• Nombre de visites :
  • 3152
  • 3/6/2009
  • Date :

İmam Humeyni (r.a) (2)

imam humeyni

Merceiyeti Ve Siyasal Mücadelesi

  1937 yılında Ayetullah Hairi vefat etti, Kum havzasının idaresi ve merceiyet imam Humeyni’nin bir diğer üstadı olan Ayetullah Burucerdi’ye geçti. Bu dönemde imam Humeyni’nin siyasi çalışmaları durmadı, aksine daha çok güçlenmeye başladı. Burucerdi hem üst düzeyde bir âlimdi ve hem de öğrencilerini monarşiye karşı politik anlamda bilinçlendiren birisiydi.

Esasen şia âlimlerinin istisnasız en büyük özellikleri, her ne pahasına olursa olsun, her zaman zulüm, baskı ve diktatörlüğe karşı durup, mücadele etmeleridir.

 Şia olan herkes, mazlumun yanında yer alarak zulme karşı direnmiştir. Bu Teşeyyü mektebinin en belirgin özelliklerinden birisidir.

  1962 yılında Ayetullah Burucerdi vefat edince, imam Humeyni Onun tüm görevlerini üstlendi, zira o dönemde bu makama ulaşacak imamdan daha üstün kimse bulunmamaktaydı. İmamın tek mercie taklit olmasının üzerinden birkaç ay geçmişken Şah batı yanlısı ve Müslümanların zararına olacak yeni hukuksal düzenlemeler getirmek peşindeydi. İmam bu kanunlara çok sert bir şekilde karşı çıktı ve halkı direnmeye davet etti. Şah hiç beklemediği bu tepki sonucunda tasarıyı geri çekmek zorunda kaldı, fakat bunun yanında artık karşısında kimin olduğunu da iyice anlamıştı.

  İkinci adımda çok geçmeden geldi, Şah “beyaz devrim” gerçekleştirdiğini ilan etti. Sonra başbakan Musaddık, bir CIA darbesiyle devrilince halk ayağa kalktı, imam hemen konuşmaları ve yayınladığı mesajlarla halkı bilinçlendirdi, özellikle şahın devrim sözcüğünü arkasına gizlenerek neler yapmak istediğini anlattı. İslami sorumluluk bilincinde olan imam Humeyni, Şah Rıza Han’ın halka karşı işlediği cinayet ve yolsuzlukları bir bir açıkladı.

imam humeyni

  Şah rejimi buna kayıtsız kalmadı ve 22 Mart 1963 yılında askeri güçleriyle Kumdaki Feyziye medresesine saldırma emri verdi, bu saldırıda birçok öğrenci şehit edildi.

Şahın silahlarla kan akıtması imam için yeni bir mücadele döneminin başlangıcı oldu, çünkü haksız yere insanları öldürmeye başlayan O olmuştu.

1963 sonbaharında imam, Şah’a karşı yayınladığı bildiride ülkenin bir ABD kuklası olması için her şeyin yapıldığını, fakat Müslümanların hiçbir zaman ABD ve İsrail’le yan yana olmayacağını buyurdu, peşi sıra Şah’a bir mektup yazarak, İslami ilkelere geri dönmesini aksi takdirde sonunun babası gibi olacağını söyledi. Bunun üzerine Şah geceyle imamın tutuklanarak Tahran’a getirilmesini emretti.

  Halk sokaklara döküldü, ülkenin dört bir yanında yürüyüşler düzenlendi ve şahın orduyu kullanarak bastırmaya çalışması sonucu 15 bin kişi hayatını kaybetti. Bu olay aslında inkılâbın başlangıcı oldu. Bundan sonra imam Humeyni, Şah’a karşı başlatılan büyük mücadelenin tek lideri ve güçlü sesi durumuna geldi. 

4 Kasım 1964 yılında Türkiye’ye sürgüne gönderildi, önce Ankara’da tutulan imam, daha sonra Bursa’ya getirildi.1965 yılında Necef kentine gitmeye karar verdi,13 yıl burada kalarak Şah’a karşı mücadeleyi yönetti.

  1977 yılımda imamın büyük oğlu Mustafa gizli örgütler tarafından Necef’te şehit edildi, bu durum imamı etkilemedi, fakat halkın direnişini kat kat çoğalttı. Iraktaki baas rejimi, şahında baskısıyla imamın ırak’tan ayrılmasını istedi, bunun üzerine imam Fransa’ya gitmek zorunda kaldı.


İmam Humeyni (r.a) (1)

İmam Humeyni`nin Ardından

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)