• Nombre de visites :
  • 3642
  • 15/10/2008
  • Date :

ŞEYH HÜRR-İ ÂMULÎ

ebru

 

    Doğumu

    Değerli bir fakih, büyük bir muhaddis, Şianın iftihar kaynağı olan ve İslam camiasına kıymetli eserler kazandıran Şeyhülislam Muhammed b. Hasan b. Ali b. Muhammed b. Hüseyin, daha çok Şeyh Hürr-i Âmulî olarak tanınır.

    Hürr-i Âmulî 8 Recep 1033 (h.k) yılında, bir Cuma gecesi, Lübnan'ın Cebel Âmul kentine bağlı Meşgara Kasabası'nda dünyaya geldi.

    Cebel Âmul, Resullullah (s.a.a)'in değerli sahabelerinden Ebuzer-i Gifarî'nin vasıtasıyla Müslüman ve Şia olmuş, Ehl-i Beyt sevgisiyle yoğrulmuş insanların yaşadığı bir yöredir. Nitekim, Şeyh Hürr-i Âmulî de ilim, takva ve Ehl-i Beyt aşkıyla dolu bir evde doğmuş, babası da onun adını Muhammed koymuştur.

    Nesebi

    Şeyh Hürr-i Âmulî, Hür b. Yezid Riyahî'nin torunlarındandır. Hür, önceleri Yezid'in ordusunda komutan olarak bulunan; daha sonra olayın ciddi olduğunu görünce İmam Hüseyin'i öldürmek istediklerini öğrenir öğrenmez tövbe ederek İmam'ın ordusuna katılan ve oğlu ile birlikte son nefesine dek kılıç kullanıp şehit düşen bir Ehl-i Beyt dostu idi. İmam Hüseyin (a.s), onun şehadetinin ardından başucuna gelerek şöyle demiştir: "Ne güzel ismin var senin; gerçekten de sen dünyada hür idin, ahrette de hürsün."

    Ailesi

Şeyh Hürr-i Âmulî, ilim ve irfan ehli bir ailede büyüdü. Ailesi, asil ve köklü bir ailedir. Bu aileden fıkıh ve ilim ehli büyük insanlar çıkmıştır. Alim, fakih, hafız, edip, güvenilir, fazıl ve salih biri olan babası, halkın müracaat ettiği büyük şahsiyetlerden biri idi. Şeyh'in babası, 1062 yılında (h.k) Meşhed yolu üzerinde vefat etti ve orada toprağa verildi.

    Amcası Muhammed b. Ali b. Muhammed Hürr-i Âmulî de seçkin şahsiyetlerden biri idi. Çeşitli konularda telifleri ve bir de şiir divanı vardır.

    Amcazadesi Hasan b. Muhammed b. Ali de değerli, saygın şahsiyetlerdendir. Ayrıca büyük babası Şeyh Ali b. Muhammed Hürr-i Âmulî de hem şair, hem de abit bir kimseydi. Ahlakî yapısı oldukça güzel, seviyeli bir insandı.

    Atası Şeyh Muhammed b. Hüseyin Hürr-i Âmulî de naklî ilimlerde döneminin en derin alimlerinden biri idi. Yine, oğlu Şeyh Muhammed b. Muhammed de aklî ilimlerde döneminin önde gelen isimlerindendi.

    İlmî Şahsiyeti

    Şeyh Hürr-i Âmulî, Hicrî XI. yüzyılın önde gelen en büyük Şia alimlerinden biri idi. Saygın kişiliği ve kıymetli eserleriyle Şia uleması arasında özel bir mevkie sahipti. Hayatı boyunca Şia Mektebi'ni Ehl-i Beyt (a.s)'ın hadisleriyle gani etti. Geriye takdire şâyan eserler bıraktı. Kısacası o, asırlardır Şialar arasında kulaktan kulağa dolaşan Ehl-i Beyt hadislerini mâsumlara ve Resul-u Ekrem (s.a.a)'e dayandıran sağlam bir bağdı.

    Alimlerin Onun Hakkındaki Sözleri

    Seyit Ali Han Medenî (Sahife-i Seccadiye şarihi) onun hakkında şöyle der: "Şeyh Muhammed b. Hasan b. Ali b. Muhammed Hürr-i Âmulî, seçkin bir şahsiyettir. Yüksek ilmî mevkii, kelimelerle ifade edilemez. Yazdığı değerli eserler dünyaca kullanılmaktadır. Eserleri, adeta yağmur taşıyan bulutlar gibi yeryüzünü sular, inci taneleri gibi parlar ve ziynet eşyaları gibi ışıldar durur."

    Mekabis'ul-Envar adlı eserin müellifi de şöyle der: "Şeyh Muhammed b. Hasan Hurr-i Âmulî Meşgarî Tûsî hadis ravisi, kâtibi ve aynı zamanda bu gizemli sırların toplayıcısı alim, fazıl, fakih ve edip bir kimsedir. Allah onu yüce fazlıyla mükâfatlandırsın."

