• Nombre de visites :
  • 2972
  • 3/11/2008
  • Date :

Ehl-i Sünnet Hadislerinde Hz. Mehdi (a.s)  2

imam mehdi (af)

1- Kays bin Cabir, dedesinden; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Benden sonra halifeler, halifelerden sonra da emirler gelecek; emirlerden sonra da zorba hükümdarlar gelecek; sonra Ehl-i Beyt’imden biri çıkacak, yeryüzünü zulümle dolduğu gibi, onu adaletle dolduracaktır.” [1]

2- Ali (a.s)’dan; dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Ümmetimde Hüseyin’in evlâtlarından biri kıyam etmedikçe dünya yok olmaz. O, yeryüzünü zulüm ile dolduğu gibi, onu adaletle dolduracaktır.” [2]

3- Huzeyfe’den, dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: 

“Mehdi benim evlâtlarımdandır; yüzü inci gibi parlayan yıldıza benzer.” [3]

4- Ebu Said Hudrî’den; dedi ki: Peygamber’den sonra birtakım istenmeyen durumun ortaya çıkmasından korktuk; durumu Allah Resulü’ne sorduk. Allah Resulü şöyle buyurdu:

“Ümmetim içerisinde Mehdi vardır. O zuhur edip, beş, yedi veya dokuz yıl yaşayacak. (Süredeki tereddüt, hadisin senedinde olan Zeyd’in tereddüdünden dolayıdır) Allah Resulü sonra şöyle devam etti: “Gök yağmurunu yağdıracak, yer bitkisinden bir şeyi saklamayacak, mal yığın gibi çoğalacak; bir kişi gelip ona: ‘Ey Mehdi, bana bağışta bulun, bana bağışta bulun’ diyecek. Bunun üzerine, Mehdi ona taşıyabileceği kadar mal verecektir.” [4]

5- Ebu Said Hudrî’den; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Mehdi bendendir; açık alınlı ve doğan burunludur; yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır.” [5]

6- Taberanî, Avf bin Malik’ten Resulullah (s.a.a.)’ın şöyle buyurduğunu tahriç etmiştir:

“Ey Avf, ümmet yetmiş üç fırkaya bölündüğünde durumunuz nasıl olacak? Onların biri cennetlik, geri kalanı ise cehennemliktir.”

Sonra ahır zamanın fitnelerinden bazılarını zikretti. Sonra da şöyle buyurdu:

“Sonra çok karanlık ve dehşetli bir fitne gelecek ve onu diğer fitneler izleyecek. Sonunda benim Ehl-i Beyt’imden Mehdi denilen biri çıkacak. Eğer onu görürsen, ona tâbi ol ki, hidayete erenlerden olasın.” [6]

7- Ebu Said Hudrî’den; dedi ki: Allah Resulü şöyle buyurdu:

“Ahır zamanda ümmetime sultanları tarafından çok ağır bir belâ inecektir. Öyle ki, ondan daha ağır bir belâ duyulmamıştır; hatta bu geniş yeryüzü onlara dar gelecektir. Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolacaktır. Mümin bir kimse zulümden sığınacağı bir sığınak bulamayacaktır. Sonra Allah Azze ve Celle benim itretimden bir kişiyi gönderecek. O, yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır. Ondan göğün de ehli, yeryüzünün de ehli razı olacaktır. Yer, tohumundan hiçbir şeyi saklamadan yeşertecektir; gökte bulunan bütün yağmuru Allah, onlara bol bol yağdıracaktır. O, onların arasında yedi, sekiz veya dokuz sene yaşayacaktır. O zaman öyle bolluk ve esenlik ortamı olacaktır ki, ölen insanlar bile Allah’ın yer halkına olan hayrından dolayı tekrar dirilmeyi arzulayacaklardır.” [7]

    Hâkim, bu hadisi naklettikten sonra onun sahih olduğunu, ancak Şeyhyan’in onu tahriç etmediklerini kaydetmiştir. Bu hadisi el-Beyan’ın sahibinin de naklettiğini, Taberanî’nin Mu’cem adlı kitabında, Ebu Nuaym’in de Menakıb’ül-Mehdi adlı kitabında tahriç ettiğini kaydetmiştir.

