• Nombre de visites :
  • 2662
  • 6/7/2008
  • Date :

Seyyid Radıy'nin dilinden Nehc'ul Belağa

eid-elqadir

 

     Allah Rahmet Ve Gufrânina Mazhar Etsin, Seyyid Radıy'nin Önsözünün Türkçe2si

     Hamd, Allah"a ki ona hamdetmeyi, nimetlerini edâya, belâdan sığınmaya, kurtulmaya vesîle, cennetlerine ve razılığına ulaşmaya bir yol kıldı; ihsanının çoğalmasına sebep etti. Salât-ü Selâm, âlemlere rahmet olarak gönderdiği, kendilerine uyulanlara bile ona uymalarını emir ve takdir buyurduğu, ümmeti aydınlatan bir ışık olarak yolladığı, varlığını kerem hamurundan yoğurduğu, ezelî ululuk soyundan getirdiği, yücelik ağacının kökünden yaratıp üstünlük dalından büyüterek dallarla, budaklarla, meyvelerle yetiştirip geliştirdiği Rasûlüne, onun, karanlık-ları aydınlatan ışıklar, apaçık din yolunun alâmetleri, ölçülemeyecek üstünlük mîzanları olan Ehlibeytine. Onların hepsine de öylesine salât-ü selâm ki üstünlüklerine denk ve eşit, lütuflarına karşılık, soylarına ve asıllarına uygun ve lâyık olsun; tanyeri doğup ağardıkça, yıldız dolunup battıkça rahmet olsun onlara.

      Ömrümün dalı henüz terü tâzeydi, henüz yeşermişti ki, selâm onlara, İmâmların husûsiyetlerine, güzel hâllerine ait haberleri, onların incilere benzeyen sözlerini ihtivâ eden bir kitap yazmaya başlamıştım. O kitapta, bu husûsu arzederken belirttiğim gibi maksadım, Emir"ül-mü"minîn"in (a.s) husûsiyetlerini topladıktan sonra zamânın meydana çıkardığı engeller, o kitabı tamamlamama mâni olmuştu. Kitabımı birkaç kısma ve bölüme ayırmıştım; son bölümde de, uzun hutbelere değil de öğütlere, hikmetlere, edeplere ait bâzı sözleri dercetmiştim.

     Dostlardan, kardeşlerden bir kısmı o kitabı okudu, beğendi; Hz. Emir"in (a.s) sözlerinin eşsiz, örneksiz oluşuna, fasâhat ve belâgatına hayrân oldu; çeşitli konulara, çeşitli dallara ayrılan sözlerinden bir seçme meydana getirmemi istedi. Çünkü biliyorlardı ki o Hazretin hutbelerinde, mektuplarında, öğütlerinde, hikmetlerinde toplu olarak mevcût olan ve Arapça"nın şaşılacak derecede belâgat ve fasâhatını mündemiç bulunan, dine, dünyâya ait bütün hikmetleri, o derecede toplu olarak ihtivâ eden hiçbir söz, hiçbir kitap yoktur ve olamaz. Çünkü Emir"ül-mü"minin (a.s) gerçekten de fasâhat ve belâgatın menşeidir; belâgat ondan zuhûr etmiştir; fasahât kaideleri, onun sözleriyle yayılmıştır. Hiçbir hatîp yoktur ki onun sözlerine benzer söz söyleyebilsin; hiçbir vâiz yoktur ki onun sözlerinden yardım dilemesin. Bütün bunlarla beraber gene de o, hepsinden de ileridedir; gene de onlar, Hz. Emir"den (a.s) geri kalmışlardır. Çünkü onun sözleri, Allah bilgisiyle ışıklanmıştır, parıldamaktadır; o sözlerde Peygamber"in (s.a.a) kokusu vardır; etrâfa yayılmaktadır.

