• Nombre de visites :
  • 2830
  • 29/6/2008
  • Date :

Obama, İsrail ve AIPAC

obama

     Hayır, Yapamam!

    Aylarca süren çetin, üzücü ve merhametsiz bir mücadeleden sonra Barack Obama, yenmesi güç rakibi Hillary Clinton"u yendi. Obama, bir mucizeye neden oldu: tarihte ilk defa siyah bir adam, dünyadaki en güçlü ülkenin başkanlığı için güvenilir bir aday haline geldi. 

    Muazzam zaferinden sonra Obama"nın yaptığı ilk şey neydi? İsrail lobisi AİPAC"ın konferansına koştu ve bütün bayağılık ve yaltaklanma rekorlarını kıran bir konuşma yaptı. 

    Bu yeterince şok edicidir. Daha da şok edici olan ise kimsenin şok olmamasıydı.

     Muzafferane bir konferanstı. Bu güçlü örgüt bile daha önce böyle bir şeye şahitlik etmemişti. ABD"nin her yanından 7000 kadar Yahudi görevli, ayaklarına kapanmaya gelmiş bütün Washington elitinin biatini kabul etmek için bir araya toplanmıştı. Başkanlık yarışındaki her üç adayda dalkavuklukta diğerini geçmeye çalışarak konuşmalar yapmışlardı. 300 senatör ve Kongre üyesi salonlara doluşmuştu. Seçilmek veya herhangi bir göreve yeniden seçilmek aslında politik hırsları olan herkes görmek ve görünmek için gelmişti. 

    AİPAC"ın Washington"u, Bizans imparatorlarının altın çağları gibidir. 

Dünya seyretti ve hayretle doldu. İsrail medyası kendinden geçmişti. Dünyanın bütün başkentlerinde olaylar yakından izlendi ve sonuçlar çıkarıldı. Bütün Arap medyası onları kapsamlı bir şekilde haber yaptı. El-Cezire bir saatini görünümle ilgili bir tartışmaya ayırdı. 

    Profesörler John Mearsheimer ve Stephen Walt"ın aşırı sonuçları bütünüyle teyit edildi. İsrail"e gelmelerinin öncesinde İsrail lobisi, ABD"deki siyasi hayatın ve daha geniş anlamda dünya siyasetinin merkezinde vaziyet aldı. 

    Peki, gerçekten neden? Amerika"nın başkanlık koltuğunun adayları neden İsrail lobisinin seçilmelerinde katiyen zaruri olduğuna inanıyorlar?

    Yahudi oyları tabi ki önemlidir. Özellikle de sonucu belirleyecek birkaç sallantılı şehirde Yahudi oyları çok önemlidir. Fakat Afrikalı-Amerikalılar daha fazla oya sahiplerdir. Hispaniklerde öyle. Obama milyonlarca yeni genç seçmeni politik alana getirdi. Sayısal olarak ABD"deki Arap-Müslüman topluluğu da önemsiz bir faktör değildir. 

    Bazıları Yahudi parasının etkili olduğunu söylüyorlar. Yahudiler zenginlerdir. Onlar muhtemelen diğerlerinin bağışladıklarından daha fazlasını politik amaçlar için bağışlıyorlar. Fakat sınırsız güce sahip Yahudi parası ile ilgili mit, anti-semitik bir sese sahiptir. Unutulmamalıdır ki diğer lobiler ve daha kararlı bir şekilde dev çok uluslu şirketler rakiplerine verdikleri gibi Obama"ya da dikkate değer miktarlarda para veriyorlar. Obama"nın kendisi, yüz binlerce sıradan insanın kendisine, on milyonlarca doları bulan küçük bağlar gönderdiklerini gururla ilan etti. 

     Doğru, Yahudi lobisinin İsrail ile uyumlu olmayan bir senatörün veya bir kongre üyesinin seçimini bloke edebildiği kanıtlanmıştır. Bazı örnek olaylarda (aslında örnek olmalarına niyet edilerek gerçekleştirilmiş) lobi, pratikte bilinmeyen bir rakibin seçim kampanyasına politik ve finansal nüfuzunu ödünç vererek popüler politikacıları yendi. 

     Fakat bir başkanlık seçiminde?

Obama"nın İsrail lobisine yönelik açık dalkavuklukta, diğer adaylar tarafından yapılan benzer çabalardan daha fazla göze çarpmaktadır. 

    Neden? Çünkü onun ön seçimlerdeki baş döndürücü başarısı bütünüyle onun değişim getirme, Washington"un çürümüş faaliyetlerini sonlandırma, yaşlı olumsuzcuları genç, ilkelerinden fedakârlık yapmayan cesur bir insanla değiştirme sözü dolayısıyla idi. 