8- Huzeyfe el-Yemanî’den; dedi ki: Allah Resulü’nün şöyle dediğini duydum:

“Zalim hükümdarlar elinden bu ümmetin vay hâline! Kendilerine itaat edenler hariç, Müslümanları katledecekler, sürgün edecekler. Mümin kimse onları mülâkat ettiğinde diliyle onlara yağcılık yapacak, ama kalbiyle onlardan kaçacaktır. Ancak Allah İslâm dinini tekrar izzetine kavuşturmak istediğinde bütün tuğyancı zalimleri helâk edecek ve ümmeti fesadından sonra tekrar ıslâh edecektir. Allah dilediğine kadirdir. Ey Huzeyfe, eğer dünyanın ömründen sadece bir gün kalmış olsa dahi, Allah o günü o kadar uzatacak ki, benim Ehl-i Beyt’imden bir kişi, hükûmete kavuşup İslâm’ı muzaffer kılacaktır. Allah vaadine hilâf etmez. O, vaadini gerçekleştirmeye kadirdir.” [8]

9- Katade’den; dedi ki: “Said bin Musayyib’e: ‘Mehdi hak mıdır?’ dedim. O: ‘Evet, o haktır, Fatıma’nın evlâtlarındandır.’ dedi. Ben: ‘Fatıma’nın hangi evlâdındandır?’ dedim. Said: ‘Şimdilik bu kadarı yeter.’ cevabını verdi.”

El-Burhan Fî Alâmat-i Mehdiyy-i Ahir’iz-Zaman kitabının ikinci babında da Nuaym bin Hammad, Katade’nin şöyle dediğini tahriç etmiştir: “Said bin Museyyib’e: ‘Mehdi hak mıdır?’ dedim. O: ‘Evet.’ dedi. Ben: ‘O kimdendir?’ dedim. O: ‘Fatıma’nın evlâtlarındandır.’ dedi.” [9]

10- Abdullah’tan; dedi ki: Bizler Resulullah’ın huzurunda bulunduğumuz bir sırada Haşim Oğulları gençlerinden bir grup çıka geldi. Resul-i Ekrem onları görünce, gözleri yaşla doldu ve rengi kaçtı. Abdullah diyor ki: Bu arada ben: “Yüzünüzde bizi üzen bir durumun olduğunu görmekteyiz.” dedim. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu:

“Biz Ehl-i Beyt için Allah dünya yerine ahireti seçmiştir. Benden sonra Ehl-i Beyt’im, doğudan ellerinde siyah bayraklar olan bir kavim gelinceye kadar belâ, avarelik ve sürgünle karşı karşıya kalacak. Onlar hayır talep edecekler, ancak onlara verilmeyecek. Onlar savaşacak ve zafere kazanacaklar. Bunun üzerine onlara, istedikleri verilecek, fakat onlar onu, benim Ehl-i Beyt’imden bir kişiye verinceye kadar razı olmayacaklar. O, diğerleri yeryüzünü zulümle doldurdukları gibi, onu adaletle dolduracak. Kim o zamanı idrak ederse, buz üzerinde emekleyerek olsa bile onlara katılsın.” [10]

Bu hadisin benzerini el-Burhan Fî Alâmat-i Mehdiyy-i Ahir’iz-Zaman kitabında da nakletmiş ve sonunda da “Emekleyerek bile olsa katılın; çünkü o Mehdi’dir.” ibaretini eklemiştir.

11- Ali (a.s)’dan; dedi ki:

“Ey Resulullah! Acaba Mehdi biz Ehl-i Beyt’ten midir? Yoksa diğerlerinden mi?” diye sordum. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Mehdi bizdendir. Allah bizimle başlattığı gibi bizimle de sona erdirecek. Bizimle insanları şirkten kurtardığı gibi, bizimle de onları fitneden kurtaracaktır. Bizimle insanların kalbini şirk düşmanlığından sonra birleştirerek kardeş kıldığı gibi, fitne düşmanlığından sonra da onların kalbini bizimle birleştirerek kardeş kılacaktır.”