    Büyük İslam alimlerinden Allame Eminî de el-Gadir adlı eserinde onun hakkında şöyle der: "O, zamane tacının üzerinde kendini gösteren bir inci, fazilet membaı üzerinde parlayan bir noktadır. Onu tanımaya çalışan bir kimse, her alanda mahareti olan biri olarak görür onu. Her ne kadar övülse azdır. O adeta ilmin özü, fazilet ve kemalin tecellisidir."

    Muhaddis Kummî de şöyle der: "Muhaddislerin şeyhi Muhammed b. Hasan b. Ali Meşgarî; fazilet sahibi bir dahi, âgâh bir fakih, takvalı bir muhaddis olmakla birlikte birçok faydalı eserleri olan saygıdeğer, güvenilir ve büyük bir alimdir."

    Seferleri

    Şeyh Hürr-i Âmulî 40 yaşına dek Cebel Âmul'da yaşadı. Bu süre içerisinde hac ziyareti için iki kez Mekke'ye gitti. 1073 yılında da mâsum imamları ziyaret etmek için Irak'a geçti. Oradan da İmam Rıza (a.s)'ın türbesini ziyaret için Meşhed'e gidip bir süre burada ikâmet etti. 1087-88 yıllarında yine hacca ve oradan da Irak'ta bulunan mâsum imamların türbelerini ziyarete gitti. Daha sonra da Allame Meclisî gibi İsfahan'ın büyük alimlerinin ziyaretine nail oldu. Bu yolculuğunda Allame Meclisî'ye, Allame de ona rivayet için icazetname verdi. Şeyh, daha sonra da Meşhed'e dönüp ömrünün geri kalan kısmını orada geçirdi.

    Mekke Olayı

    Şeyh Hürr-i Âmulî'nin son haccını yerine getirdiği 1087 (h.k) yılında, Osmanlı İmparatorluğuna ait askerler, Beytullah'a hakaret ettikleri gerekçesiyle bir grup İranlıyı kılıçtan geçirdiler. Daha doğrusu, Ehl-i Beyt Mektebi'ne mensup Şiaları katletmek için ihanet ve hakaret olayını bahane ettiler.

    Şeyh Hürr-i Âmulî, Osmanlıların bahane arayışı içerisinde olduklarını çok önceleri söylemiş, bu yüzden Mescid-i Haram'dan çıkmamaları için Şiaları uyarmıştı. Şeyh, bu olayda Mekke eşrafından Seyit Mûsa b. Süleyman Hasenî'nin yardımıyla kurtuldu ve Yemen yoluyla Irak'a gitti.

    İran Şahı Hakkında

    Şeyh Hürr-i Âmulî, Meşhed seferinde İsfahan üzerinden geçmiş, oranın ulemasıyla görüşmüş, özellikle de başta Allame Meclisî tarafından saygıyla karşılanmıştı. Şeyh, döneminin Safevî padişahlarından Şah Süleyman ile de görüştü. Bu tarihi görüşme, şöyle nakledilir:

    Şeyh Hürr-i Âmulî, şahın meclisine girer ve şah için yaptırılan özel bölmede oturur. Bir süre sonra meclise katılan şah, onu kendi yerinde görünce oldukça sinirlenir ve yanındakilere "Bu adam kim?" diye sorar. "Arapların ünlü alimi Hürr-i Âmulî'dir" denilince küçümseyerek, "Hür ile har (eşek) arasında ne kadar fark vardır?" diye sorar. Bunun üzerine Hürr-i Âmulî; "Birkaç adımlık fark vardır!" der ve şah ile arasındaki birkaç adımlık mesafeyi kasteder.

    Şia ulemasının Safevî Hükümeti karşısında bu denli rahat ve perdesiz konuşabilmesi pek yadırganacak bir mevzudur. Aslında bu olay, onların Safevî Hükümeti'ne karşı dilediklerini söyleyebilecekleri kadar ileri düzeyde nüfuz ettiklerini gösteren bariz örneklerden biridir.

    Meşhed'e Dönüş

    Şeyh Hürr-i Âmulî Meşhed'e döndüğünde İran şahı tarafından "baş kadılık" makamına getirildi. Kısa sürede oranın alimlerini toplayıp ders vermeye başladı. İçlerinden değerli alimler yetiştirdi. Dersleri, Ehl-i Beyt ilmi âşıklarıyla dolup taşıyordu. Şeyh, adeta bir baba gibi onlara kucak açıyor, eğitimlerine büyük önem veriyordu. Şeyhin bu mukaddes şehirde birçok telifleri de olmuştur.