    Ve partisinin başkan adaylığını garantiledikten sonra yaptığı ilk şey ilkelerinden fedakârlıktı. Diğerleri gibi.

     Onu Hillary Clinton ve John McCain"den farklılaştıran en önemli şey, onun başından beri Irak"taki savaşa uzlaşmaz muhalefetiydi. Bu cesurcaydı. Popüler değildi. Bu, İsrail"i düşman bir rejimden kurtarması için bütün birimlerinin, Bush yönetimini coşkulu bir şekilde sürüklediği İsrail lobisine bütünüyle muhalif olan bir şeydi. 

     Ve Obama çamurda sürünerek AİPAC"ın ayaklarına kapanıyor ve kendi düşüncelerini yalanlayan bir politikayı haklılaştırmak için kendi yolundan sapıyor. 

    Tamam, İsrail"in güvenliğini her ne pahasına olursa olsun korumaya söz veriyor. Bu olağandır. Tamam, liderleriyle görüşüp bütün sorunları barışçıl bir şekilde ele alacağına söz vermesine rağmen İran"ı kötü bir şekilde tehdit ediyor. Bu arada onun sorunlarımızla ilgili bilgisinin ne kadar gelişigüzel olduğunu gösteren bir hata olarak yanlış bir şekilde üçünün Hizbullah tarafından alıkonulduğuna inanarak tutsak üç askerimizi geri getirme sözü veriyor. 

    Fakat onun Kudüs ile ilgili beyanı bütün sınırların fevkindedir. Bu beyanın skandal olduğunu söylemek hiçte abartı olmaz. 

İslam"ın üç kutsal mekânından biri ve Filistin ulusalcılığının en önemli sembolü olan Mescidi Aksa yerleşkesi Filistin"in hâkimiyetine bırakılmazsa hiçbir Filistinli, hiçbir Arap ve hiçbir Müslüman İsrail ile barış yapmayacaktır. Bu çatışmanın en merkezi sorunlarından biridir. 

    Dönemin başbakanı Ehud Barak"ın bir yere kadar Kudüs"ün bölünmesine istekli olduğu 2000 yılının Camp David konferansı bu mesele yüzünden son buldu. 

obama

   Obama geliyor ve hurdalıktan artık kullanılmayan sloganı geri getiriyor: "bölünmemiş Kudüs, sonsuza kadar İsrail"in başkenti". Camp David"ten bu yana bütün İsrail hükümetleri bu sorunun her türlü barış sürecinin önünde aşılamaz bir engel teşkil ettiğini biliyorlar. Bu slogan sessizce nerdeyse gizlice resmi slogan cephaneliğinden çıkarıldı. Sadece İsrail (ve Amerikan-Yahudiler) sağı bu sloganı bazı nedenlerden dolayı kullanıyor. Bunlar, yerleşimlerin dağıtılmasını gerektirecek bir barış için her türlü şansı henüz doğum aşamasındayken boğmak için bu sloganı kullanıyorlar. 

ABD başkanlık yarışlarının başlarında hizmetçi adaylar, ABD büyükelçiliğini Tel Aviv"den Kudüs"e taşınacağını söz vermelerinin yeterli olduğunu düşündüler. Hepsi Dışişleri Bakanlığı tarafından bunun temel Amerikan çıkarlarına zarar vereceği konusunda ikna edildiler. 

    Obama çok daha fazla ileri gitti. Büyük olasılıkla Obama"nın bu beyanı sadece boş bir sözdür ve kendi kendine: tamam seçilmek için bunu söylemeliyim demiştir. Ondan sonra Allah büyüktür. 

    Fakat böyle bile olsa gerçek göz ardı edilemez: AİPAC korkusu o kadar berbattır ki bütün meselelerde değişimi söz veren bu aday bile herhangi bir farklılığa cesaret edemez. Bu meselede Obama eski Washington rutinini kabul ediyor. En temel Amerikan çıkarlarından fedakârlık yapmaya hazırlanıyor. Unutulmamalıdır ki ABD, Irak"tan Fas"a kadar Arap kitlelerinin kalbine giden yollar bulmasına izin verecek bir İsrail-Filistin barışını sağlamada hayati bir çıkara sahiptir. Obama, İslam dünyasındaki imajına zarar verdi ve eğer başkan seçilirse geleceğini rehin verdi. 

    65 yıl önce Nazi Almayası onların kardeşlerini ve bacılarını Avrupa"da katlederken Amerikan Yahudiliği pek bir şey yapamadı. Başkan Franklin Delano Roosevelt"i soykırımı durduracak önemli şeyler yapmasını sağlamayı başaramadılar. (Ve aynı zamanda pek çok Afro-Amerikalı üzerlerine salınan köpeklerin korkusuyla seçim bölgelerinin yakınlarına gitmeye cesaret edemiyorlardı.)

