• Nombre de visites :
  • 15519
  • 15/11/2008
  • Date :

İsm-i A'zam

ism-i azam

      Yüce Allah'ın isimleri arasında kendisi ile yapılan duaların kabul edildiği ve hiçbir şeyin etkisi dışında kalmadığı kelime kalıbında bir ismin olduğu kanaati insanlar arasında yaygındır. Fakat bu iddiayı iler sürenler, Allah'ın bilinen hiçbir isminde bu özelliği bulamadıkları için bu ismin bizim bilmediğimiz harflerden oluştuğuna, o ismi bulmamız hâlinde her şeyin irademize boyun eğeceğine inanırlar.

      Muskalar ve dualarla uğraşanların kanaatlerine göre İsm-i A'zam'ın bir kelime kalıbı vardır. Bu kelimenin delâleti sözlük anlamına göre değil, tabiî yapısına bağlıdır. Ayrıca bu ismin harfleri ve bu harflerin dizilişi, ihtiyaçlara ve isteklere bağlı olarak değişir. Onların bu ismi bulma hususunda özel yöntemleri vardır. Bu yöntemlerle önce harfleri ortaya çıkarırlar, sonra onları arka arkaya dizerek onunla dua ederler. Bunu onların yöntemlerini inceleyenlerden biliyoruz.

     Bazı rivayetlerde buna yönelik işaretler de vardır. Meselâ bir rivayette, Bismillahirrahmanirrahim ile İsm-i A'zam arasında gözün siyahı ile beyazı arasındaki yakınlıktan daha ileri derecede bir yakınlık olduğu ileri sürülüyor. Başka bir rivayete göre İsm-i A'zam, Ayet'el-Kürsî ile Âl-i İmrân Suresi'nin başlangıcındadır. Bir başka rivayete göre onun harfleri Fâtiha Suresi'nde dağınık olarak bulunmaktadır. İmam bu harfleri bilir. İstediği zaman onları bir araya getirip onunla dua eder ve duası kabul edilir.

      Bir diğer rivayete göre Süleyman Peygamber'in veziri Asıf b. Berhıya, İsm-i A'zam'ın harflerinden bazısını biliyordu. Onunla dua ederek Saba Kraliçesi'nin tahtını göz kırpma süresinden daha kısa bir zaman zarfında Süleyman Peygamber'in önüne getirdi.

       Yine bir başka rivayete göre İsm-i A'zam yetmiş harften oluşur. Allah bu harflerin yetmiş ikisini peygamberleri arasında bölüştürdü ve bir harfini kendi katında gayp ilminde saklı tuttu. Bunlar gibi İsm-i A'zam'ın, harflerin dizimi ile oluşmuş bir kelime olduğuna işaret eden daha birçok rivayet vardır.

      Sebep-sonuç ve bunların özellikleri ile ilgili gerçek bir inceleme, bu kanaati geçersiz kılar. Çünkü gerçek etki, etki edecek şeylerde güç ve zayıflık bulunması ile etki eden ve etkilenen şeyin arasında bir benzerlik olup olmamasına dayanır. Harflerden oluşan bir isim, sözünün özelliği bakımından değerlendirildiğinde arazî niteliklerden olan bir işitilebilen sesler dizisinden ibarettir. Bu isim, düşünülen anlamı bakımından değerlendirildiğinde ise hiçbir şey üzerinde asla etkisi ol-mayan bir zihnî tasarıdan ibarettir. Gırtlaklarımız yolu ile ortaya koyduğumuz bir sesin veya zihnimizde canlandırdığımız hayalî bir tasarının, varlığı ile her şeyi kahretmesi, istediğimiz şey üzerinde dilediğimiz tasarrufu yapması, göğü yere dönüştürmesi, dünyayı ahirete çevirmesi veya bunların terslerini gerçekleştirmesi imkânsızdır. Çünkü o sesin ve o tasarının kendisi bizim irademizin sonucu ve ürünüdür.

Yüce Allah'ın isimleri ve özellikle O'nun İsm-i A'zam'ı gerçi kâinatta etkilidir ve yüce zatından şu görünen âleme feyiz inmesinin araçları ve sebepleridir; fakat bu isimler, herhangi bir dilde onlara delâlet eden kelimelerin lafızları ile veya bu kelimelerin zihinlerde canlandırdığı anlamları ile değil, gerçeklikleri ve hakikatleri ile etki yaparlar. Bu şu demektir: Yüce Allah, her şeyin faili ve var edicisidir. Bu mucitliğini o şeye uygun sıfatını içeren uygun ismi ile gerçekleştirir. Yoksa bu mucitlikte kelimelerin veya zihinde kavranan taslakların ya da yüce zatı dışında başka bir gerçeğin etkisi yoktur.

     Yalnız yüce Allah, "Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm." (Bakara, 186) ayetinde buyurduğu gibi kendisine dua edenin duasını kabul edeceğini vadediyor. Bunun için duanın ve dileğin gerçek olması ve bu ayetin tefsiri sırasında vurgulandığı gibi başkasına değil de yüce Allah'a yöneltilmiş olması gerekir. Buna göre kim bütün sebeplerden koparak bir dileğinin yerine getirilmesi için sırf Allah'a sarılırsa, dileğine uygun ilâhî ismin hakikatine sarılmış olur. O zaman o isim gerçeği ve hakikati ile etkisini gösterir ve kulun dileği kabul olur.

     İşte isimle duanın hakikati budur. Dua edenin sarıldığı ismin durumuna göre meydana gelen etkinin özelliği veya genelliği belirlenir. Eğer bu isim İsm-i A'zam olursa, her şey onun gerçekliğine boyun eğer ve bu isim ile dua edenin duası mutlaka kabul olur. İşte bu konudaki rivayetleri ve duaları böyle yorumlamak gerekir. Yoksa kelimeden ibaret isme ve onun kavramına olağanüstü bir etki atfetmek doğru değildir.

     Yüce Allah'ın isimlerinden birini veya İsm-i A'zam'ın bazı bölümlerini peygamberlerinden birine ve bir kuluna öğretmesinin anlamı, yüce Allah'ın dua eden kuluna o isme sarılarak dua etmesinin yolunu açmasıdır. Bu arada elbette o ismin bir kelime kalıbı ve bir anlamı vardır. Bunun sebebi, kelimelerin ve anlamlarının, hakikatleri bir nevi muhafaza eden araçlar ve sebepler olmalarıdır. Bu gerçeği iyi anlamak gerekir.

      Bilmek gerekir ki, kimi zaman bir özel isim sadece yüce Allah'a verilebilir, O'ndan başkalarına takılamaz. Nitekim "Allah" ve "Rahman" isimlerinin böyle oldukları ileri sürülmüştür. "Allah" ismi, yüce Allah'a mahsus bir özel isimdir, bizim incelediğimiz anlamda bir isim değildir. "Rahman" ismi ise, yukarıda değindiğimiz gibi anlamı yüce Allah ile başkaları arasında ortak olan ve bu nedenle de O'nun en güzel isimleri arasında yer alan bir isimdir. Bu açıklamamız, tefsir ilmi açısındandır. Meselenin fıkhî yönü ise, incelememizin çerçevesi dışında kalır.


En güzel isimler Onundur

Allah-u Teala’nın İsimleri

Allah İle Konuşmak

Yüce Allah’ a Sığınmak

Kur'an-ı Kerîm'den Dualar

Bana dua edin!

EY RAHİM OLAN ALLAH'IM!

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)