• Nombre de visites :
  • 5368
  • 28/1/2008
  • Date :

Hz. Zeyneb'in (a.s) Kufe Halkına Konuşması

Hz. Zeyneb'in (a.s) Kufe Halkına Konuşması

     Beşir b. Hüzeym-i Esedî şöyle diyor: Müminler Emiri Ali'nin (a.s) kızı Zeyneb'i (s.a) gördüm; insanlara hitaben konuşma yapıyordu ve andolsun ki ondan daha güzel konuşabilen bir kadın görmemiştim. Ali'nin (a.s) sözleri dökülüyordu dilinden.

    İnsanlara, susmaları için işaret etti. Nefesler tutuldu, develerin boynundaki çıngıraklar durdu. Sonra konuşmaya başladı:

اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ عَلَي أَبِي مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ الطَّيِّبِينَ اْلأَخْيَارِ، أَمَّا بَعْدُ:

يَا أَهْلَ الْكُوفَةِ، يَا أَهْلَ الْخَتْلِ وَالْغَدْرِ، أَتَبْكُونَ؟ فَلاَ رَقَأَتِ الدَّمْعَةُ وَ لاَ هَدَأَتِ الرِّنَّةُ، إِنَّمَا مَثَلُكُمْ كَمَثَلِ الَّتِي نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِنْ بَعْدِ قُوَّةٍ أَنْكَاثاً، تَتَّخِـذُونَ أَيْمَانَكُمْ دَخْـلاً بَيْنَكُمْ، أَلاَ وَ هَـلْ فِيكُمْ إِلاَّ الصَّلَـفُ وَالنَّطَـفُ وَالصَّدْرُ الشَّنَفُ وَ مَلْقُ اْلإِمَاءِ وَ غَمْزُ اْلأَعْدَاءِ، أَوْ كَـمَرْعَي عَلَي دِمْنَةٍ، أَوْ كَفِضَّةٍ عَلَي مَلْحُودَةٍ، أَلاَ سَاءَ مَا قَدَّمْتْ لَكُمْ أَنْفُسُكُمْ أَنْ سَخِطَ اللهُ عَلَيْكُمْ وَ فِي الْعَذَابِ أَنْتُمْ خَالِدُونَ.

أَتَبْكُونَ وَ تَنْتَحِبُونَ؟ إِي وَاللهِ فَابْـكُوا كَثِيراً وَاضْحَكُوا قَلِيلاً، فَلَقَـدْ ذَهَبْتُمْ بِعَارِهَا وَ شَنَارِهَا، وَلَنْ تَرْحَضُوهَا بَغَسْلٍ بَعْدَهَا أَبَداً، وَ أَنَّي تَرْحَضُونَ قَتْلَ سَلِيلِ خَاتِمِ النُّبُوَّةِ وَ مَعْدِنِ الرِّسَالَةِ وَ سَيِّدِ شَبَابِ أَهْـلِ الْجَنَّةِ وَ مَلاَذِ خِيَرَتِكُمْ وَ مَفْزَعِ نَازِلَتِكُمْ وَ مَنَارِ حُجَّتِكُمْ وَ مَدَرَةِ سُنَّتِكُمْ.

أَلاَ سَأءَ مَا تَزِرُونَ وَ بُعْداً لَكُمْ وَ سُحْقاً، فَلَقَدْ خَابَ السَّعيُ وَ تَبَّتِ اْلأَيْدِي وَ خَسِرَتِ الصَّفْقَةُ، وَ بُؤْتُمْ بِغَضَبٍ مِـنَ اللهِ وَ ضُرِبَتْ عَلَيْكُمُ الذِّ لَّةُ وَالْمَسْكَنَةُ.

وَيْلَكُمْ يَا أَهْلَ الْكُوفَةِ، أَتَدْرُونَ أَيَّ كَبَدٍ لِرَسُولِ اللهِ فَرَّيْتُمْ، وَ أَيَّ كَرِيمَةٍ لَهُ أَبْرَزْتُمْ، وَ أَيَّ دَمٍ لَهُ سَفَكْتُمْ، وَ أَيَّ حُرْمَةٍ لَهُ انْتَهَكْتُمْ؟ وَ لَقَدْ جِئْتُمْ بِهَا صَلْعَاءَ عَنْقَاءَ سَوْآءَ فَقْمَاءَ (و في بعضها: خَرْقَاءَ شَوْهَاءَ) كَطِلاَعِ اْلأَرْضِ أَوْ مِلاَءِ السَّمَاءِ.

أَفَعَجِبْتُمْ إِنْ مَطَرَتِ السَّمَآءُ دَماً، وَ لَعَذَابُ اْلآخِرَةِ أَخْزَي، وَ أَنْتُمْ لاَ تَنْصِرُونَ، فَلاَ يَسْتَخِفَّنَّكُمُ الْمَهَلُ فَإِنَّهُ لاَ يَحْفِزُهُ الْبِدَارُ، وَ لاَ يَخَافُ فَوْتُ الثَّارِ، وَ إِنَّ رَبَّكُمْ لَبِالْمِرْصَادِ.