    Şiir Hayatı

    Şeyh Hürr-i Âmulî'nin yüksek derecede şiir yeteneği de vardı. Ehl-i Beyt (a.s)'ın methinde birçok şiirler yazmış ve okumuştur. Tam olarak yirmi b. beyit şiir içeren bir de divanı vardır.

    Şiirleri genellikle çok uzundur. Peygamber (s.a.a)'i ve Ehl-i Beyt (a.s)'ı öven bir şiiri yüz beyitten fazladır. Yine, bu yüce şahsiyetlerin faziletlerini ve mucizelerini içeren bir şiiri ise dört yüz beyitten oluşmaktadır.

     Hürr-i Âmulî, şiir sanatının tüm inceliklerine vâkıf idi. Örnek olarak; Ehl-i Beyt hakkında yazdığı 29 kasidenin tümünde beyitler aynı kafiye ve aynı harfle bitmektedir. Bir kasidesinde beyitlerin dört yanını tek kelimeyle çevrelemiş, bir başka kasidesinde de kasidesinin tamamını elif harfi kullanmaksızın sonlandırmıştır.

    Arapça ve Farsça harfleriyle çok açık bir güzellik taşıyan şiirleri, Latin harfleriyle yazıldığında bu özelliğini yitirir. Biz yine de bazı beyitlerinin tercümesini yazmakla yetiniyoruz:

Adım her ne kadar Hür'se de ben Ehl-i Beyt kölesiyim

Onların eliyle âzat olsam da yine köleliklerine dönerim

Bir başka şiirinde de şöyle der:

Dostları yâd etmek şirinse eğer

Daha şirin olan Ehl-i Beyt'i anmak bana yeter

 

     Üstatları

     Şeyh Hürr-i Âmulî, öz vatanı olan Meşgare'de birçok büyük üstatlardan faydalandı. Bunlardan bazıları şunlardır:

1- Babası Hasan b. Ali (ö. 1062 h.k)

2- Amcası Şeyh Muhammed b. Ali (ö. 1081)

3- Anne tarafından dedesi Şeyh Abdusselam b. Muhammed Hürr

4- Babasının dayısı Şeyh Ali b. Mahmud Âmulî

Ceba'daki bazı üstatları da şunlardır:

5- Şehid-i Sanî'nin oğlu, Şeyh Zeynuddin (Maalim adlı eserin müellifi)

6- Şeyh Hüseyin Zuheyrî

7- Seyit Hasan Hüseynî Âmulî

8- Şeyh Abdullah Harfûşî

9- Mevla Muhammed Tahir b. Muhammed Hüseyin Şirazî Necefî Kummî

10- Seyit Mirza Cezayirî Necefî

11- Şehid-i Sanî'nin torunu Şeyh Ali

12- Üstat Muhakkik Aga Hüseyin Hansarî

13- Seyit Haşim Tublî Bahranî

14- Mevla Muhammed Kaşanî

      Talebeleri

1- Şeyh Mustafa b. Abdullah b. Seyyar Hubez

2- Şeyh Muhammed Rıza (Şeyh Mustafa'nın oğlu)

3- Şeyh Hasan (Şeyh Mustafa'nın ikinci oğlu)

4- Seyit Muhammed b. Muhammed Bâkır Hüseynî Âracî Muhtarî Naînî

5- Seyit Muhammed b. Muhammed Bedi-i Razevî Meşhedî

6- Mevla Muhammed Fazil b. Muhammed Mehdî Meşhedî

7- Seyit Hasan Hüseynî Âmulî

8- Mevla Muhammed Salih b. Muhammed Bâkır Kazvinî (Ruganî diye de meşhurdur)

9- Mevla Muhammed Taki b. Abdulvahhab Esterabadî Meşhedî

10- Mevla Muhammed Takî Dehharkânî Kavzinî

11- Seyyit Muhammed b. Ahmed Hüseynî Gilanî

     Eserleri

    Şeyh Hürr-i Âmulî'nin paha biçilemez nitelikte kıymetli eserleri vardır. O, ömrünü, mukaddes İslam dinine, özellikle de hak Ehl-i Beyt Mektebi'ne adamıştı. Çok ağır görevleri olmasına rağmen gelecek nesiller için geriye birçok ilmî eserler bıraktı. Bu değerli eserlerinden biri de gerek alimler, gerekse müçtehitler için kaynak kitap niteliği taşıyan Vesail'uş-Şia adlı kitabıdır. Yıllardır ilgiyle mütalaa edilen bu kitabın yanı sıra başlıca eserleri şunlardır:

1- el-Cevahir'us-Saniyye fi'l-Ahadis'il-Kudsiyye: Kaleme aldığı ilk kitabıdır. Alanında ondan daha önce böyle bir kitap yazılmamıştır.

2- es-Sahifet'us-Saniye min Ed'iyet-i Ali b. Hüseyin (a.s): Sahife-i Seccadiye'de olmayan bir takım duaları içerir.

