KIRAAT HÜKÜMLERİ
S.468: Sesli kılmadığımız namazların hükmü nedir?
C: Erkeklerin sabah, akşam ve yatsı namazlarında Fatiha ve sureyi sesli okumaları farzdır.
S.469: Sabah namazının kazasını kılmak istediğimizde sesli mi kılmamız gerekir, sessiz mi?
C: İster kaza olsun, ister edâ her durumda, sabah, akşam ve yatsı namazlarında hatta gündüz kaza edilse bile Fatiha ve sureyi sesli okumak (erkeklere) farzdır.
S.470: Bir rekatın niyet, tekbiret-ul ihram, Fatiha suresi, sure, rüku ve secdeden oluştuğunu, diğer taraftan öğle ve ikindi namazının bütün rekatlarının, akşam namazının üçüncü rekatının ve yatsı namazının son iki rekatının sessiz kılınması gerektiğini de biliyoruz; ancak radyo ve televizyonda üçüncü rekatın rüku ve secdesini sesli kıldıklarını görüyoruz. Oysa üçüncü rekatın rüku ve secdesi de sessiz kılınması gereken rekatın bir cüzüdür; bu meselenin hükmünü açıklar mısınız?
C: Sabah, akşam ve yatsı namazlarını sesli kılmanın, öğle ve ikindi namazlarını ise sessiz kılmanın farz oluşu yalnız Fatiha ve surenin kıraatı (okunuşu) için geçerlidir. Nitekim, akşam ve yatsı namazlarının ilk iki rekatından sonraki rekatları sessiz kılmanın farz oluşu da sadece Fatiha veya tesbihatın okunuşu için geçerlidir. Rüku ve secde zikrinde, teşehhüdü, selamı okumada ve günlük beş vakit namazın diğer zikirlerinde mükellef sesli ve sessiz okuma arasında serbesttir.
S.471: -Günlük onyedi rekat dışında- onyedi rekat da ihtiyaten kaza namazı kılmak isteyen kimse sabah, akşam ve yatsı namazlarının ilk iki rekatını sesli mi kılması gerekiyor, sessiz mi?
C: İhtiyaten kılınsa bile günlük namazları sesli veya sessiz kılmanın farz oluşunda kazayla edâ arasında hiç bir fark yoktur.
S.472: Salat (namaz) kelimesinin ta harfiyle bittiğini biliyoruz, ancak ezanda hayye ala-s salah (ha harfiyle) şeklinde okunuyor; bu sahih midir?
C: Vakfedildiğinde (durulduğunda) salat kelimesini ha ile bitirmenin sakıncası olmadığı gibi bu gereklidir de.
S.473: İmam Humeyni (kuddise sirruh) Fatiha Suresi'nin Tefsirinde melik şeklindeki kıraatın malik şeklindeki kıraata tercih edildiğini ileri sürmüştür; farz ve farz olmayan namazlarda Fatiha Suresi'ni okurken bu kelimeyi her iki şekilde okumak sahih midir?
C: Bu hususta ihtiyat etmenin (her ikisini de okumanın) sakıncası yoktur.
S.474: Namaz kılan kimse gayr-il mağzubi aleyhim. cümlesini okurken hemen atfetmek yerine vakfetmesi ve sonra ve la-z zallin cümlesini söylemesi sahih midir ve yine teşehhüdde Allahumme salli ala Muhammedin ve âl-i Muhammed cümlesinde Muhammed kelimesi üzerinde vakfederek daha sonra ve Âl-i Muhammed söylemesi sahih midir?
C: Cümlenin bütünlük ve birliğini bozmayacak kadar vakfetmenin sakıncası yoktur.
S.475: İmam Humeyni'ye (kuddise sirruh) şöyle bir soru yöneltildi:Tecvid ilminde Zad harfinin telaffuzu hususunda bir kaç görüşün olduğuna göre siz hangi görüşe amel ediyorsunuz?
İmam (kuddise sirruh) bu soruya şu cevabı verdi: Harflerin mahreçlerini -çıkış yerini- tecvid bilginlerinin görüşüne göre bilmek farz değildir; her harfin telaffuzu, Arap örfünde “bu şahıs şu harfi edâ etti” denecek şekilde olmalıdır.
