmül-Benin’le evlendi ve bu evliliğin semeresi olarak da dört oğlu oldu.
Hz. Ali’nin Ümmül-Benin’den olan evlatlarının adları şöyledir: Abbas, Abdullah, Osman ve Cafer. Bu dört yiğit, Kerbela çölünde Hz. Hüseyin ile birlikte şehit olmuşlardır.
Ümmül-Benin, Hz. Ali’nin hayatı döneminde ve o hazretten sonra her zaman o hazret için can dostu, vefalı ve iffetli bir eş olmuştur.
Hz. Ali’nin evine ayak bastığı ilk andan itibaren o hazretin küçük evlatları için şefkatli bir anne gibi elinden geleni yaparak her zaman onları kendisinden önde tutmuş ve hiç yılmadan onlar için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmıştır. Bu nedenle de Hz. Zeynep sürekli Ümmül-Benin’i ziyaret eder ve kendisinden teşekkür ederdi.
Tarih kitaplarında yazılana göre Hz. Ali, çocukları, anneleri Hz. Fatıma’yı hatırlayıp kederlenmesinler diye Ümmül-Benine Fatıma olan asıl ismiyle seslenmezdi.
Tarih kitapları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin döneminde, Ümmül-Benin’in herhangi bir toplumsal faaliyetine değinmemişlerdir, bu kitaplarda yer alan tek şey ise Ümmül-Beninin Kerbela olayından önce ve sonraki sözleridir.
Ümmül-Benin Kerbela’ya giden askerlere şöyle sesleniyordu: Mevlam Hüseyin’in gözü kulağı olun, onun emrinden çıkmayın.
Hz. Hüseyin’in şehit olduğu haberini aldığında ise “yüreğimi parçaladınız” diyerek hıçkırarak ağlardı. Her zaman şöyle derdi: oğullarım ve yeryüzündeki her şey Hüseyin’e feda olsun. Oğlu Abbas’ın kanlı kalkanını gördüğünde ise daha fazla dayanamadı ve bayılarak yere yığıldı.
Her gün baki mezarlığına giderek oğlu Abbas için ağıtlar söylerdi, çok hüzünlü ve keder dolu bir ağıt söylediği için, millet etrafına toplanır ve ağlarlardı. Ümmül-Benin’in baki mezarlığına gelip ağıtlar söylemesi Beni Ümeyye’nin çöküşünü hazırlayan faktörlerden birisiydi, daha sonra mersiye meclisleri Ümmül-Beninin evinde kurulmaya başladı ve zamanla bir gelenek haline geldi.
Ümmül-Benin hicri 64.yılda vefat etti ve Baki mezarlığında toprağa verildi.