Kes ile Nakes Arasındaki Fark
Soru: Kes ile Nekes arasındaki fark nedir ki, ağlamanın kes'e faydası oluyor da nekes'e olmuyor ?
Cevap: Men-i mevsule kelimesinde kes ile nekes diye bir şey yoktur. Ama Farsça manasında bu kelimeler (yerine göre) gelebilir. Kes; Allah'ın birliğini kabul eden, Adem'den Hatem'e kadar büyük peygamberlerin nübüvvetine inanan, peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed (s.a.a) peygamberin düsturlarını uygulayan, cismani maada inanan, cennet ve cehenneme inancı olan, Hz. Peygamberin Ehl-i Beyt'inin velayetini kabul eden, Hz. Ali (a.s) ve O'nun 11 evladının hepsini Allah'ın en sahil kulları, itaatleri farz olan İmamlar ve Resulullah (s.a.a)'in vasi ve halifeleri bilen, Resulullah (s.a.a)'in 12. vasisini yani Hz. Ali'nin 11. evladı Hz. Mehdi'yi halen yaşadığına, Allah istediği zaman zuhur edip dünyayı zulümle dolduktan sonra adaletle dolduracağına inanan mümin bir kimsedir.
Ama nakes; dinin emirlerini zahirde kabul eden, fakat amel safhasında salih olmayan, onları tümüyle terk eden veya bazılarına yerine getirip bazılarını terk eden veyahut adam öldürme, şarap içme, zina yapma, faiz yeme gibi büyük günahlara duçar olan ya da namaz, oruç, humus, hacc vb. gibi terk ettiği farzları telafi etmeğe çalışmayan bir Müslümandır. Böyle bir Müslüman her ne kadar ağlasa da, ağlamasının ona bir faydası olmaz.
Ancak, kötü amellerinden tövbe eder, yapmadığı amelleri telafi etmeğe çalışır, halkın malını kendilerine veya yaşamadıkları takdirde varislerine geri çevirir ve onları kendisinden razı ederse, işte o zaman Ehl-i Beyt'in mazlumluğuna ağlamasının ona bir faydası olur. Yoksa yukarıda belirttiğimiz günahları ağlamakla affettireceğini hayal ederek günah işleyen zavallılar, ağlayıp sızlasalar da, Muhammed (s.a.a) ve Âl-i Muhammed ondan razı olmaz ve böyle bir ağlamanın onlara hiçbir faydası dokunmaz.
Biz sürekli olarak minberlerimizde, derslerimizde, dini toplantılarımızda bunları açıklar ve hatırlatırız. Eğer büyük günah ve zulümler yapıp da Muhammed (s.a.a) ve Al-i Muhammed'e ağlamak veya onları ziyaret etmekle her şeyin (bu kolaylıkta) biteceği ve kurtuluşa erişileceği zannedilirse, o zaman düşmanlar geçmişlerini telafi etmişlerdir. Zira onlar da genellikle Ehl-i Beytin mazlumluğuna ağlamışlardır. Nitekim Kerbela vakıası yazarları kendi kitaplarında; Allah'a and olsun ki o gün (Aşura günü), dost ve düşman herkes Hüseyn'in mazlumiyetine) ağladı. diye yazmışlardır. Düşman, Peygamber (s.a.a)'in oğlunu, ashabını, torunlarını, hatta süt emen çocuklarını bile katlettiler. Daha sonra onların bu acı durumuna da ağladılar. İşte böyle nekes (alçak) insanlara, bu ağlamanın katiyen hiçbir yararı olmayacaktır.