• Nombre de visites :
  • 1409
  • 5/5/2011
  • Date :

Mesnevi den Hikayeler-3

mesnevi den hikayeler

Sofi uzun zaman yolculukta bulunduğundan gözlerini yumup daldı,rüya görmeye başladı: Eşeği bir kurda sataşmıştı. Kurt, sırtından, oyluğundan onu paralıyordu Uyanıp “Lahavle. Bu ne biçim saçma rüya, Acaba o şefkatli hizmetçi nerede ki?” dedi.

Yine daldı. Bu sefer eşeğini yolda giderken gah, bir kuyuya, gah bir çukura düşüyor gördü. Türlü , türlü kötü rüyalar görüyordu. Rüyasında bazen Fatiha suresini, bazan Karia suresini okuyordu. “ çare ne ? Dostlar kalkıp gittiler. Bütün kapıları da kapadılar” dedi. Yine “O Hizmetçiceğiz, bizimle tuz ekmek yemedi mi ki ?

Ben ona lütuftan başka ne yaptım, yumuşak sözlerden başka ne söyledim? Aksine o bana neden kinlendi ki? Her düşmanlığa bir sebep olur. Yoksa aynı cinsten oluş insanı vefakar eder” diyordu. Sonra tekrar “ lütuf ve ihsan sahibi adem iblise bir cefada bulundu mu ki?

İnsan yılana, akrebe ne yaptı ki onlar,daima insanı sokmak öldürmek isterler. Kurdun huyu yırtıcılıktır. Bu haset de nihayet yaradılışta vardır demekte”, Sonra yine “ Böyle kötü zanna düşmek hatadır. Neye kardeşim hakkında böyle bir zanda bulunuyorum?” Diye söylenmekteydi, Yine dönüp diyordu ki: “ Bu kötü zanna düşmek de bir tedbire sarılmaktır. Şüpheye düşmeyen muvaffak olur mu?” Sofi vesvese içindeydi. Eşeğe gelince öyle bir haldeydi ki düşmanların cezası da, dilerim böyle olsun!

Zavallı eşek; taş toprak içinde,semeri tersine dönmüş, kuskunu kopmuştur. Yol yürümekten ölmüş, bütün gece yemsiz gah can çekişmekte,gah ölüm haline gelmekteydi. Bütün gece “Yarabbi,arpadan vazgeçtim, bir avuçcağızdan da az saman olsa” diye sayıklıyordu. Hal diliyle “Ey şeyhler,bir merhamet edin,bu ham ve edepsiz hizmetçinin elinden yandım” diyordu. O eşeğin çektiği eziyeti duyduğu azabı ancak karada uçan kuş,sele kapılırsa çeker duyar!

Nihayet biçare eşek açlık illetinden o gece seher çağına kadar yan üstü yattı. Gündüz olunca, hizmetçi gelip hemen semerini düzeltti,sırtına vurdu. Eşekçiler gibi birkaç sopa indirdi. O köpek hizmetçiden ne umulursa eşeğe onu yaptı. Eşek dayağın,şiddetinden sıçradı,kalktı. Dili yok ki halini söylesin!

Sofi merkebe binip yola düzülünce merkep,her an yüzüstü düşmeye başladı. Halk,merkep düştükçe onu kaldırmaya koyuldu. Herkes onu hasta sanıyordu. Birisi kulağını burmakta,öbürü yara var mı diye damağını yoklamakta, Diğeri nalında taş aramakta, bir diğeri de gözünü puslu görmekteydi. Sofiye “ Ey Şeyh, bu ne hal? Dün,şükür olsun,bu eşek kuvvetlidir demiyor muydun?” dediler. Sofi (Geceleyin “lahavle” yiyen eşek, ancak böyle gider. Merkebin azığı geceleyin “lahavle” olur,Geceleyin tespih çeker durursa gündüzün de secde eder) dedi.

İnsanların çoğu insan yiyicidir. Onların selam vermelerine pek emin olma! Hepsinin de gönlü Şeytan evidir. İnsan şeytanının lafına pek kulak asma! Şeytanının ağzından çıkan “Lahavle”"ye kanan kişi, savaşta o eşek gibi tepesi üstüne düşer. Dünyada Şeytancın şeytanlığına uyan; dost yüzlü düşmanın hürmetine, hissîne kanarsa. O eşek gibi arıklıktan ve sersemlikten İslam yolunda, Sırat köprüsünün üstünde tepe taklak gelir.


Mesnevi den Hikayeler-2

Mesnevi den Hikayeler-1

Mevlana ve İnsan 2

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)