Soru şudur:
a) “Arap örfünde bu şahıs şu harfi edâ etti” ibaresinin yorumu nasıldır?
b) Tecvid kuralları sarf ve nahiv kuralları gibi Arap örfü ve lügatından alındığına göre, Arab’ın örf ve lügatının birbirlerinden ayrıldığı nasıl söylenebilir?
c) Bir kimse kıraattaki harfleri doğru mahreçlerinden -çıkış yerlerinden- edâ etmediğini veya genel olarak harf ve kelimeleri doğru bir şekilde edâ etmediğini -sağlam bir yolla- bilirse ve her açıdan sahih kıraatı öğrenmeye uygun ortam olursa, şöyle ki: Öğrenmek için iyi bir yeteneği veya uygun bir fırsatı olursa -yeteneği çerçevesinde- sahih kıraatı veya sahihe yakın bir kıraatı öğrenmeye çalışması farz mıdır?
C: Kıraatın sıhhatinde ölçü, tecvid kurallarının iktibas ve istihraç kaynağı sayılan arapların nezdindeki kıraattir. Buna göre, tecvid bilginlerinin, harflerden birinin nasıl kıraat edildiği hususundaki farklı görüşleri arapların bu harfi nasıl telaffuz ettiklerinde anlayış ihtilafından kaynaklanıyorsa merci ve kaynak arapların kendi örfleridir; ancak farklı görüşler arapların bu harfin telaffuzu hakkındaki ihtilaflarından kaynaklanıyorsa bu durumda mükellef istediği görüşü seçmekte serbestir.
S.476: İlk baştan niyeti veya alışkanlığı Fatiha ve sonra İhlas suresini okumak olan kimse hangisini okuyacağını tayin etmeden gaflet sebebiyle “bismillahirrahmanirrahim” derse başa dönerek hangisini okuyacağını belirledikten sonra yeniden besmele çekmesi gerekir mi?
C: Yeniden “bismillahirrahmanirrahim” demesi gerekmez, ondan sonra okumak istediği sure için ilk önce söylediği besmele yeterlidir.
S.477: Farz namazlarda arap kelimelerini kamil olarak edâ etmek farz mıdır? Kelimeler sahih ve kamil arapçayla telaffuz edilmezse namazın sıhhatine hükmedilir mi?
C: Namazda Fatiha, sure ve diğer bütün zikirlerin sahih bir şekilde okunması farzdır; namaz kılan kimse arap kelimelerini gerektiği şekilde okuyamazsa öğrenmesi farzdır ve eğer öğrenmekten aciz olursa mazurdur.
S.478: Namazda içten okumaya -yani kelimeleri telaffuz etmeyerek içinden geçirmeye- kıraat söylenebilir mi?
C: Buna kıraat söylenmez, namazda ancak kelimeleri kıraat denecek şekilde telaffuz etmek yeterlidir.
S.479: Bazı müfessirlere göre Fil, Kureyş, İnşirah ve Duha gibi Kur'an-ı Kerim'in bazı sureleri tek başına kamil bir sure sayılmazlar. Dolayısıyla, -namazda- bu surelerden birini, mesela Fil suresini okuyan kimse hemen peşinden Kureyş suresini de okumalıdır, yine İnşirah suresini okuyan peşinden Duha suresini de okumalıdır. Eğer, bir kimse meseleyi bilmeyerek namazda sadece Fil suresini veya İnşirah suresini okursa vazifesi nedir?
C: Bu meseleyi bilmeyerek Fil ve Kureyş veya İnşirah ve Duha surelerinden sadece birini okumakla yetinen kimsenin geçmiş namazları sahihtir.
S.480: Namaz esnasında gaflet ederek öğle namazının üçüncü rekatında Fatiha ve sureyi okursa ve namazını bitirdikten sonra bunun farkına varırsa namazı yeniden kılması farz mıdır? Farkına varmasa namazı sahih midir?
