• Nombre de visites :
  • 823
  • 3/7/2013
  • Date :

HİCRETİN İKİNCİ ASRINDA ŞİA

hicretin ikinci asrinda şia

Hicri ikinci asrın ilk otuz yılının sonlarına doğru, Ümeyye oğullarının zulümleri sonucu meydana gelen kanlı savaşlar ve inkılaplar sürerken İran'ın Horasan kesiminde Resulullah'ın Ehl-i Beyti adına bir davet gerçekleşmişti. Bu davetin asıl başlatıcısı İranlı Ebu Müslim-i Muruzi adlı bir komutan idi. O, Emevilere karşı kıyam edip, Emevi hilafetini devirmeye kadar ilerledi.[80]

Bu hareket ve inkilap, Şia'nın köklü tebliğinden kaynaklanmasına ve hatta bu hareketi başlatanların, üstü kapalı olarak Ehl-i Beyt'ten beğenilmiş bir kişi için biat almalarına rağmen bunların hepsi Şia rehberlerinin doğrudan doğruya emri veya işaretiyle gerçekleşmemişti. Ebu Müslim, hilafet adına topladığı biati, Medine'de İmamiyye Şiasının altıncı imamına sunarken, o kesin olarak kabul etmemiş, Ebu Müslim'e: "Ne sen benim adamlarımdansın ne de zaman benim zamanımdır." diye buyurması bu sözün tanığıdır.[81]

Sonunda Abbas oğulları Ehl-i Beyt adına hilafeti ele geçirdiler.[82] Başlangıçta birkaç gün halka ve Ali evladına hoş yüz gösterdiler hatta alevi şehitlerinin intikamını alma adına Ümeyye oğullarını katlettiler. Beni Ümeyye halifelerinden kabrini söküp bulduklarını yaktılar.[83] Ama kısa bir süre sonra onlar da Ümeyye oğullarının zulümce davranışlarını kendilerine metot edinip haksızlık yapmak ve İslam kanunlarına karşı kayıtsızlıkta onlardan geri kalmadılar. Dört Ehl-i Sünnet mezhebinden birisinin reisi olan Ebu Hanife, Mensur tarafından hapsedildi ve birtakım işkencelere maruz kaldı. Ehl-i Sünnet mezheplerinden diğer birisinin kurucusu olan Ahmed b. Hanbel, kırbaçla dövüldü.[84] Şia'nın altıncı imamı Cafer Sadık (a.s), birçok işkence ve eziyetlerden sonra zehirle şehit edildi.[85] Alevileri (Ali evladını) bölük bölük öldürüyorlar, bir kısmını diri diri gömüyorlar yahut yapılan devlet yapılarının veya duvarlarının arasına taş yerine konularak üstlerine taşlar yığılarak öldürülüyorlardı.

Abbasi halifesi Harun zamanında İslam imparatorluğu yayılmış ve güç sahibiyken ve İslam ordusu dünyanın batı ve doğusunda ilerlerken hatta Halife bazen güneşe bakıp "Dilediğin yeri ısıt, nereyi aydınlatırsan aydınlat, orası benim ülkemdir." derken halifenin sarayının birkaç adım ötesinde Bağdat köprüsünde memurlar yoldan geçen halktan izinsiz ve habersiz geçit hakkı (parası) alıyorlardı. Hatta bir gün Halifenin kendisi köprüden geçmek isterken önünü kesmişler ve geçit parası istemişlerdi.[86]

Abbasi Halifesi Emin, bir şarkıcının iki mısralık, şehveti tahrik edici sözü ile kendisini şehvete getirdiğinden dolayı şarkıcıya üç milyon dirhem bağışlamıştı. Şarkıcı sevinçten halifenin ayaklarına kapanarak "Ey Emir-el Müminin bu kadar parayı bana mı bağışladın?" dediğinde, Halife "Bu bağışı, ülkenin tanınmayan bir yerinden alıyoruz." diye küçümsemiş ve önemi yoktur demişti.[87]

Müslümanların Beytülmali olarak Dar-ül Hilafeye akan servet, halife adını takınanların halkı ezmeleri ve heveslerini gidermeleri yolunda harcanıyordu. Abbasi halifelerinin sarayında, periler gibi güzel cariyelerin, güzel erkek ve kız uşakların sayısı binleri aşmaktaydı. Hakikatte Şia'nın durumu Emevi devletinin yıkılışı ve Abbas oğullarının iş başına gelmesiyle hiç değişmemişti. Ne var ki zalim düşmanlar isim değiştirmişlerdi.

Allame TABATABAİ


[80]- Yakubi, c.3, s.78. Ebu'l Fida c.1, s.208 ve diğer tarih kitapları.

[81]- Yakubi Tarihi, c.3, s.86. Muruc-uz Zeheb, c.3, s.268.

[82]- Yakubi Tarihi, c.3, s.86. Muruc-uz Zeheb, c.3, s.270.

[83]- Yakubi Tarihi, c.3, s.91-96. Ebu'l Fida Tarihi, c.1, s.212.

[84]- Yakubi Tarihi, c.3, s.198. Ebu'l Fida Tarihi, c.2, s.33.

[85]- Bihar-ul Envar, c.12, Hz. Sadık'ın Hayatı bölümü.

[86]- "Bağdat köprüsü" hikayesi.

[87]- Ebu'l Ferec'in "el-Eğani" kitabında, Emin Hikayesi bölümü.

ŞİA TARİHİNDE EN ZOR GÜNLER

Şia’da İrfan

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)