• Nombre de visites :
  • 2335
  • 9/1/2012
  • Date :

Kadın ve Erkek (2)

kadın ve erkek

İslâm Perspektifinden Kadın ve Erkek

“İbn Arabi, Allah’ın kadındaki tezahürünün mümkün olan en üst tefekkür olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmiştir:

“İnsan Allah’ı kadında temaşa ettiğinde, bu pasif bir temaşadır; eğer O’nu, kadının erkekten geldiğini görerek kendi mevcudiyetinde tefekkür ederse, o aktif bir temaşa olmuş olur; Allah’ı tek başına tefekkür eder ise (ki bu O’nu, O’ndan gelen herşeyden beri kılmakla mümkündür), o halde temaşası vasıtasız bir şekilde Allah’a göre pasif bir konumdadır.

Sonuçta, kişinin Allah’ı kadında temaşa etmesi en mükemmel olanıdır, zira Allah hem aktif, hem de pasif olduğundan, hangisi temaşa edilirse edilsin, temaşa edilen sonuçta Allah olacaktır. Şu nedenle: Peygamber Efendimiz (salat ve selam üzerine olsun) kadınları, Allah’ı en mükemmel şekilde tefekkür etmenin aynaları olduğu için sevmiştir.

Kimse Allah’ı (hissî veya manevî) bütün desteklerin yokluğunda tefekkür edemez, zira Allah, Zât-ı Mutlak’ında bütün âlemlerden müstağnidir. Fakat, İlâhî Hakikat, (Zât’a) izâfeten idrak edilemediği ve sadece sıfatlarda tefekkür (şehadet) bulunduğu için Allah’ın kadında tefekkür edilmesi en mükemmel olanıdır; yine duyulur âlemde bu tefekküre mesned teşkil eden en kesif vahdet de nikah akdidir.”‌(S.57)

“İslâm cinsiyetlerin birbirleriyle çatışan değil, birbirlerini bütünleyen şeyler olduğunu gösteren bir insanlık düzeni getirmiştir. Toplum ve aile temelinde, mümkün olan en büyük istikrarın bulunduğu, erkek ve kadınların aile yapısına mümkün olan en üst düzeyde bağlı olduğu ve evliliğe dinî bir vazife anlamı kazandıran bir sosyal düzen vardır İslâm’da.”‌

“İslâmî sosyal düzenin başardığı şey, temelinde insanların bulunduğu ve sonunda insanı mükemmelliğe ulaştıracak mümkün olan en büyük dengeyi kurmaktır. Yoksa, muhakkak ki, çok-eşli bir ailede yaşayanlar da, bugün herkesin her istediğini yaptığı ve isteğine göre hareket ettiği, hatta ‘özgür’ insanların atomize varlıklar gibi yaşadığı tek-eşli evliliklerdeki gibi mutsuz olabilirlerdi.

İslâm’da, herkesi mutlu etmek bir gaye olmamıştır; çünkü bu, dünyada gerçekleşmesi mümkün olmayan bir şeydir.”‌

“Asıl gaye, Allah’ın yeryüzündeki halifesi (halifetullah) olan insanı en verimli bir şekilde yaşatacak ve insan hayatı denilen bu geçici yolculuk sırasında O’nun Kudreti’nden haberdar olarak yaşanacak ahenk ve dengenin hakim olduğu bir düzen oluşturmak olmuştur.”‌ (S.58)

“Cinsellik, sadece biyolojik bir durum olmayıp, aynı zamanda belirgin bir metafizik öneme de sahip olduğu için, İslâm insan hayatındaki bu önemli unsurun olumsuz yönünden çok olumlu yönünü vurgulamıştır.”‌ (S.59)

“Peygamber’in bazı hadislerinde kadınlar gibi giyinen ve hareket eden erkeklerin veya aynı şekilde kadınların ortaya çıkışının kıyamet alâmetlerindenolduğu söylenmektedir. İslâm’da, erkek ve kadının ikisi de Allah’ın kulları olarak görülür, her birinin O’nun İsim ve sıfatları’ndan birini tezahür ettirdiği ve Allah’ın onlara takdir ettiği ve insan varlığının gayesi kıldığı kemal ve âhengi, onların bütünleyici beraberliklerinde gösterdiği fikri mevcuttur.”‌ (S.59-60)


Kadın ve Erkek (1)

İslamın Kadın Hareketi

Kadın ve Mihir

MÜSLÜMAN KADIN

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)