• Nombre de visites :
  • 1299
  • 2/10/2012
  • Date :

Yakup Peygamber (a.s)

yakup peygamber (a.s)

EDEP [11]

Yakup Peygamber (a.s), "Ben üzüntümü ve tasamı sadece Allah'a şikâyet ediyorum." derken, şöyle demek istiyor: "Ben devamlı şekilde Yusuf'u anıyor, onun üzüntüsünü yaşıyorum. Fakat benim bu hâlim, herhangi bir musibet sonucunda sahip olduğu bir nimeti kaybedince kendisine ne fayda ve ne zarar veremeyecek bir mercie bilmeyerek dert yanan birinin davranışına benzemez. Ben Yusuf'u kaybetmenin beni içine düşürdüğü durumu Allah'a şikâyet ediyorum. Benim bu isteğim de olmayacak bir şey değildir. Çünkü ben Allah'tan sizin sahip olmadığınız bilgilere sahibim." Bu edep örneklerinden biri de Yusuf Peygamberden (a.s) nakledilen edeptir. Bilindiği gibi, Mısır padişahının karısı, Yusuf Peygamberi emrini yerine getirmediği takdirde hapse atmakla tehdit etmişti. İşte bu sıradaki duasını Kur'ân'ı Kerim bize şöyle naklediyor:

"(Yusuf) Rabbim, dedi, bana göre zindan bunların beni çağırdığı şeyden iyidir. Eğer onların düzenini benden savmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum." (Yûsuf, 33)

Hz. Yusuf (a.s) bu sözleri ile şunu demek istiyor: İçinde bulunduğu kritik durumda onun akıbeti, hapsedilmek ile o kadınların isteklerine olumlu karşılık verme şıkları arasında gidip geliyor ve "(Yusuf) erginlik çağına erişince, ona hikmet ve ilim verdik." (Yûsuf, 22) ayetinde Allah tarafından kendisine bağışlandığı bildirilen bilgisi ile, hapse girmeyi o kadınların isteklerini yerine getirmeye tercih ediyor. Yalnız sebepler, saray kadınlarının istekleri lehine işlemektedir. Bu sebepler, kendisini Allah'ın makamına cahil olma (yüceliğini bilmeme), Allah'a ilişkin sahip olduğu bilgisini geçersiz kılma yönünde tehdit eden güçlü ve üstün nitelik taşıyor. Oysa Yusuf Peygamber hapishanedeki arkadaşına, "Hüküm sadece Allah- 'a aittir." (Yûsuf, 40) dediği gibi, karşılaştığı durumla ilgili hükmün sadece Allah'ın elinde olduğuna inanıyor.

Bundan dolayı Yusuf Peygamber (ona selâm olsun), edebini takınarak kendisi için bir istekten söz etmiyor. Çünkü öyle yapmak, bir tür hüküm vermektir. Sadece Rabbinin kendisine bağışladığı bilgi nimetini geçersiz kılmaya yönelik bir cahillik tehdidi altında bulunduğuna işaret ediyor ve cahilliğin mahvedici etkisinden ve saray kadınlarının tuzaklarının harekete geçmesinden kurtulmasının, bu tuzakların Allah tarafından uzağında tutulmasına bağlı olduğunu ifade ediyor. Böylece işi Allah'a havale ediyor ve susuyor.

Yüce Allah da duasını kabul ederek, onu saray kadınlarının tuzaklarından uzak tuttu. Bu tuzak, ya onlara meyletmek olmak veya hapse girmektir. Yüce Allah onu hem zinadan, hem de hapse girmekten kurtardı. Bundan anlaşılıyor ki, saray kadınlarının tuzağından söz ederken zina ile hapse girmeyi birlikte kastetmiştir. "Rabbim, dedi, zindan... iyidir." şeklindeki sözü ise, iki şık arasında sıkıştığı takdirde kalbinin hapse girme eğiliminde olduğunu belirtmek, zinaya yönelik nefretini ifade etmek için söylemiştir. Yoksa hapse girmeyi istediğini söylemek istememiştir. Tıpkı Hz. Hüseyn'in (a.s) şu beyitte dediği gibi:

"Ölmek, utanç yükü altına girmekten iyidir. / Utanç yükü altına girmek de ateşe girmekten iyidir." Yoksa bazılarının sanabilecekleri gibi, Yusuf Peygamber hapse girmeyi istemiş ve bu yüzden hapse atılmasına hükmedilmiş, değildir. Bunun delili, yüce Allah'ın bu ayetin hemen arkasından, "Sonra kesin delilleri görmelerine rağmen, onu bir zamana kadar mutlaka zindana atmaları kendilerine gerekli göründü." şeklindeki buyruğudur. Bu ayette Yusuf Peygamberin o olaydan sonra [Mısır Azizi ve arkadaşları tarafından] gerekli görüldüğü için hapse atıldığı belirtiliyor. Yoksa yüce Allah daha önce [hapse atılma olayı gündeme gelmeden önce] saray kadınlarının zina teklifinden ve hapse atma tehditlerinden onu korumuş, kadınların komplolarından uzak tutmuştu.


İlâhî Edebin Gereği

Nuh Peygamberin (a.s) Oğlu

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)