• Nombre de visites :
  • 3288
  • 8/4/2008
  • Date :

FAİZ HÜKÜMLERİ

FAİZ HÜKÜMLERİ

   Soru 1: Bir kamyon satın almak isteyen bir şoför kamyon satın almak için gerekli parayı başka birinden alarak para verenin vekâletinde kamyonu onun için alır. Sonra bu adam kamyonu taksitle şoföre satar; bu muamelenin hükmü nedir?

   Cevap: Şoför eğer muameleyi mal sahibinin vekili olarak yapmış ve daha sonra mal sahibi de onu taksitle vekilin kendisine satmışsa, her iki muamelede tarafların ciddî olarak alış veriş niyetleri olur ve bununla faizden kaçmak amacıyla hile yapmayı amaçlamazlarsa böyle bir muamelenin sakıncası yoktur.

   Soru 2: Faizli borç nedir? Bankaya para yatıran mevduat sahiplerinin kâr olarak bankadan aldıkları yüzdelik, faiz sayılır mı?

   Cevap: Faiz, borçlunun alacaklıya -aldığı borçtan dolayı- borç olarak aldığı mala ilâveten verdiği fazlalıktır. Bankaya yatırılan paranın kârı konusuna gelince; [İran'daki uygulamada] banka mevduat sahibinin vekili olarak kendisine tevdi edilen (verilen) parayı şer'î sahih sözleşmelerden biri çerçevesinde çalıştırmak zorundadır ve bu muameleden elde edilen kâr faiz değildir ve bu kârı almanın sakıncası yoktur.

   Soru 3: Faizli muamelenin ölçüsü nedir? "Faiz sadece borçta olur, başka durumlarda değil." sözü doğru mudur?

   Cevap: Faiz borçta olduğu gibi bazen alış verişte de olabilir. Alış verişte faiz, tartı veya ölçekle satılan bir malı kendisiyle aynı cinsten olan başka bir maldan daha fazla bir miktar karşılığında satmakla olur.

   Soru 4: Açlıktan ölmek üzere olan ve kendisini ölümden kurtarmak için murdardan başka bir şey bulamayan kimsenin zaruret durumunda murdar yemesi şer'an caiz olduğu gibi, acaba çalışma gücü olmayan ve az bir sermayesi bulunan bir kimse, kârla geçinmek için parasını faizli muamelede kullanmak zorunda kalırsa, zaruret hâline binaen faiz alması caiz midir?

   Cevap: Faiz haramdır ve bunu zaruret hâlinde murdar yiyen kişiyle kıyaslamak doğru değildir, bu ikisi arasında fark vardır; çünkü birinci durumda kişi murdardan başka kendisini ölümden kurtaracak bir şey bulamıyor. Oysa çalışma gücü olmayan kimse kendi sermayesini kâr ortaklığı (mudarebe) gibi şer'î akitlerden biri çerçevesinde çalıştırabilir.

   Soru 5: Ticarî muamelelerde bazen posta pulları değerlerinden yüksek bir fiyata satılmaktadır. Örneğin yirmi riyallik bir pul yirmi beş riyale satılmaktadır; acaba bu muamele sahih midir?

   Cevap: Bunun sakıncası yoktur ve bu fazlalık faiz sayılmaz. Çünkü faizli muamele, ölçü ve tartıyla satılan ve aynı cinsten olan iki şeyin alış verişinde alınan veya satılan şeyin miktarının ötekisine oranla fazla olmasıdır ve bu tür muamele batıldır.

   Soru 6: Faiz bütün özel ve tüzel kişilere eşit şekilde mi haramdır, yoksa bazı özel durumlarda istisna var mıdır?

   Cevap: Faiz genel olarak haram olmakla birlikte babayla oğul ve karıyla koca arasındaki faizli borç ve Müslüman'ın gayrimüslimden aldığı faiz müstesnadır.

   Soru 7: Alış veriş belli bir fiyatla tamamlandıktan sonra tarafların, müşteri vadeli bir çek verdiği takdirde belirlenen fiyat üzerine bir meblağ eklenmesi hususunda anlaşmaları caiz midir?

   Cevap: Alış veriş belli bir fiyat üzerinden gerçekleştikten sonra fazlalık asıl meblağı ödemedeki gecikme dolayısıyla istenirse, bu durumda fazlalık şer'an haram olan faizdir ve sırf tarafların bu fazlalığın ödenmesi üzerine anlaşmalarıyla o para helâl olmaz.

   Soru 8: Bir kimsenin bir miktar borç paraya ihtiyacı olursa ve kendisine borç verecek birini de bulamazsa, ihtiyaç duyduğu meblağı temin etmek için bir malı fiyatından fazlasına veresiye olarak satın aldıktan sonra onu aynı mecliste satıcıya daha az bir fiyata nakit olarak satması; örneğin bir kilo safranı parasını bir sene sonra vermek üzere veresiye olarak satın aldıktan sonra aynı mecliste satıcının kendisine nakit olarak satın aldığı fiyatın üçte ikisine satması caiz midir?