    Amerikan Yahudi organizasyonunun şaşırtıcı bir hızla gücü elde etmesine ne neden oldu? Örgütlenme becerisi mi? Para mı? Sosyal merdiveni tırmanarak mı? Soykırım esnasındaki tutku eksikliklerinin utancı mı?

    Bu garip fenomenle ilgili olarak hakkında en fazla düşündüğüm, güçlü bir şekilde kanaatime dönüşen, geçmişte hakkında yazdığım ve gerçekten sorun olan şey; Amerikan ve Siyonist girişim arasında hem ruhi hem de pratik alandaki benzerliktir. İsrail küçük bir Amerika"dır, Amerika ise büyük bir İsrail"dir. 

    Mayflower"ın (İngiliz ayrılıkçıları İngiltere"den Amerika"ya taşıyan gemi) yolcuları, birinci ve ikinci çıkışın (göç dalgası) dini veya ütopik kurtuluşçu bir vizyonunu kalplerinde taşıyarak  Avrupa"dan kaçan Siyonistleri gibilerdi. (ilk Siyonistlerin ateist oldukları doğrudur fakat dini gelenekler onların vizyonunda güçlü bir etkiye sahipti.) Amerikan toplumunun kurucuları "hacılar"dı, Siyonist göçmenlerde kendilerini hacılar anlamına gelen olim beregel ifadesinin kısaltılmışı olan "olim" ile tanımladılar. Her iki halk ta kendilerinin tanrının seçilmiş kulları olduklarına inanarak "söz verilmiş topraklara" yelken açtılar. 

    Her iki halkta yeni ülkelerinde büyük bir sorundan dolayı acı çekti. Her iki halkta kendilerini, "insansız bir toprakta, topraksız insanlar" olarak ıssızlığı canlandıran "öncüler" olarak gördü. Her iki halk ta yarı-insan vahşiler ve katiller olarak gördükleri yerli halkın haklarını tamamen görmezden geldi. Her iki halk ta yerli halkın doğal direnişlerini, çok kötü vahşetleri haklılaştıran bir unsur olarak yerlilerin cani tabiatlarının delili olarak gördü. Her iki halk ta, bir elleri pullukta ve diğer ellerinde İncil her tepeye ve ağaç altına yerleşerek yapılacak çok doğal bir şey olarak yerlileri topraklarından çıkardılar ve onlara sahip oldular. 

     Doğru, Yerli Amerikalılara yönelik gerçekleştirilen soykırım veya ABD"de nesiller boyunca üzerinde ısrar edilen kölelik gibi şeyler düşünüldüğünde İsrail herhangi bir şey yapmadı. Fakat Amerikalılar bu vahşilikleri bilinçlerinde bastırdıklarında kendilerini İsraillilerle mukayese etmekten alıkoyacak hiçbir şey yoktur. Her iki halkın şuur altında, geçmiş kötü eylemlerini inkârda, saldırganlıkta ve güce tapmada kendilerini dışa vuran bastırılmış suçluluk duygularının karmaşası vardır. 

     Afrikalı bir babanın oğlu olan Obama gibi bir adamın bütünüyle beyaz Amerikalıların eski neslinin hareketleriyle tanımlanması nasıl bir durumdur? Bu durum, bir kez daha, bir adamın yüzde yüz muhayyel ülke öyküsü ile tanımlanmasını sağlayacak kadar onun şuurunda kök salan mitin gücünü gösteriyor. Eğer mümkünse tabi buna, muzafferlerin tarafında olma şeklindeki şuursuz acele eklenebilir. 

     Bu yüzden ben spekülasyonu şüphe duymadan kabul etmiyorum. Bu spekülasyon şudur: "Seçilmek için böyle konuşmak zorunda. Beyaz Saray"a çıktığında kendine dönecektir."

    Ben bundan bu kadar emin değilim. Bu şeylerin şaşırtıcı bir şekilde onun ruh dünyasında güçlü bir yere sahip oldukları da pekâlâ ortaya çıkabilir. 

     Emin olduğum şeylerden biri; Obama"nın AİPAC konferansında söylediklerinin barış için çok çok kötü olduklarıdır. Ve barış için kötü olan şey İsrail için kötüdür, dünya için kötüdür ve Filistin halkı için kötüdür. 

     Eğer söylediklerine bağlıysa seçildiğinde, bu ülkenin iki halkı arasında barış düşünüldüğünde "Hayır yapamam!" demek zorunda kalacaktır. 

    Uri Avnery, İsrailli bir yazar ve Gush Shalom"da (Barış Bloku) bir barış aktivistidir. Anti-Semitizm adlı CounterPunch kitabına katkıda bulunanlardan biridir.

Uri Avnery   

Çeviren: Ali Karakuş


Barack Obamanın Filistin düğümü

Obama ve savaş edebiyatı 2

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)