• Nombre de visites :
  • 1611
  • 26/8/2009
  • Date :

İmam Rıza (as)’ın Fazileti ve Siresi  (8)

imam rıza

  Sabah olunca İmam (a.s) onların bulunduğu yere gitti... Memun İmam’a iltifat edip saygı gösterdi. Daha sonra Caslik’e dönerek onun İmamla tartışmasını istedi. Caslik şöyle dedi: Ey müminlerin Emiri! Benim kabul etmediğim bir kitap ve inanmadığım bir peygamberle ihticaç edecek olan bir kimseyle ben nasıl tartışa bilirim?”

  İmam Rıza (a.s); “Ey Hıristiyanlı! Eğer İncilinle senin aleyhinde delil getirsem, kabul edecek misin?” diye sordu.

  Caslik; “Evet, istemesem de kabul edeceğim; İncil’in dediğini hiç inkar edebilir miyim?”

  Sora İmam (a.s) onunla İncil ile, Res’ul-Calut’la Tevrat ile, Zebur ehli ile Zebur’la İslam Peygamberinin hak olduğunu geniş delillerle ispatladı, onlar da İmam’ın sözünü teyit ettiler. Başkalarıyla da tartıştı, onları da güçlü delillerle susturmaya mecbur kıldı. Daha sonra şöyle buyurdular:

  “Ey cemaat! Eğer sizin aranızda muhalif olup da sorusu olan varsa, sorusunu utanmadan ve çekinmeden sorsun!”

Bu esnada Kelam ilminde eşi olmayan İmran-i Sabi şöyle dedi:

“Ey alimler! Eğer Onun kendisi beni sora sormaya davet etmeseydi soru sormayacaktım. Çünkü ben Kufe, Basra, Şam ve Cizre’ye gidip o bölgelerin alimleriyle konuşup tartışmışım; ama kimse Allah’ın vahdaniyetini bana ispatlayamamıştır...”

  İmam (a.s), Allah’ın birliğini ispatlayıcı delilleri detaylı bir şekilde onun için beyan ettiğinde, İmran, İmam’ın delilleriyle ikna olup şöyle dedi:

“Ey efendim, dediklerini anlayıp kanaat getirdim, şehadet ederim ki Allah Teala, senin vasf ettiğin şekildedir; hidayet ve hak bir dinle peygamberliğe seçilmiş olan Muhammed de O’nun kuludur.”

  İmran daha sonra kıbleye yönelerek secdeye kapandı ve müslüman oldu. Mütekellimler İmran-i Sabi’nin sözünü duyunca artık bir şey soramadılar. Bu tartışmadan sonra Memun kalkıp İmam (a.s)’la birlikte evin içine gittiler, halk da dağıldı.”[1]

Bayram Namazı Kıldırışı

  Hicri 202 (M: 818.) yılının Ramazan veya kurban bayramlarının birinde Memun, İmam Rıza (a.s)’dan halka bayram namazını kıldırmasını istedi. İmam (a.s) özür dilemesine rağmen Memun isteğinden vazgeçmedi. Nihayet İmam (a.s) Memun’un ısrarını ve bu işten vazgeçmeyeceğini görünce şöyle buyurdular:

“Eğer ben bayram namazı kıldıracak olursam, ceddim Resulullah (s.a.a) ve Emir’ul- Muminin Ali (a.s) gibi namaz kıldırmak için dışarı çıkacağım.”

  Memun İmam (a.s)’ın bu sözünü kabul edip; “İstediğin şekilde namaz için dışarı çıkabilirsin” dedi. Memun komutanlarına, hizmetçilerine ve diğer insanlara bayram günü İmam Rıza’nın evinin önünde hazır olmalarını emretti.

  Bayram gününün sabahı, güneş doğmadan önce cadde ve sokaklar İmam Rıza’nın nasıl bayram kıldıracağını merak eden insanlarla dolup taşmıştı, hatta kadın ve çocuklar bile oraya gelmişlerdi. Hepsi İmam Rıza (a.s)’ın dışarı çıkmasını bekliyorlardı.

imam rıza

   Komutanlar da ordularıyla birlikte, atlarına bindikleri bir halde İmam (a.s)’ın evinin önünde durmuşlardı.

  İmam Rıza (a.s) bayram guslü yapıp beyaz bir gömlek giydiler, pamuktan örülen beyaz bir imameyi başına bırakıp imamenin bir ucunu göğüslerine, öbür ucunu ise arkalarına sarktılar; kendilerine bir miktar koku sürüp eline bir asa alarak yanındakilere; “Ben nasıl yaparsam siz de öyle yapın.” buyurdular. Daha sonra şalvar ve elbisesinin eteğini çemremiş bir halde ayak yalın yola çıkıp hareket etmeğe başladılar. Biraz yürüdükten sonra durup göğe bakarak; “Allah-u Ekber!” diye tekbir getirdiler. Tekbir sesini duyan herkes bir ağızdan tekbir getirdi...

Memun’un komutan ve adamları, İmam (a.s)’ı bu halde görünce, onlar da bineklerinden aşağı inerek ayakkabılarını ayaklarından çıkarıp yalın ayakla yürümeğe başladılar.

  İmam (a.s) bir müddet namazgaha doğru yürüdükten sonra, tekrar tekbir getiriyorlardı. Her yandan gelip toplanan halk da bir ağızdan tekbir getiriyordu. Herkes ağlamaktaydı; heyecan içindeydi. Adeta bütün şehir İmam (a.s)’la beraber yürümekte ve tekbir getirmekteydi.

  Fazl b. Sehl durumu böyle görünce, Memun’un yanına vararak halkın bu durumunu ona anlatarak şöyle dedi: “Eğer durum böyle devam ederse, ne olacağı bilinmez!”

  Memun bir adamı İmam’ın yanına göndererek; “Size zahmet verdik, siz geri dönün” diye ricada bulundu. İmam (a.s) da ayakkabılarını isteyip onları giyerek evine döndü.[2]

  Halk da böylece Memun’un, İmam (a.s) hakkındaki söylediği sözlerin yalan ve gösteriş için olduğunu ve kendi siyasi hedeflerine ulaşmaktan başka bir hedefi olmadığını anlamış oldu.


[1] - Bihar, c. 49, s. 173, h. 12. Bu rivayet çok uzun olduğundan dolayı biz onu özet olarak aktardık.

[2] - İrşad-ı Mufid, s. 213-214. Uyun, c. 2, s. 148-149.

İmam Rıza (as)’ın Fazileti ve Siresi  (7)

İmam Rıza (as)’ın Fazileti ve Siresi  (6)

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)