   Cevap: Faizli borçtan kaçmak için gerçekte bir tür hile olan böyle bir muamele şer'an haram ve batıldır.

   Soru 9: Ben kâr elde etmek ve faizden kaçmak için değeri yüksek olan bir evi beş milyon riyale satın aldım. Sözleşme esnasında, satıcının beş ay içerisinde muameleyi feshedebileceğini ve bu durumda benden aldığı parayı geri vererek evi alabileceğini şart koştuk. Muamele bittikten sonra aynı evi satıcının kendisine aylık 150 bin riyale kiraya verdim. Şimdi muamelenin üzerinden dört ay geçtikten sonra İmam Humeyni'nin (r.a) fetvasına göre bu işin faizden kaçmak için olursa caiz olmadığını öğrendim. Sizin fetvanıza göre bunun hükmü nedir?

    Cevap: Eğer bu muamele ciddî bir iradeyle gerçekleşmemiş ve sadece satıcının borç para elde etmek ve müşterinin ise bir kazanç sağlamak amacıyla biçimsel olarak yapılmışsa, faizli borçtan kaçmak için bir hile olan böyle bir muamele şer'an haram ve batıldır. Bu tür muamelelerde müşterinin sadece evin fiyatı olarak satıcıya vermiş olduğu parayı geri alma hakkı vardır.

   Soru 10: Faizden kaçmak için mala başka bir şey eklemenin hükmü nedir?

   Cevap: Faizli borcun caiz olması için bunun hiçbir etkisi yoktur ve mala bir şey eklemekle faizli borç helâl olmaz.

   Soru 11: İşçi ve memurların çalıştıkları yıllarda aylık maaşlarının bir bölümünü, yaşlandıklarında kullanmak için emeklilik sandığına ödemeleri ve emekliye ayrıldıktan sonra o parayı devlet tarafından ona eklenen bir meblağla birlikte almalarının bir sakıncası var mıdır?

   Cevap: Emekli maaşı almanın sakıncası yoktur. Devletin emekliye aylık maaşından kestiği miktara ek olarak verdiği para, onun maaşlarının kârı değildir ve faiz sayılmaz.

   Soru 12: Bazı bankalar tapusu olan evin onarımı için cüâle sözleşmesi [1] çerçevesinde ev sahibine borç veriyorlar; bu durumda, borçlu kişi borcunu yüzdelik bir oran fazlalıkla birlikte belli bir zamana kadar taksitle ödemek zorundadır. Acaba bu şekilde borç almak şer'an caiz midir ve bu konuda cüâle sözleşmesi nasıl tasavvur edilebilir?

   Cevap: Eğer söz konusu meblağ ev sahibine evini onarması için borç olarak verilmişse bu durumda onun cüâle olması anlamsızdır; borcun kendisi her halükârda sahih olmakla birlikte verilen borçtan fazla almak şartı caiz değildir. Ancak ev sahibinin, evin onarımı için banka için bedel kararlaştırmasının sakıncası yoktur. Bu durumda cu'l (bedel) sadece bankanın evin tamiri için harcadığı miktar değil, bankanın evi onarma karşılığında taksit olarak istediği şeylerin hepsidir.

   Soru 13: Eşyayı nakit değerinden fazlasına veresiye olarak satın almak caiz midir? Bu faiz sayılmaz mı?

   Cevap: Eşyaları nakit fiyatından fazlasına veresiye olarak satmanı ve satın almanın sakıncası yoktur; nakit ve veresiye arasındaki fiyat farkı faiz sayılmaz.

   Soru 14: Bir kimse evini muhayyerlik satışıyla satar. Fakat satışı feshetmek için belirlenen zamana kadar parayı müşteriye geri veremez. Bu arada üçüncü bir kişi satıcının muameleyi feshetmesi için bu parayı müşteriye öder; ancak verdiği paraya ilâveten kendi hizmeti karşılığı bir miktar para almayı da şart koşar; şer'an bu meselenin hükmü nedir?

    Cevap: Eğer üçüncü kişi parayı müşteriye geri vermek ve muameleyi feshetmek için satıcı tarafından vekil olarak görevlendirilmişse, yani, önce satıcıya bir miktar borç verir ve sonra satıcı tarafından vekil olarak onu müşteriye vererek satışı feshederse, onun bu işi ve bu vekâletinden dolayı ücret almasının sakıncası yoktur. Ama müşteriye ödediği parayı satıcıya borç olarak vermişse, bu durumda satıcıdan taraf müşteriye mal değeri olarak vermiş olduğu paradan fazlasını isteyemez.

----------------------------------------------

[1]-[Cüâle: İnsanın yapılan bir hizmet karşılığında işi yapan kimseye belli bir ücret ve ödül vermeyi kararlaştırmasına denir. Birisinin kim kaybettiğim şeyi bulursa, ona şu kadar ödül vereceğim demesi gibi.]

 

 

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)