• Nombre de visites :
  • 2787
  • 30/9/2011
  • Date :

Kurânın  İsimleri-2

kurânın  isimleri

Kur'ân'ın adlandırıldığı isimlerden bir diğeri de, "en-Nur"dur. Yüce Allah şöyle buyuruyor:

Sizlere apaçık bir nur indirdik.  [1]

Bir diğeri ise, (öğüt anlamına gelen) "el-Mev'iza"dır. Kur'ân'da şöyle yer almıştır:

Size Rabb'inizden bir öğüt (mev'iza geldi. [2]

Aynı şekilde, "el-Kerim" [3]  olarak da adlandırılmıştır. Nitekim Allah-u Teala şöyle buyurmuştur:

O Kur'ân-ı Kerim'dir. [4]

Kur'ân'da geçen bu isimler, âlimlerin de belirttiği üzere Kur'â-n'ın isimleri değildir; sahip olduğu vasıflarla ona işaret etme amacını taşıyan ifade ve kullanımlardır.

Hilâfet Ekolü mensuplarına (Ehlisünnet'e) göre Kur'ân'ın isimlerinden biri de "el-Mushaf"tır. Ancak bu kelime, ne Kur'ân-ı Kerim'de, ne de Nebevî Sünnet'te geçmemiştir.

Zerkeşî ve diğerleri şöyle rivayet ederler:

Ebu Bekir Kur'ân'ı tek bir cilt hâlinde topladığında etrafındakilere "Buna bir ad verin!" dedi. Bazıları, "Ona İncil ismini verelim." dediler. Bu, beğeni kazanmadı. Bazıları da, "Onu es-Sıfr diye adlandırın." dediler. Bu, Yahudi kökenli ismi de reddettiler. Sonunda İbn Mesud şöyle dedi: "Habeşiler nezdinde bir kitap gördüm; ona el-Mushaf di-yorlardı." Sonunda bu adı beğendiler ve Kur'ân'ı bu isimle adlandırdılar. [5]

O hâlde bu isim, bizzat Müslümanlar tarafından Kur'ân'a verilen isimler ve Müslümanların kullandıkları kavramlar kapsamına girer; İslâmî kavram ve şer'î bir terim olmaz. Mushaf adlandırması konum ve durum itibariyle Haricîler arasında kullanılan "eş-şarî" kelimesine benzer. Bu kelime onlar arasında, kendisini Müslümanlarla savaşmaya hazırlayan kimse hakkında kullanılırdı. Oysa bu kelime alış-verişte, satıcının karşısında yer alan "müşteri" anlamını taşırdı. O hâlde "eş-şarî" kelimesi Haricî olmayan insanlar tarafından kullanıldığında, Haricîler nezdinde bilinen "Müslümanlarla savaşmaya hazırlanan kimse" anlamına değil, müşteri anlamına geldiği anlaşılır.

Aynı şekilde "el-Mebsut" kelimesi de Suriye ve Irak halkı arasında iki farklı anlamda kullanılır. Iraklılar bu kelimeyi "dayak yiyen kimse", Suriye halkı ise "sevinçli ve mutlu kimse" anlamında kullanırlar. Bu hesap üzere, söz konusu kavram, Suriye halkının sözlerinde rastlanıldığında "sevinçli ve mutlu kimse", Irak halkının sözlerinde yer verildiğinde ise "dayak yemiş kimse" anlamında algılanmalıdır.

O hâlde, Hilâfet Ekolü mensuplarının sözlerinde "mushaf" kavramı, Kur'ân-ı Kerim anlamında kullanılır. Ehlibeyt Ekolü takipçilerinin sözlerinde ise, kitap anlamına gelir. Nitekim, "Mushaf-ı Fatıma" denilir ve bundan "Hz. Fatıma'nın (s.a) kitabı" kastedilir ve yine İmam Zeynelabidin'in (a.s) dualarını içeren ünlü kitaba "Sahi-fe-i Seccadiye" denilir ve onunla "İmam Seccad'ın (a.s) kitabı" kastedilir.


1- Nisâ, 174

2 - Yunus, 59

3 - el-Burhan Fi Ulumi'l-Kur'ân, Zerkeşî, (öl. h.k. 794) Kahire baskısı, c.1, s.273 ve 276. 15. bölüm, Kur'ân'ın İsimlerini Tanıma Hususunda.

4 - Zuhruf, 41

5- a.g.e, c.1, s.282 ve el-İtkan, Suyutî (öl. h.911) Kahire baskısı, h.1368, s.63.

Kurân'ın  İsimleri-1

Kuran-ı Kerim ve İnsanın Hayat Programı-1

Kuran-ı Kerim in Güzellikleri-1

Kurânı ibret için okumak

Kuran-ı Kerimde Ehlibeyt

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)