C: İster gaflet yüzünden olsun ister unutkanlık, ilk iki rekat dışında Fatiha suresini okumak yeterlidir. Gaflet yüzünden veya şer’i hükmü bilmediğinden sureyi fazladan okumasının sakıncası yoktur.
S.481: İmam Humeyni (kuddise sirruh) öğle ve ikindi namazında sessiz kılmanın ölçüsünü, ses tonunun çıkmaması biliyordu ve biz biliyoruz ki on harf dışında diğer harfler cehrî (aşıkâr) okunan harflerdir; buna göre, öğle ve ikindi namazlarını sessiz kılacak olursak cehrî okunan onsekiz harfi nasıl edâ etmeliyiz?
C: Sessiz kılmada ölçü, cehrî okunan harflerin ses tonunu çıkarmamak değildir; ölçü söz konusu ses tonunu izhar etmemektir; sesli kılmada ölçü ise onu açıktan söylemektir.
S.482: İster erkek olsun, ister kadın İslam'a yeni giren ve arap dilini bilmeyen yabancılar namaz ve diğer dini farizelerini nasıl edâ etmeleri gerekir? Esasen bu durumda Arapça öğrenmeye gerek var mıdır?
C: Namazda tekbiret-ul ihram, Fatiha, sure, teşehhüd ve selamı ve yine arapçanın şart olduğu diğer bütün şeyleri öğrenmek farzdır.
S.483: Gece nafilelerinin veya sesli kılınması gereken namazların nafilelerinin de sesli kılınmasına ve yine sessiz kılınması gereken farz namazların nafilelerinin de sessiz kılınmasına dâir delil var mıdır. Cevabınız olumlu ise sesli kılınması gereken farz namazların nafilelerinin sessiz kılınması ve bunun aksi yeterli midir? Bu konuda fetvanız nedir?
C: Sesli kılınması gereken farz namazların nafilelerini sesli ve sessiz kılınması gereken farz namazların nafilelerini de sessiz kılmak müstehaptır; ancak muhalefet edilir de tersine kılınırsa yine de yeterlidir.
S.484: Namazda Fatiha suresini okuduktan sonra tam bir sureyi okumak farz mıdır, yoksa Kur'an-ı Kerim'den bir miktar okumak da yeterli midir? Birinci durumda sureyi okuduktan sona Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerini okumak câiz midir?
C: Günlük farz namazlarda tam bir sure yerine Kur'an-ı Kerim'den bir kaç ayet okumak yeterli değildir; ancak tam bir sure okuduktan sonra Kur'an ünvanıyla bir kaç ayet okumanın sakıncası yoktur.
S.485: Namazda Fatiha ve sureyi veya kelimelerin harekelerini -önemsemeyiş veya konuştuğu lehcesi yüzünden- yanlış okursa, mesela yuled kelimesini fetheyle okuyacağına kesreyle okuyup yulid derse hükmü nedir?
C: Kasıtlı veya öğrenmeye gücü olduğu halde öğrenmeyen bir cahil olursa namazı batıldır, aksi durumda namazı sahihtir.
S.486: Okuma-yazma bilmeyen 35-40 yaşlarındaki bir kimse, çocuklukta anne-babasından namazı öğrenmemiş; bu şahıs, namazı sahih okumayı öğrenmek için çaba harcamasına rağmen namazın zikir ve kelimelerini sahih bir şekilde edâ edemiyor; hatta bazı kelimeleri hiç söyleyemiyor, bu adamın namazı sahih midir?
C: Söyleyebildiği kadarını söylerse namazı sahihtir.
S.487: Ben namazı anne ve babamdan öğrendiğim ve okulda bize öğrettikleri gibi telaffuz ediyordum. Sonraları namazda yanlış kıraat ettiğimi anladım; İmam Humeyni'nin fetvasına göre kıldığım namazları yenilemek bana farz mıdır?
C: Bu durumda kıldığınız geçmiş namazlar sahihtir; yenileme ve kaza gerekmez.
S.488: Duyu organları sağlam olan bir kimse hastalık dolayısıyla konuşma özelliğini yitirirse işaretle namaz kılmasının hükmü nedir?
C: Bu durumda namazı sahih ve yeterlidir.