3- Tefsri-u Vesail'iş-Şia ilâ Tahsil-i Mesail'iş-Şeria: Ahkâm konulu tüm hadisleri içerir. Kitapta işlenen hadisler, gerek Kutub-u Erbaa'dan, gerekse diğer kitaplardan olmak üzere yaklaşık 180 kaynak kitaba dayandırılır.

4- Hidayet'ul-Ümmet ilâ Ahkâm'il-Eimme (a.s): Vesail'uş-Şia'nın özeti niteliğinde olan bu eser, tekrarî senet ve hadislerden arındırılarak üç küçük ciltte toplanmıştır.

5- Men lâ Yehzuruh'ul-İmam: Bir ciltten oluşan bu eser, Vesail'uş-Şia'daki hadislerin fihristidir.

6- el-Fevaid'ut-Tûsiyye: Yüz adet muhtelif konular içeren bu faydalı eser de bir cilttir.

7- Isbat'ul-Hudat bi'n-Nusûs ve'l-Mucizat: İki cilttir. Yüz binden fazla hadis içerir. Kısaca Resulullah (s.a.a) ve Ehl-i Beyt (a.s)'ın mucizelerini konu edinen bu kitap, yetmiş binden fazla senetle, 439 kitaptan kaynak gösterilerek hazırlanmıştır.

8- Emel'ul-Âmul: Cebel Âmul alimlerinin isimlerini içerir.

9- el-Îkaz min'el-Hec'at bi'l-Burhan ala'r-Ricat: Ricat konulu bir risaledir. 600 hadis ve 64 ayet içerir. Konuların bir bölümünde de, muasır ve geçmiş alimlerin önde gelenlerinin konuyla ilgili sözlerine yer verilmiş, konular yer yer soru cevap şeklinde işlenmiştir.

10- Risalet'un fi'r-Red alâ Sufiyye: Sofilere reddiye olarak yazılmış 1000 adet hadis içerir.

11- Tevatur'ul-Kuran

12- Bidayet'ul-Hidaye: Bu kitap, nassa dayalı tüm vacip ve haramları, fıkıh çerçevesinde baştan sona konu edinmektedir.

13- el-Fusul'ul-Muhimme fi Usul'il-Eimme (a.s): Usul-u din, usul-u fıkıh ve usul-u tıbbın genel kurallarını içerir.

14- el-Arabiyyet'ul-Aleviyye ve'l-Lugât'ul-Merviyye

15- Şiir Divanı: Yüz b. beyitlik şiir ve muhtelif konularda yazılmış dört adet manzume içerir.

16- Divan-ı İmam Zeynülabidin (a.s)

17- Tahrir-u Vesail'iş-Şia ve Tahbir-u Mesail'iş-Şeria: Vesail'uş-Şia'nın şerhidir.

18- el-Ahlak

19- Maktel-i İmam Hüseyin (a.s)

20- Haşiyeler: Başta Kutub-u Erbaa olmak üzere daha birçok kitaplara yazdığı çeşitli haşiyeler.

     Vefatı

     Şeyh'in kardeşi, ed-Dürr'ul-Mesluk adlı eserinde onun vefatı hakkında şöyle der:

"İlim, amel ve ibadet ehlinin parlak hilali, Müslümanların şeyhülislamı, Şiaların hadis rivayetçisi, ümmete doğru yol göstermede söz sahibi, güvenilir bir ravi, emin bir alim, hatip, edip ve yüksek mevki sahibi hakiki bir Allah kulu olan fazilet güneşi Şeyh Ebu Câfer Muhammed b. Hasan Hürr-i Âmulî'nin batışı (ölümü), 21 Ramazan 1104 (h.k) tarihinde gerçekleşmiştir. O, Allah'ın rahmetine doğru yolculuğa çıktı ve sekizinci hidayet imamı Hz. Ali b. Mûsa'r-Rıza (a.s)'ın türbesine yakın bir yerde toprağa verildi.

      Şeyh, benim ağabeyimdi. Mescidin kubbesinin altında, minberinin yanı başında onun cenaze namazını kıldırdım ve Mirza Câfer Medresesi'nin yanında bulunan Ravza Avlusu'ndaki bir odaya defnettik; Şeyh, vefatında 72 yaşındaydı."

     Allah ruhunu şâd etsin.

 

 

------------------------------------------------------------------

ALİ BİN İBRAHİM KUMMΠ 

SIKAT’UL-İSLAM KULEYNΠ

ALİ BİN CÂFER (A.S)

ALLAME HİLLΠ

Şeyh Mufid

Allâme Tabatabaî

ALLAME MECLİSÎ

HASAN BİN ŞÛBE HARRANΠ

AHMED BİN ALİ NECAŞÎ 

ŞEYH SADUK

 

 

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)