     Hâsılı, isteklerine uydum; bu kitabı, bu kitaptaki sözleri toplamaya koyuldum. Biliyordum ki halk, bu kitaptan pek büyük faydalar edinecek, bu kitabın şöhreti, bütün âleme yayılacak; ecri, sevâbı da âhiret gününde bana bir azık olacak.

    Maksadım, o hazretin, ilim, amel, takvâ, şecâat ve diğer üstünlüklerdeki yüceliği gibi belâgattaki yüceliğinin de bilinmesi, kendilerinden önce gelip geçen, kendilerinden pek az rivâyetlerde bulunulan bilginlerin, belâgat sâhiple-rinin, hatîplerin belâgatından daha üstün bir belâgata sâhip olduğunun, hiçbirinin, onunla boy ölçüşemeyeceğinin meydana çıkmasıydı. Gerçekten de onun sözleri, ucu-bucağı, kıyısı-dibi olmayan bir denizden coşmaktadır ki o deniz, suyunun çoğalmasıyla taşmaz, başkalarının sözleriyle de bulunmaz. Bunun meydana çıkmasını, böylece de Ferazdak"ın, Cerîr"e dediği gibi, ben de

Bunlardır babalarım benim ey Cerîr,

Sende de eşitleri varsa bir yere gelince

göster onları bana, karşıma getir

demeyi isedim.

     Gördüm ki o hazretin sözleri birkaç mihver çevresinde dönmede. İlk olarak hutbeleri, emirleri var; ikinci olarak mektupları, üçüncü de hikmetleri, öğütleri. Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah"ın tevfîkiyle, önce hutbelerine, sonra mektuplarına, sonra da öğüt ve hikmetlerine birer bölüm ayırmayı, her bölümü yazdıktan sonra, o bölüme ait olup o âna kadar elime geçmeyen, fakat zamanla elde etmeme ihtimâl bulunan sözlerini de ilerde yazmam için birkaç yaprağı açık bırakmayı esas tutarak, bu bölümlerden başka bölümleri girebilecek olanları, meselâ konuşmaları sırasında sorulara verdikleri cevapları da yazmayı gözönünde bulundurarak işe başladım; önce hutbelerini, sonra mektuplarını, sonra da hikmetlerini, öğütlerini seçmeye başladım. Bu bölümlerde, birbirine, konu bakımından uymayanlar, yahut birbirine uyanlar bulunabilir; fakat ben, Hazretin (a.s) sözlerinin tertîbine değil, sözlerini toplamaya çalıştığım, esas maksadım bu olduğu için güzel ve hoş olanlarını, elime geçtikçe yazdım.

      O Hazretin şaşılacak hallerinden biri de, hiç kimsenin, üstünlüğünde eşitliği olmayan fasâhat ve belâgatıdır. Zâhitlikte, öğütte, korkutmada, onun düşüncesine ulaşan yoktur; o yücelikte söz söylemek, onun ihâtasına erişmek imkânına hiç kimse sâhip değildir. Bu sözleri okuyup ibretle düşünen kişi, sanır ki o hazretin, dünyâdan nasîbi, ancak zâhitliktir; dünyayı terketmektir, Allah"a kullukta bulunmaktır; o, bir bucağa çekilmiş, yahut bir dağ eteğine sığınmış, halktan ayrılmıştır; kendi duygusundan başka birşey duymaz; kendi soluğundan başka bir şey işitmez; kendinden başka kimseyi görmez. Bu sözlerin, savaş denizlerinde dalgalar yutan, coşup köpüren, savaş deryâla-rına dalıp çıkan, elinde yalın kılıç, haktan baş çekenlerin başlarını bedenlerinden ayıran, ünlü kahramanları, Allah kulluğu yolunda helâk toprağına seren, kılıcından kanlar damlaya-damlaya, canlar döküle-saçılan meydandan dönen birisinin sözleri olduğuna aslâ inanmaz. Oysa, bu hâlle beraber gene de zâhitlikte, gönül alçaklığında, kullukta, dünyânın bütün zâhitlerinin zâhididir; kulluğu üstünlüğe değişenlerin başıdır. Bu hâl, o Hazrete hâs şaşılacak fazîletlerdendir. O zıtları nefsinde toplamıştır; yiğitlikle gönül alçaklığını, üstünlükle kulluğu nefsinde cem"etmiştir.