"Hamd Allah'a mahsustur ve salât olsun babam Muhammed'e, tertemiz kılınmış ve seçilmiş Ehlibeyt'ine."

"Ey Kûfe halkı, ey hilekâr ve düzenbazlar, bize mi ağ-lıyorsunuz? Göz yaşlarınız dinmesin ve iniltileriniz susmasın! Siz, iplerini iyice ve sıkıca dokuyan ve sonra da dokuduğunu söken bir kadın gibisiniz. Yeminlerinizi hile ve hıyanetinize siper edindiniz; iman bağı kurup sonra kopardınız. Kendinizi övmekten ve fesat çıkarmaktan başka bir şey bilmezsiniz. Köleler gibisiniz; içiniz kin ve yağcılık dolu ve düşmanlara gammazlık edersiniz. Siz pisliklerde yeşeren bitkiler gibisiniz, yenmez; ve kabirleri süsleyen gümüşler gibisiniz, kullanılmaz. Öbür dünyanız için öylesine kötü bir yol azığı aldınız ki, Allah'ın gazabına sebep oldu ve ebedî azap hazırlandı sizler için."

"Bizi öldürdükten sonra bir de kalkıp bize ağlıyor ve kendinizi zemmediyorsunuz, öyle mi? Evet, andolsun Allah'a, çok ağlayın ve az gülün! Çünkü siz öyle bir leke ve a-şağılığı kabullendiniz ki hiçbir suyla yıkanmaz. Cennet genç-lerinin efendisi olan Peygamber evladını, savaşlarda ve sıkıntılarda sığındığınız insanı, düşmanlar karşısındaki imam ve önderinizi, kendisinden din ve şeriatı öğrendiğiniz insa-nı öldürdünüz. Bu lekeyi hangi su temizler?"

Bilmiş olun, büyük bir günah işlediniz ve vebaliniz çok büyüktür. Allah'ın rahmetinden uzak olun, kahrolun! Çabalarınız sizi meyus etti; elleriniz ziyankâr oldu, muameleniz de hüsranınıza sebep oldu. Şüphesiz Allah'ın gazabına uğradınız; aşağılık ve düşkünlük kuşattı sizi."

"Yazıklar olsun size ey Kûfeliler! Allah Resulü'nün (s.a.a) ciğerini parelediniz; haberiniz var mı? Perde ardında bulunan masum ailesini perdenin dışına çıkardınız. Onun kanını nasıl akıttınız ve hürmetini ayak altına aldınız? Ne de kötü ettiniz; ne de büyük bir musibet çıkardınız! Yer ve gök büyüklüğünde bir zulüm işlediniz!"

"Gökyüzünün kan yağmasına hayret mi ettiniz? Şüphesiz kıyametin azabı daha çetin ve aşağılayıcıdır; o gün size yardım eden de olmayacaktır. Allah'ın size vermiş olduğu bu mühlet sizi rahatlatmasın ve haddinizi aştırmasın. Çünkü Allah intikam almada acele etmez ve intikam hakkını kaybetmekten de korkmaz. Şüphesiz ki Rabbiniz pusudadır!"

Olayı anlatan şahıs şöyle ekliyor:

Andolsun Allah'a, bu sözler karşısında halkın hayrete düştüğünü gördüm; ağlıyor ve ellerini ısırıyorlardı. Yanımdaki yaşlı adam o kadar ağlamıştı ki yüzü ıslanmıştı ve şöyle diyordu: Babam, anam size feda olsun! Yaşlılarınız yaşlıların, gençleriniz gençlerin, kadınlarınız kadınların ve soyunuz da bütün soyların en hayırlısıdır; ne aşağılanır ve ne de yenilgiye uğrar.

 

Muharrem ayı ile ilgili sorular

İmam Hüseyin'in (a.s) Naaşı Yanında

Hüseyin’in (a.s) Şehid Edildiği Gün

İmam Hüseyin'e Ağlayan Kimse

İmam Zeynelâbidin (a.s) Şam'da

Rum Padişahının Elçisi

Hüseyin Kerbela Yolunda

Kerbela Faciasından Önce Vuku Bulan Olaylar

ŞEHADET BİLİNCİ

KERBELA BİR MEKTEPTİR

FARKLI YÖNLERİYLE HÜSEYNİ KIYAM

Hüseyin'in (a.s) şanlı destanıdır Kerbelâ...

Hüseynî Kıyamı yaşatan unsurlar

Muharrem, Matem ve Mühasebe Ayı

Hüseynî Kıyamın Mahiyeti

Peygamber yadigarı

Peygamberimizin (s.a.a) Ailesine Ne oldu?

KERBELA SEHITLERININ ARDINDAN

KERBELA ŞEHİDLERİNE AĞLAMAK

Kerbela'da Peygamberin Atı

MUHARREM AYI’NA GİRDİĞİM  ZAMAN

MERSİYYE-Yİ  İMÂM HÜSEYİN

ŞEHÎD-İ KERBELÂ

FÂTIMA GÜL GONCALARI

FIRAT'IN GÖZYAŞLARI

YÂ ZEYNEP

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)