• Nombre de visites :
  • 3965
  • 5/4/2008
  • Date :

KIBLE HAKKINDA İLMÎ BİR İNCELEME

kible hakkinda ilmî bir inceleme

     İslâm dininde kıbleye yönelmek, tüm Müslümanları kapsayan genel bir ibadet olan namaz, hayvan kesme ve umum halkı ilgilendiren diğer bazı konular açısından son derece önemlidir. Bu yüzden kıbleyi belirlemek için ciddî bir araştırma yapma gereğini duyarlar. Önceki dönemlerde genellikle zan, varsayım ve biraz da tahmin esasına dayalı olarak kıbleyi belirlemeye çalışırlardı. Daha sonraları ümmetin matematik bilginleri bilimsel bir araştırma ve gerçeğe en yakın noktayı belirleme gereğini duydular. Bu amaçla, ülkelerin enlem ve boylamlarını belirleme amacı ile kullanılan cetvellerden, aletlerden yararlanma yönüne gittiler.

    Önce, girinti ve üçgen hesabı ile, Mekke"nin bulunulan yerin güney noktası karşısındaki sapma konumunu ortaya çıkardılar. Yani bulunulan yer ile Mekke arasındaki kavuşma çizgisinin, bulunulan yer ile o yerin güney noktası arasındaki kavuşma çizgisinden (gündüzün yarı çizgisi) sapma oranını belirlediler. Daha sonra, gündüzün yan çizgisini belirleyen ve Hint dairesi olarak bilinen ölçü yardımcılığı ile tüm İslâm ülkeleri açısından bu noktayı belirlediler. Ardından sapma derecelerini ve kıble hattını tayin ettiler.

    Daha sonra kolaylık olsun diye pusula olarak bilinen mıknatıslı aleti kullandılar. Çünkü pusulanın iki ibresinden biri kuzeyi biri de güneyi gösterir. Bu alet, Hind dairesi yerine güney noktasının belirlenmesi için kullanılır. Ayrıca ülkenin sapma çizgisi bilindiğinden kıble tarafını belirleme kolaylaşır.

  Ancak bu çalışma -Allah kendi rızasına yönelik bu çalışmaları kabul etsin- iki bakımdan da yanılmadan kurtulamamıştır.

    Birincisi: Son dönem matematikçiler, ilk kuşak matematikçilerin boylamı belirlemede yanıldıklarını ortaya koydular. Bu yüzden yön sapması ve Kâbe"nin bulunduğu noktanın belirlenmesi ile ilgili hesaplar altüst oldu. Şöyle ki: Bir ülkenin enlemini belirlemeye -kuzey kutbunun yüksekliğini göz önünde bulundurarak- ilişkin yöntemleri gerçeğe yakın bir isabetliliğe sahipti. Ancak boylamı belirlemeye ilişkin yöntemleri için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Bu ise, göksel bir olayla ilgili iki ortak nokta arasındaki mesafeyi göz önünde bulundurmaktır. Güneş tutulması gibi ki bu olay onlarca ancak, güneşin yörüngesindeki seyri oranında algılanabilirdi. Buna saatle ölçme denir. Ancak bu yöntem, eskiden kullanılan aletlerle oldukça güçtü ve titiz bir uygulamadan uzaktı.

   Ne var ki, günümüzün gelişmiş araçları ve iletişimin sağladığı yakınlık, meseleyi son derece kolaylaştırmıştır. Kıbleyi tayin etme gereği de hala geçerlidir. Nitekim Serdar Kabilî adıyla tanınan faziletli Şeyh, bu hususta bir çalışma yapmıştır. Yeni yöntemlerle kıbleye ilişkin yön sapmasını belirlemiştir. Yaptığı çalışmalara ve incelemelere yer verdiği "Tuhfet"ul-Ecille Fî Marifet"il-Kıble" adlı risaleyi yayımlamıştır. Son derece yararlı ve ayrıntılı bilgiler içeren bir risaledir. Bu risalede Şeyh, kıblenin nasıl belirleneceğini matematiksel olarak açıklıyor. Ayrıca ülkelerin kıble şemasını da çiziyor. Şeyhin ulaştığı bulguların en ilginci de (Allah çalışmalarından dolayı onu mükâfatlandırsın), Peygamber efendimizin (s.a.a) Medine"deki Mescidinin mihrabı ile ilgili üstün kerametini ortaya koyan tespitidir.

   Şöyle ki: Eskilerin hesaplamasına göre, Medine"nin coğrafi konumu, enlem: 25°, boylam: 75° 20 dk. Fakat Resulullah efendimizin mescidindeki mihrap bu hesaplara uymuyordu. Bu yüzden âlimler mihrabın kıbleye uyumluluğunu çeşitli açılardan araştırmaya gidiyor ve yön sapmasına değişik açıklamalar getirme gereğini duyuyorlardı. Fakat bunların gerçekle uzaktan yakından bir ilgileri yoktu. Ancak Şeyh (r.a), Medine"nin coğrafi konumunun, enlem: 24° 25 dk. boylam; 39° 59 dk. yön sapması yaklaşık olarak 0° 45 dk. şeklinde olduğunu tespit etti. Bu hesaba göre Resulullah"ın mihrabı kıbleyle tam uyuşuyordu. Böylece, namaz kıldığı bir sırada dönüp yüzünü çevirdiği kıble ile ilgili olarak Resulullah efendimizin akıllara durgunluk veren bir mucizesi daha gün yüzüne çıkıyordu. Resulullah Cebrail gelip kolumdan tuttu ve yüzümü Kâbe"ye döndürdü demişti. Hiç kuşkusuz Allah ve O"nun elçisi doğru söylüyor.

   Daha sonra değerli mühendis ez-Zaim Abdurrezzak el-Beğairî -Allah rahmet etsin- yeryüzünün birçok bölgesinin kıblesini tespit etti ve buna "Marifet"ul-Kıble" adlı eserinde yer verdi. Bu eserde yaklaşık olarak dünyanın bin beş yüz bölgesinin kıble şeması çizilmiştir. Böylece kıble tayinine ilişkin ilâhî nimet tamamlanmış oldu.

   İkincisi: Bu da meselenin manyetik yönüdür. Bilim adamlarına göre, dünyanın iki manyetik kutbu, dünyanın iki coğrafik kutbu ile uyuşmazlar. Söz gelimi manyetik kuzey kutbu ile coğrafi kuzey kutbu arasındaki farklılık zamanla bin mile kadar çıkar. Dolayısıyla pusula coğrafik güney kutbunu tam olarak göstermez. Öyle ki bazen hiç de normal karşılanmayacak bir yön farklılığı ortaya çıkar. Günümüzde, (ki 1332 h.ş. yılını kastediyorum.) değerli mühendis Hüseyin Ali Rezmara bu meseleyi çözümlemiştir. Değişik bölgelere göre coğrafik kutupla manyetik kutup farklılığını tespit etmiştir ki, onun tespit ettiği bölge sayısı bin kadardır. Onun icat ettiği pusula, kıble tayininde gerçeğe yakın bir isabetlilik göstermektedir. Günümüzde kullanılan pusula onun icadıdır. Allah onu çalışmasından dolayı mükâfatlandırsın.


İslam Dininde HAC

KABE, İnsanlar için ilk kurulan ev

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)