el-Beyan kitabının yazarı bu hadisi naklettikten sonra şöyle demiştir: Bu hadis hasan ve âlidir. Onu güvenilir hadisçiler kendi kitaplarında nakletmişlerdir. Taberanî, onu Mucem’ül-Evsat adlı kitabında, Ebu Nuaym, onu Hilyet’ül-Evliya adlı kitabında ve Abdurrahman bin Hatem, onu el-Evalî adlı kitabında nakletmiştir.[11]

12- Abdullah bin Ömer’den; dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Mehdi zuhur ettiğinde başının üstünde bir bulut olacak ve oradan bir münadi şöyle seslenecek: Bu Mehdi, Allah’ın halifesidir, ona tâbi olun.”

Yine Abdullah bin Ömer’den; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Mehdi zuhur ettiğinde başının üstünden bir melek: ‘Bu Mehdi Allah’ın halifesidir, ona tâbi olun.’ diye nida edecek.” [12]

13- Abdurrahman bin Avf babasından naklen Allah Resulü’nün şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

“Şüphesiz Allah benim itretimden dişleri aralıklı olup açık alınlı olan bir kişiyi gönderecek; o, yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak ve malı bol bol dağıtacaktır.” [13]

14- Ebu Said Hudrî ve Cabir bin Abdullah’tan; dediler ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Ahır zamanda sizin bir halifeniz olacak ki, o malı saymadan (başka nakillerde de saymadan serpercesine) dağıtacaktır.” [14]

15- Ebu Veddak’tan; dedi ki:

Ben Ebu Said Hudrî’ye: “Andolsun Allah’a ki, başımıza hiçbir yönetici geçmiyor ki, öncekinden daha kötü olmasın ve hiçbir yeni yıl gelmiyor ki, önceki yıldan daha kötü olmasın.” dedim. Bunun üzerine Ebu Said şöyle dedi: “Eğer Allah Resulü’nden duyduğum bir şey olmasaydı, ben de dediğin gibi derdim. Ancak ben Allah Resulü’nün şöyle buyurduğunu duydum:

“Sizin yöneticilerinizden bir yönetici olacak ki, malı serpercesine saymadan dağıtacaktır. Bir kişi gelip ondan bir talepte bulunacak; o da ona ‘Al’ diyecek; kişi eteğini açacak, o da malı serpercesine onun eteğine dökecektir.” [15]

16- Ebu Nazre’den; dedi ki:

Cabir bin Abdullah’ın yanında oturuyorduk. Bu arada Cabir: “İleride Irak ehline ne bir ölçü, ne de bir dirhem götürülemeyecek.” dedi. Biz: “Bu engelleme nereden olacak?” dedik. Cabir: “Acem tarafından; onlar bunu engelleyecektir.” dedi. Sonra şöyle dedi: “İleride Şam ehli için de ne bir dinar, ne de bir ölçek götürebilecek.” dedi. Biz: “Bu engelleme nereden olacak?” dedik. Cabir: “Rum tarafından engelleme olacak.” dedi. Sonra da biraz sustu. Sonra şöyle dedi: Allah Resulü (s.a.a) buyurdu ki:

“Ümmetimin sonunda bir halife olacak, o malı saymadan serpercesine dağıtacaktır."

Bu hadisi nakleden Cerir diyor ki: “Ben Ebu Nazre ve Ebu’l-Alâ’ya: “Acaba o halifenin Ömer bin Abdulaziz mi olduğunu düşünüyorsunuz?” dedim. Onların her ikisi de: “Hayır.” dediler.

Ayrıca İbn’ül-Müsenna, Abdulvahhab’tan, o da Cerir’den aynı senetle bu hadisin benzerini nakletmiştir.” [16]

17- İbn-i Abbas’tan; dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Allah bu dini Ali ile başlattı. Ali katledilince, bozulacak ve onu Mehdi’den gayri hiç kimse doğrultamayacaktır.” [17]

18- İbn-i Abbas’tan; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Bir ümmet ki, ben onun başında, İsa onun sonunda ve Mehdi de onun ortasındadır, nasıl helâk olabilir?” [18]

19- Abdullah bin Haris bin Cazî Zabidî’den; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Doğudan bir grup insan çıkacak ve Mehdi için -yani hükümdarlığı için- ortamı hazırlayacaklardır.” [19]