     Bu kitabın ihtivâ ettiği sözleri seçerken, söz bakımından tereddüde düşürenlerine, mâna bakımından tekrar-lanmış olanlarına çok rastladığım olmuştur. Bunun sebebi de o Hazretin sözlerinin rivâyetlerinde ihtilâflar oluşudur. Çok kere, bir rivâyet dayanılarak seçilen ve yazılan bir söz, bir başka rivâyetle, bir başka tarzda da gelmiştir; onda bir cümle fazladır; hattâ mânâ bakımından daha da güzeldir. Bu yüzden, ihtiyâtı elden bırakmayıp seçilen sözlerden birşeyin eksik olmamasını gözeterek, o güzelim sözlerin terkedilmemesine gayret ederek o rivâyeti de yazdım. Zaman uzadıkça ilk rivâyetin unutulması, yahut bilinmemesi yüzünden, kasdî olmamak şartıyla aynı anlamda, fakat başka bir tarzda rivâyet edilmesi de mümkündür.

     Bütün bu ihtimâma rağmen o Hazretin sözlerinden hiçbirini bırakmadım, hepsini yazdım gibi bir dâvâya girişmeme imkân tasavvur edilemez. Bana ulaşmayan sözlerinin, ulaşanlardan daha fazla bulunması da mümkündür. Ben ancak, kudretin yettiği kadar çalıştım, çabaladım; gerçeği aydınlatıp doğru yolu apaydın göster-mek ancak Allahu Teâlâ"nın sonsuz lütfüyle olur.

     Bütün bu çalışmanın sonucu olarak meydana gelen bu kitaba, "NEHC"ÜL-BELÂGA" adını vermeyi uygun buldum; çünkü bu kitap, okuyanlara, dileyenlere belâgat kapılarını açan, fasâhat kaidelerini onlara ulaştıran bir kitaptır; bilgin kişinin de ihtiyâcı vardır bu kitaba, bilgi öğrenmek isteyenin de; belâgat ve hitâbet erbâbı da ister bu kitabı, züht ve takvâ ashabı da. Sözlerinde, tevhîd, adl ve Allah-u Teâlâ"yı mahlûklarına teşbihten tenzîh hususlarında, dileyenlerin susuzluğunu giderecek, gönüllerdeki dertlere devâ verecek, gözleri her çeşit şüpheden, körlükten kurtarıp aydınlatacak mazmunlar vardır bu kitapta.

     Allah-u Teâlâ"dan tevfik, hatâdan ismet, doğruyu bulmada yardım dilerim; dille yapabileceğim hatâlardan önce gönülle düşebileceğim hatâlardan, ayak sürçmesinden önce dilimin sürçmesinden O"na sığınırım; O yeter bana ve O, ne de güzel bir vekildir.

 

 

İMAM ALİ B. EBU TALİB"İN İLMÎ MİRASI

ASRIMIZ AYNASINDA NEHC’UL BELAĞA

SEYİT RAZİ’NİN ŞAHSİYETİNE KISA BİR BAKIŞ

NEHC’ÜL-BALAĞA’DA HİTABETİN ROLÜ

NEHC"ÜL-BELÂĞA VE ŞİÎ DÜŞÜNCE

NEHC-ÜL BELAĞA"NIN KAPSAMLILIĞI

Nehcü’l Belağa’nın Şerhleri

Nehc"ül Belâğa Bir Şaheserdir

Nehc’ul Belağa’nın Kur’an’la olan İlişkisi

İmam Ali (a.s)"ın Vasiyetleri

Nehc"ul Belağa"nın Kaynakları

Nehc’ul-Belaga’nın Senetleri

 

 

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)