• Nombre de visites :
  • 3619
  • 2/9/2014
  • Date :

Peygamber’in (S.A.A) Velayeti Ve Onun Müminlere Önceliğini Konu Eden Ayetler-1

peygamber’in (s.a.a) velayeti ve onun müminlere önceliğini konu eden ayetler-1

Eskiden beri Peygamber’in (s.a.a) velayetinden, onun işler üzerindeki hâkimiyetini kabul eden görüşle bahseden kimseler, velayetin çerçevesi için muhtelif boyutları söz konusu etmişlerdir. Nitekim en kısıtlayıcı olanları, toplumsal ve şahsi işlere mahsus olan velayettir. Fakat son olarak velayetin anlamına özgü bir telakkiyle ve nebilerin toplumsal işlere müdahalesi hakkında menfi görüşle Peygamber’in (s.a.a) velayetini, çocuklar ve deliler gibi kendiişlerini idare edebilecek yeterlilikle olmayanlarla kısıtlayan iddialar ortaya atılmıştır. Sonra da “Peygamber, müminlere kendi nefislerinden daha önceliklidir”‌[1] ayeti uyarınca, Peygamber’in (s.a.a) müminlerin işleriyle ilgili olarak onlara kendilerinden önceliği bulunduğundan bahsedilmesindeki velayet, bu tür işlerde müminlerin velayeti ile Peygamber (s.a.a) arasında çelişki oluşacak konuya hasredilmektedir.[2] Hairi Yezdi burada velayeti sarih biçimde “yeterlilik”‌ konusuna mahsus kabul etmekte ve bu yüzden Ayetullah Cevadi Âmuli tarafından ortaya atılmış “âkil insanların velayeti”‌ tabirini, âkil olmakla velayet arasında çelişki bulunduğu gerekçesiyle eleştirmektedir.

Öyle görünüyor ki muhterem münekkid, makalenin[3] aslına bakmamıştır. Çünkü makalede ayrıntılı olarak mallarını kullanamayacaklar üzerindeki velayet ile topluma velayet arasındaki farktan söz edilmiş ve her birinin ahkâmı ayrı ayrı açıklanmıştır. Buna ilaveten eleştiriye cevap verirken bu konu tekrar izah edilmiştir.

Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) teşriî velayeti konusunu ve bunun anlamını aydınlatmak için şu noktaya dikkat etmek zaruridir: Peygamber’in (s.a.a) teşrii velayeti hakkında konuşurken kastedilen, toplumun işlerinin yürütülmesi ve yasama meselesidir. Bu, ister halkın seçimiyle gerçekleşsin, ister diktatör devletlerdeki gibi zorbalıkla, ister Allah tarafından atanmak suretiyle olsun tüm alanlarda bir kişi tarafından toplumun üzerinde hakimiyet ve velayetin varolması gereğini konu eden, toplumun bir emirinin bulunması zarureti ve emaret bahsinin kendisidir. Çünkü halkın bir şahsı işlerin idaresi için seçtiği ve işlerin çekip çevrilmesini kendisine devrettiği yerlerde bile toplumun idaresi için kanun vazetme, onları icraya ve yasaları çiğneyenleri cezalandırma mecburiyeti vardır. Hatta bundan hoşnut olmasalar dahi bireylerin şahsi işlerinin çoğuna da müdahalede bulunulur. Bundan dolayı toplum için devleti kabul etme zorunluluğu, toplumun işleriyle ilgili olarak hâkime ait bir velayet tarzını kabul etmeyi gerektirir.

Ayetullah Cevadi Âmuli’nin, makalesine yöneltilen eleştiriye verdiği cevapta da geçtiği gibi, velayetin “yeterlilik”‌ konusuna mahsus kabul edilmesinin fıkıh bablarında bile birçok çelişkileri vardır. Çünkü kaza, hudud, cihad, emri ma’ruf ve nehyi münker, hatta kızların izdivacı, Cuma namazı gibi muhtelif bablarda, hiçbiri yeterlilik sahibi olmayanın mütevellisi meselesiyle bağı bulunmayan imam, fakihler, baba vs. tarafından üstlenilen velayetlerle karşılaşıyoruz. Hatta Cuma namazı babında bir grup fakih, bazı rivayetlere dayanarak İmam-ı Masum’u (a.s) namazı icra edecek mütevelli kabul etmiş ve gaybet zamanında namazın ikamesini caiz görmemiştir.


[1] Ahzab, 6.

[2] Mecelle-i Hukumet-i İslâmî, S. 2, s. 224.

[3] Mecelle-i Hukumet-i İslâmî, S. 1, s. 55

Hz. peygamber(s.a.a)in Aile içi Davranışı

Hz. Peygamberin(s.a.a) Görevleri

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)