20- Abdullah İbn-i Ömer’den; dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Bu iş, -imamet ve İslâm toplumunun önderliği- insanlardan iki kişi kalıncaya kadar daimî olarak Kureyş’te olacaktır.” [20]

--------------------------------------------------------------------------------

[1]- Üsd’ül-Gabe, c.1, s.259; Erbaune Hadisen Fî Zikr’il-Mehdi, 37. Hadis; Müntehab-u Kenz’il-Ummal, c.6, s.30; el-Beyan Fî Ahbar-i Ahir’iz-Zaman, s.98; es-Savaik’ul-Muhrika, s.99; el-Havî Li’l-Fetava, c.2, s.64; Cami’us-Sağir, c.2, s.33; el-Fusu’ül-Mühimme, s.280; el-İsabe, c.4, s.31; Mecma’uz-Zevaid, c.5, s.190; el-Erbaun, s.299; el-Kureb Fî Muhabbet’il-Arab, s.134; Nur’ül-Ebsar, s.231; el-Feth’ül-Kebir, c.2, s.164.

[2]- Yenabî’ül-Mevedde, s.445, Meveddet’ül-Kurba, s.96.

[3]- Müntehab-u Kenz’il-Ummal, c.6, s.30; Cami’us-Sağir, hadis: 9245; Yenabî’ül-Mevedde, s.188.

[4]- Sünen-i Tirmizî, hadis: 2158. Tirmizî, Ebu İsa’dan naklen bu hadisin hasen olduğunu kayderek, onun birçok kanaldan Ebu Said’den rivayet edildiğini de kaydetmiştir. Ayrıca bkz. Müsned-i Ahmed, hadis: 10737; et-Tac’ül-Cami Li’l-Usul, c.5, s.364.

[5]- Sünen-i Ebî Davud, hadis: 3736; el-Müstedrek, c.4, s.557; et-Tac, c.5, s.364; Nur’ül-Ebsar, s.145; Müntehab-u Kenz’il-Ummal, c.6, s.30 ve...

[6]- el-Havî Li’l-Feteva, c.2, s.67; Müntehab-u Kenz’il-Ummal, c.5, s.404.

[7]- Müstedrek’üs-Sahihayn, c.4, s.1334; İs’af’ür-Rağibîn, s.134; Yenabî’ül-Mevedde, s.341, ve...

[8]- Yenabî’ül-Mevedde, s.448, el-Burhan Fî Alâmat-i Mehdiyy-i Ahır’iz-Zaman, ikinci bab.

[9]- Yenabî’ül-Mevedde, s.432.

[10]- Sünen-i İbn-i Mace, hadis: 4072.

[11]- Yenabî’ül-Mevedde, s.491; Nur’ül-Ebsar, s.155; el-Burhan Fî Alâmat-i Mehdiyy-i Ahır’iz-Zaman; el-Melâhim ve’l-Fiten, 191. bab.

[12]- Ebu Nuaym, Erbaune Hadisen, 16. Ve 17. hadis.

[13]- Yenabî’ül-Mevedde, s.423; İs’af’ür-Rağibîn, s.135.

[14]- Sahih-i Müslim, hadis: 5190, 5191; Müsned-i Ahmed, hadis: 10589, 10911, 11030, 11152, 11478; Yenabî’ül-Mevedde, s.182, 230; et-Tac’ul-Cami Li’l-Usul, c.5 s.363.

[15 ]- Müsned-i Ahmed, hadis: 11502.

[16]- Sahih-i Müslim, hadis: 5189; Müsned-i Ahmed, hadis: 13886.

[17]- Yenabî’ül-Mevedde, s.445, 259.

[18]- Tarih-i İbn-i Asakir, c.2, s.62; Müntehab-u Kenz’il-Ummal, c.6, s.30-31; es-Siret’ül-Halebiyye, c.1, s.227.

[19]- Sünen-i İbn-i Mace, hadis: 4078.

[20]- Sahih-i Buharî, hadis: 324 ve 6607; Sahih-i Müslim, hadis: 3392; Müsned-i Ahmed, hadis: 4519, 4600 ve 5847.

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)