• Nombre de visites :
  • 1186
  • 21/9/2009
  • Date :

ŞİA VE SAHABE  (6)

resulullah

  Acaba bir insanın Peygamberle olan az bir beraberliği o insanın adil olmasına sebep olabilir mi? Ve böyle bir şey mümkün müdür? Oysa adalet ihlasla Peygambere ve getirdiklerine iman ve amelden başka bir yolla hasıl olmaz.

  İnsanın fıtrat ve aklı ile bağdaşmayan bu çelişki Ehl-i Sünnetin bazı alimleri tarafından ortaya atılmıştır. Örneğin İbni Teymiye, fitne ve fücurlarla tanınan Muaviye b. Ebu Süfyan’ı sırf sahabe olduğu için tabiinden olup da Ehl-i Sünnet arasında adalet ve takva ile meşhur olan Ömer b. Abdul Aziz’in ön planına çıkarmıştır. Oysa Ehl-i Sünnete göre, Ömer b. Abdul Aziz hülafa-i raşidinin beşincisidir. Bu Muaviye’nin sırf sahabe olmasından doyalı onun ön plana çıkarılmaması gerektiğine en büyük delildir.

  Sormak lazım; bunların hangisinin makamı yücedir? Kendi gözleriyle Peygamberden onlarca mucizeyi gördükten sonra iman getiren mi yoksa O mucizelerin bir tanesini daha görmeden iman getiren mi daha değerlidir?

  Bütün sahabe adaletlidir; sözünü yayanlar, sahabeden bazılarına itiraz yolunu kapamak için bu sözü yaygınlaştırmışlardır. Fakat sahabeden bazıları Peygamberden sonra Hz. Ali ve evlatlarını devre dışı bırakma girişimlerinde bulundular. Bu görüş ve inancın doğrultusunda hareket edenler, sahabenin tüm yaptıklarını ve görüşlerini sırf bu hedeften dolayı, sahih görmüşlerdir.

  Bu yanlış ve batıl inancın savunucuları Peygamberin Ehl-i Beytini kendi çirkef planlarına ve makamlarına bir tehlike gördükleri için bu asılsız görüşü ortaya atmış ve yaygınlaştırmışlardır. Çünkü bu zihniyetin sahipleri Ehl-i Beytin Kuran ve hadislerdeki makamını biliyor ve bu hakikatlerin karşısında sahabeyi Ehli Beytin ön planına çıkarmak ve dolayısıyla hedeflerine ulaşmak için bunları yapıyorlardı.

İşte bunlardan dolayı Peygambere nispet verilen ‘Ashabım yıldızlar gibidir...’ hadisi aşağıdaki sahih hadise göre Ehl-i Beyt karşısında uydurulan bir hadistir.

resulullah

  Zira Peygamberin sahih bilinen bir hadiste şöyle buyurduğu naklolunmuştur;

‘Benim Ehl-i Beytim Nuh’un gemisine benzer, Ona binenlerin hepsi kurtuldu, ondan kaçanların hepsi helak oldu.’ [1]

  Ve yine O Hazret buyuruyor ki; Benim Ehl-i Beytim sizin içinizde Ben-i İsrail’deki hıtta kapısına benzer. O kapıdan girenlerin hepsi bağışlandılar’ [2] Sahabenin tamamının adaletine, inanmanın menfi yönlerinden bir tanesi bir çok düzmece sözlerin hadis unvanında kitaplarda naklolunmasıdır.

  Acaba bu konuda olanlardan Resulullah’ın sünnetini almak ve öğrenmek doğru mudur? Ashabım yıldıra gibidir hadisine inanırsak eğer, Peygamberin sünnetini, Hz. Ali’ye karşı savaş açan Muaviye b. Ebu Süfyan, Amr b. As, Semure b. Cundeb, Ebu Hureyre’den ...almamız gerekir. Oysa akıl bunu tamamen reddetmektedir. Zira Peygamberin sünnetine muhalefet edenlerden, o sünneti öğrenmek, istemek akla göre doğru değildir.

Ehl-i Sünnetin kendi sahih kitaplarından Peygamberin şöyle buyurduğu naklolunmuştur;

‘Zamanının imamının biatı üzerinde olmadan ölen kimse, cahilliye ölümü üzere ölmüştür’

  Bu rivayete göre Aişe cahilliye dönemine dönmüş olmaktadır. Zira O zamanının imamı Hz. Ali’ye biat meselesinde muhalifet etti ve biat etmedi ve üstelikte bir ordu teşkil ederek Hz. Ali’ye savaş (Cemel savaşı) açtı.

  Şimdi sormak lazım yukarıdaki hadis Peygamberin sünneti değil midir? Peki Peygamberin sünnetine muhalifet eden birisinden, o sünneti öğrenmek, istemek ne derece makul olabilir? Ehl-i Sünnet Muaviye’nin Hz. Ali’ye karşı savaştığını bildikleri halde Muaviye ve tüm sahabeyi adil bilmektedirler. Acaba kendi aralarında çelişki ve ihtilaf olan sahabelerden (her iki taraftan) de sünneti almak ve öğrenmek doğru mudur? Akıl bu görüşü tamamen reddetmektedir. Öyleyse sormak lazım; sahabeden sünneti öğrenmek ve almak vacip midir?


[1] Müstedrek-i Hakim, c.3, s.151

[2] Mecme’uz Zevaid-i Haysemi, c.9, s.168

ŞİA VE SAHABE  (5)

ŞİA VE SAHABE  (4)

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)