• Nombre de visites :
  • 2020
  • 3/4/2012
  • Date :

İslami Toplumda Adalet Anlamı -1

islami toplumda adalet anlamı

İmam Sadık (a.s) bu hususta şunları söylemektedir:

“Eğer adalet uygulanırsa, insanların arasında tek bir yoksul bile kalmaz.”‌

“İnsanların Allah’ı tanıması ve O’na ibadet etmesi için ihtiyaçları bu dünyada karşılanmalıdır”‌ kaidesine binaen fakirliğin küfre yakın olduğu söylenmiştir. Bir taraftan da insanların her zaman ve her yerde güç sahipleri ve mahrumlar olmak üzere iki gruba ayrıldıklarını görürüz. Güç ve servet sahiplerine oranla toplumdaki yoksullar daha çoktur. İstisnasız bütün insanların kendi insani kemallerine doğru hareket etmeleri gerekir. Peki, bu durumda mahrumların görevleri nelerdir? Yani mahrumiyetten, fakirlikten ve yetersizlikten ötürü insani kemalleri yolunda ilerleyemeyen veya gerekli şekilde terakki edemeyenlerin sorumlulukları nelerdir? Başkalarının; yönetici, âlim ve zenginlerin bunlara karşı görevleri nelerdir?

Burada rahmet sahibi Allah’ın “adalet”‌ ve “kıst”‌ı (eşitlik) icra etmek için peygamberlerini gönderdiğine şahit olmaktayız. Hadid suresinin 25. ayeti yoksulları savunan en eski fermandır. Zira zengin ve güçlü kimseler istediklerini elde etmiş kimselerdir. Bunların adaletin icrasına ihtiyaçları yoktur. Keza adaletin icrasından zarar da görebilirler. Çünkü adaletin icrasıyla toplumun mahrum sınıfından (muteber hadislerin beyanına göre) aldıkları ve gaspettikleri mal ve imkânlar onlardan alınacak ve hak sahibi yoksullara verilecektir. Allah Resulü (s.a.a) ve Masum İmamlardan (a.s) nakledilen hadislere göre “mahrumların yaşamlarının devamı için ihtiyaç duydukları mal ve rızıkları zenginlerin ve güçlülerin malları içerisindedir”‌. Bu hakları onlara ulaşmamıştır ve bu zulüm ve gasp nedeniyledir ki insanların çoğu yoksunluk içerisindedirler.

Dolayısıyla (devrimci bile olmayan) her türlü reformcu hareket öncelikle insani kemallerin önünde büyük bir engel olan fakirlik, mahrumiyet ve ihtiyaç gibi sorunları ortadan kaldırmalı, ardından başka işlerle ilgilenmelidir. Zira hiçbir iş bundan daha öncelikli değildir. Nitekim Allah Teâla peygamberlerini bunun için gönderdiğini belirtmektedir.

Toplumda adalet icra edilmeden gerçekleştirilen hiçbir hareketin, reformun ve devrimin değeri yoktur. Zira böylesi hareketler Peygamberlerin ve Masum İmamların yolunda olmayan hareketlerdir. Binaenaleyh içinde ilahi rızanın da bulunmadığı hareketlerdir bunlar.

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Mahrumlar benim nezdimde aziz, güçlüler ise nezdimde zayıftırlar. Ben mahrumların haklarını, güçlülerin boğazlarında dahi olsalar, çekip alacağım.”‌

Adaletin icrasının rahat ve kolay bir şey olmadığı bilinmelidir. Genç nesli dinden ve dinin adaleti icra etmedeki yetisinden ümitsiz kılmamak gerekir. İmam Sadık (a.s) bu hususta şunları söylemektedir: “Eğer adalet uygulanırsa, insanların arasında tek bir yoksul bile kalmaz.”‌


İlahi Adalet 1

Hz. Ali (a.s.) Açısından Adalet (1)

İLAHİ ADALET NEDİR?

İslâm Fıkhı’nda Adl

Adaletin Değeri

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)