• Nombre de visites :
  • 2476
  • 24/5/2011
  • Date :

Hz. Alinin Şiasının Özellikleri-1

hz. alinin şiasının özellikleri

Cabir bin Abdullah el-Ansari dedi ki: Resulullah (saa)’ın İmam Ali hakkında buyurduğu birtakım özellikler duydum ki, onlardan bir tanesi bir şahısta olsaydı, ona fazilet ve şeref olarak yeterliydi. O özellikler onun bu buyruklarıdır:

“Ben kimin mevlası isem Ali de onun  mevlasıdır.”

 “Ali benden Harun’un Musa’ya olan konumundadır.”

 “Ali benden, ben de ondanım.”

 “Ali benden, nefsim gibidir. Ona olan itaat bana itaattir,  ona karşı asi olmak bana karşı asi olmaktır.”

 “Ali’nin savaşı Allah’ın savaşıdır. Ali’nin barışı Allah’ın  barışıdır.”  

 “Ali’nin dostu Allah’ın dostudur. Ali’nin düşmanı Allah’ın  düşmanıdır.”

 “Ali, Allah’ın yaratıklarına olan hüccetidir.”

 “Ali’yi sevmek iman, onu buğz etmek küfürdür.”

 “Ali’nin tarafı Allah’ın tarafıdır, Ali’nin düşmanlarının tarafı da Şeytan’ın tarafıdır.”

 “Ali hakladır, hak da Ali’yledir. İkisi birbirinden ayrılmazlar.”

 “Ali Cennet ve Cehennem’in bölüştürücüsüdür.”

 “Ali’den ayrılan benden ayrılmıştır, benden ayrılan da Allah’tan ayrılmıştır.”

 “Ali’nin şiası (yandaşları) Kıyamet Günü’nde kurtulmuş olanlardır.”

İmam Ali bir cemaatın önünden geçerken, cemaat ayağa kalkıp acele ederek ona doğru geldiler. Hz. Ali: «Bana gelen cemaat kimlerdir?» diye sorunca: «Senin şiandanız ey Müminlerin Emiri!» dediler. Hz. Ali onlara: «Hoş geldiniz» dedikten sonra buyurdular ki: «Ey yanıma gelen kimseler! Bana ne oluyor ki şiamın alametini ve bizi seven dostumuzun süsünü sizde göremiyorum» diye sordu. Utandıklarından dolayı sustular. Hz. Ali ile beraber olanlar, ona « Sizinle Ehl-i Beyt’i şereflendiren ve sizi insanlar arasından methetmekle tahsis edip size bu nimeti veren zatın aşkına şianızın vasıflarını bize bildiriniz» Hz. Ali buyurdular ki:

“Şiamız, Allahu Teala’yı sıfatıyla bihakkın tanıyan, Allah’ın emirleriyle amel edenlerdir. Fazilet ehlidirler. Doğru konuşurlar. Yiyecekleri azık, giydikleri iktisatlıdır. Tevazu ile yolda yürürler. Allaha olan taatlarının çokluğundan cisimleri zayıflamış, yaptıkları ibadetle ona boyun eğmişlerdir. Allah’ın haram kıldığı şeyden gözlerini kapatmış, Allahı iyice tanımak için bütün hislerini seferber etmişlerdir. Dünyadan pervaları yoktur. Esenlik zamanlarında nefsani arzuları ne ise bela ve meşakkat anında da aynıdır. Allah’ın kazasına razıdırlar. Allah’ın onlara tahdid eylediği ecel müddeti olmasaydı, bir an evvel Allaha ve nail olacakları sevaba kavuşmaları iştiyakından ve can yakıcı azaptan korktuklarından dolayı, gözün çılıp kapatıldığı zaman kadarınca bile ruhları bedenlerinde sabit kalmayacaktı. Bu kainatın yaratıcısı onların nazarında yücelmiş, başkası gözlerinin önünde küçülmüştür. Cennet bahsinde onlar, sanki cenneti gözüyle görüp koltuklarının üzerine yaslanmış gibidirler. Cehennem bahsinde ise sanki cehennem ateşini gözleriyle görüp onda azaplandırılan kimseler gibidirler. Dünyanın birkaç gününün eziyetine sabır edip öldükten sonra onlara hemen uzun bir esenlik gelir. Dünya onları arzuladı, onlar dünyayı istemediler. Dünya onları talep eyledi fakat onlar, dünyayı emelinden aciz bıraktılar. Geceleyin namazda dururlarken, ayaklarını yan yana getirip Kuran-ı Kerim’in cüzlerini güzelce yavaş yavaş okurlar.


Şia'nın Doğuşu, Başlangıcı Ve Niteliği

ŞİA MEZHEBİNİN GEÇMİŞİ

ŞİA FIKHININ KAYNAKLARI

Şia Kime Denir?

ŞİA MEZHEBİNİ TANIYALIM

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)